Trabzonspor'un yeni transferi Teofilo Gutierrez kulübün resmi dergisine konuştu.
Kapak konusu olan Teofilo "Güneş Sistemi'nin son Yıldızı Teo-gol" başlıklı röportajında kendisi ve beklentileriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İşte Teofilo'nun 8 sayfalık röportajından satırbaşları...
Okyanusu ilk kez geçmiş, Avrupa'ya ilk kez gelmiş olmana rağmen etkileyici bir özgüvene sahipsin. Nedir bu işin sırrı?
Avrupa'ya ilk kez geliyorum ve bu fırsatı bana her daim destek olan ailem ve birlikte büyük başarılar yaşadığımız Junior'daki takım arkadaşlarım sayesinde yakaladım. Çok güzel bir ülkeye ve çok güzel bir şehre geldim. Esas etkileyici olan, İstanbul'a, havaalanına ilk indiğimde beni karşılamaya gelen insanların gösterdiği sevgiydi. Bu da bana büyük güven verdi.
Buraya gelirken eşin Jeimi ve çocukların Cristiano ve J-LO'yla birlikte sevdiklerini arkanda bıraktın.
Havaalanındaki vedada hüznü ve mutluluğu bir arada yaşadım. Oradan, beni seven herkesin hayır dualarıyla ayrıldım. Sen de gözlerinle gördün, her oyuncuya nasip olmayacak bir uğurlamayla şereflendirildim. Kariyerim için çok büyük bir adım attığımı ben de biliyorum, beni seven tüm insanlar da biliyor. Eşim ve çocuklarım, kamp dönüşü Trabzon'a yanıma gelecekler.
Sen buraya gelirken daha önce Türkiye'de gol kralı olmuş bir isim, Gökhan Ünal takımdan ayrıldı. Böylesine önemli bir isimden açılan bir boşluğu doldurmak, zorluk yaşamana neden olabilir mi?
Trabzonspor'a geçmişte katkıda bulunmuş ve şimdi katkıda bulunan tüm oyunculara sonsuz saygı duyuyorum. Geldiğim günden beri bana en sık sorulan soru, bu baskı meselesiyle ilgili. Dünyanın hangi kulübüne giderseniz gidin bazen yönetimden bazen teknik ekipten bazen taraftardan bazen de üçünden birden kaynaklanan bir baskıyla karşı karşıya kalırsınız. Benim tercihim ise bu baskı hakkında konuşmak yerine sürekli daha fazla çalışarak bu baskıyı bertaraf etmektir. Çalışma, baskıyı ortadan kaldırır ve ben de tam olarak bunu yapmaya çalışıyorum.
Golcüler çoğu zaman 'bencillik'leriyle nam salarlar. Sen ise attığın gollerle Junior'un düşme potasından ligin zirvesine çıkmasını sağlayan oyuncuların başında gelmene rağmen her fırsatta takım olarak birlikte hareket etmekten, tüm pozisyonlardaki oyuncuların birbirine yardım etmesi gerekliliğinden bahsediyorsun. Bu bakış açısını nasıl edindin?
Junior'daki kariyerim boyunca çalıştığım tüm antrenörler, takımın tüm oyuncularının birlikte hareket etmeyi esas alan kişilerdi. Ben de uzun yıllar boyunca böyle bir kültürle yoğruldum. Teknik direktörüm Julio Comesanya da bize her fırsatta oyuncular arasındaki görev ve kader ortaklığından bahsederdi. Bu konuda takımın 10 numarası Giovanni Hernandez de beni oldukça etkiledi ve onunla oynadığım her karşılaşmada birlikte zorlukların üstesinden gelmenin, birlikte sorumluluk almanın ne demek olduğunu daha iyi anladım.
Kariyerin boyunca Junior'daydın, orada nasıl evrelerden geçtin?
15 yaşında Junior altyapısına yazıldım ve bir daha ayrılmamak üzere sürekli orada kaldım. Junior'da Kolombiya'nın en iyi altyapılarından birinde oynama şansı buldum. Ayrıca Kolombiya'da oyunculara iyi paralar ödeyen, ödemelerde herhangi bir aksamanın yaşanmadığı nadir kulüplerden birinde uzun süre yer aldım. Bu bakımdan birçok vatandaşıma kıyasla hayli şanslı sayılırım.
Tekrar yeşil sahaya ve bizim buralara dönelim. Buraya 2009'da dünya liglerinin en golcü dördüncü oyuncusu apoletiyle geldin. Kolombiya'da nasıl bir ligde oynuyordun, burada nasıl bir ligle karşılaşmayı bekliyorsun? Cordoba ve Mondragon sana Türkiye ligiyle ilgili neler anlattılar?
Dünyanın hiçbir liginde bir sezonda 30 gol atabilmek kolay değildir. Bunu kendimi övmek için değil, gerçekçi bir tespit yapmak için söylüyorum. Kolombiya ligi, her sezon 5-10 oyuncunun büyük çıkış yaptığı, her oyuncunun ülke içinde büyük kulüplere, milli takıma ve Avrupa liglerindeki büyük takımlara gidebilmek için yarıştığı zor bir sahne. Her takım her takımı yenebiliyor ve hiçbir takım favori değil. Cordoba ve Mondragon'dan duyduklarıma göre Türkiye liginde futbol çok daha hızlı, savunma-hücum ve hücum-savunma geçişleri arasındaki süre çok kısa. İdmanlardan sonra özel şut idmanı yapan takım arkadaşlarımı seyrederken buradaki oyuncuların ne kadar üst düzey bir teknik kapasiteye sahip olduğunu anlıyorum.
Trabzonspor'dan ve Türkiye liginden beklentilerin neler? Buradan kendi adına nasıl faydalar sağlamayı umuyorsun?
Takımda birçok genç oyuncuya yol gösteren ve onları yönlendiren isimler var. Bu benim için büyük bir şans. Bir yandan Avrupa'nın en hızlı gelişim gösteren liglerinden birinde oynarken bir yandan da büyük deneyimlere sahip oyunculardan futbol ve hayat namına yepyeni şeyler öğrenme şansı bulacağım.
2010 Dünya Kupası elemelerinde kariyerinde ilk defa milli takıma çağrıldın? Şimdiye kadarki milli takım deneyimin nasıl geçti?
Elemelerde iki maçta görev aldım, içeride Ekvador'u 2-0 yendiğimiz maçta ikinci golü attım, Uruguay deplasmanında kaybettiğimiz maçtaysa ikinci yarının başında kırmızı kart görerek oyundan atıldım.Milli takımda oynamaya başlamakla birlikte kendimi Ivan Cordoba (33, Inter) ve Mario Alberto Yepes (34, Chievo) gibi oyuncularla birlikte, saha içinde ve saha dışında bir öğrenim sürecinin içinde buldum. Dünya Kupası bileti alamamış olmamız benim için hayli üzüntü verici, böyle oyuncularla aynı ortamda soluk alıp verme şansını yakalamış olmamsa tek tesellim.
En sevdiğin üç oyuncuyu sırasıyla sayar mısın?
Ronaldo (Brezilyalı olan), Zidane ve Ibrahimoviç.
Boş zamanlarında neler yaparsın, futbol dışı nelerle ilgilenirsin?
Cristiano (2 yaşında) ve J-LO sağolsunlar, boş zamanlarımı fazlasıyla dolduruyorlar! Futbol harici çok uğraşım yoktur, evdeyken çoğunlukla efsanevi oyuncuların videolarını, futbol tarihinin önemli maçlarını seyrederim.
Teofilo'nun röportajının geniş kapsamlı yazısını Trabzonspor Dergisi'nin Şubat sayısında bulabilirsiniz...