Toulouse Trabzon'dan büyük değil

Adı Trabzonspor'la özdeşleşip kaptanlık bandını takan bir oyuncuyken 28 yaşında Fransa'nın Toulouse takımına transfer oldu. Bu tercihi para için yapmadığını, çünkü Trabzonspor'da kazandığından daha düşük bir meblağa imza attığını anlatıyor ve Fransa'ya gi

Adı Trabzonspor'la özdeşleşip kaptanlık bandını takan bir oyuncuyken 28 yaşında Fransa'nın Toulouse takımına transfer oldu. Bu tercihi para için yapmadığını, çünkü Trabzonspor'da kazandığından daha düşük bir meblağa imza attığını anlatıyor ve Fransa'ya gittikten sonra kafasının rahatladığını söylüyor. Şimdiden Fransızca öğrenmeye başlayan ve Fransa'da çok mutlu olduğunu söyleyen millî golcü, uzun yıllar Avrupa'da kalmayı hedefliyor.

Sezonun sonunda Trabzonspor'dan pek çok oyuncu ayrıldı ama içlerinde hayırla yâdedilen galiba sadece sen oldun. Bunun temel nedenlerinden birisi kulübe para kazandırarak gitmendi. Sen de aynı görüşte misin?

Kesinlikle aynı görüşteyim. Benim durumum diğerlerinden farklı. Geçtiğimiz sezonun sonunda takımdan ayrılan arkadaşlarımız da ciddi emekler verdiler. Ben de Trabzonspor'a beş senemi verdim. Üstelik 28 yaşında olmama rağmen önemli bir bonservis bedeli getirerek Toulouse'a transfer oldum. Hem kendim hem de Trabzonspor için hayırlı bir iş yapmış oldum.

Trabzonspor'dan Toulouse'a geçen sezonun başında gitmek istemiştin. Hatta o dönemde ufak çapta bir kriz de yaşanmıştı. Bize biraz o günlerden söz eder misin? Neden takımdan ayrılmak istemiştin?

Her zaman için kafamda Avrupa'ya gitme hedefi oldu. Toulouse beni daha önce de transfer etmek istemişti. Hem de Trabzonspor'a şimdi ödediklerinden daha yüksek bir bonservis bedeli teklif etmişlerdi. Ancak kulübüm beni bırakmak istememişti.

Toulouse transferinin o dönemde suya düşmesinin ardından bir gerileme yaşadığından, moralinin bozulduğundan söz edebilir miyiz?

Bu duruma canım hiç sıkılmadı çünkü sonuçta, "Bu olayların yaşanması gerekiyormuş" diye düşündüm. Hiç pişmanlık da yaşamadım. Sezonu Trabzonspor'da tamamlamış olmaktan dolayı da gayet mutluyum.

100'ler kulübüne girme konusu da senin için bir stres kaynağı mıydı?

Aslında 100'ler kulübü meselesinden kurtulduğum için çok mutluyum. Çünkü basın sanki benim üzerimde 100 gol meselesi yüzünden bir baskı varmış gibi gösterdi. Ben atmasam da Burak ve Jaja golleri atıyordu ve takımın kazanması her şeyden önemliydi. Türkiye'deki basın çok gereksiz şeylerle uğraştığı için bu konuyu kendisine malzeme yaptı. Ha 99 gol atmışım ha 100 ya da 101. Bence biri diğerinden farklı değildi.

Her futbolcu için Avrupa'da oynamak önemli bir hayaldir ve sen de bunu gerçekleştirdin. Ancak Türkiye'de şöyle bir görüş vardır, "Gittiğin takım, oynadığın takımdan iyi olmalı" denir.

Toulouse ise Trabzonspor'un önünde bir takım değil ama sen yine de gitmeyi seçtin. Bu tercihin arkasında neler yatıyor?

Evet, Toulouse Trabzonspor'dan büyük bir takım değil. Ancak unutulmamalı ki Avrupa'ya gitmek demek Real Madrid'e ya da Barcelona'ya transfer olmak demek değil. Bu yüzden "Gittiğin takım, oynadığın takımdan iyi olmalı" görüşüne katılmıyorum. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor… Bu takımlar büyük olabilir ama Avrupa'daki ekipler mantalite olarak çok büyük. Oraya gittiğiniz zaman bunu anlıyorsunuz zaten. Ben kendime "İyi ki de gitmişim" diyorum.

Daha fazla para mı aldın?

Kesinlikle Trabzonspor'da kazandığımdan daha aşağısına gittim.

Birçok Türk futbolcusu Avrupa'ya gitme konusunda ücret ve kariyer arasında ikilem yaşıyor. Senin gençlere tavsiyen ne olur?

Gençlere benim yolumdan gitmelerini tavsiye ediyorum. Orada kazanacakları paranın 3-4 mislini kendilerini ispat ettikten sonra kazanma şansları var. Futbollarını geliştirme fırsatı da cabası.

Trabzon'da futbolcu olmanın zorluklarını biliyoruz. Geçmişte pek çok önemli oyuncu da yurtdışına giderken senin gibi tercihler yapmışlardı. Bize kentin havasından ve oyuncu üzerinde oluşturduğu baskıdan söz eder misin?

Trabzon zor bir şehir ama futbolcunun Trabzonspor'u ve şehri ne kadar sevdiği de ayrıca önem taşıyor. Futbolcu-taraftar arasındaki ilişkinin iyi olması gerekiyor. Trabzonspor'da gol kaçırdığım için zaman zaman eleştirilsem de taraftarların beni sevdiklerine eminim. Çünkü çok çalışan ve gol kaçırma dışında eksiği olmayan futbolcuydum. Benim de gönlümde onların yeri farklı. Ben de onları çok seviyorum. Takımdan ayrılırken çok farklı duygular yaşadım.

Trabzonspor'a hizmet etmiş olmaktan mutluluk duyuyorum. Taraftar, mücadele isteğinizi ve arzunuzu gördüğünde size bakışı değişiyor ve toleransı artıyor. Bu saatten sonra Trabzonspor taraftarlarını değiştiremeyeceğimize göre, futbolcular kendilerini sevdirmenin yollarını aramalı.

Geçtiğimiz sezon devre arasına 9 puan farkla önde girmiştiniz. Sonradan ortaya çıkan ve mahkemelere taşınan olayları bir kenarda tutarsak, sizin açınızdan 9 puanlık kaybın nedenleri nelerdi sence?

İkinci yarıda dört beraberlik, bir de mağlubiyet aldık. Tabii üzerimizde bir şampiyonluk stresi vardı. İlk yarıya nazaran daha kötü bir performans sergiledik. Hak ettiğimiz bir şampiyonluktu ama bunu kazanamadık.

 

Yeniden transferine dönecek olursak, her futbolcu Avrupa'ya gitme hedefinden bahseder ama pek çoğu da bu konuda çekingen davranır. Zaten ligimizden Avrupa'ya giden oyuncuların sayısı da oldukça düşük. Sen Fransa'ya gitme cesareti gösterirken neler düşündün?

Öncelikle, hiçbir çekincem olmadığını söyleyeyim. Hayatım boyunca hedefleri olan bir futbolcu oldum. Sonuçta futbol oynayacaksınız. Kafa olarak her türlü hazırlığı yapmanız lâzım. Kendi adıma hiçbir sıkıntı yaşamadım. Toulouse camiasında başkan dâhil herkes bana yakın davrandı. Çok mutluyum. Yabancı bir yerde de olsa insanın zorluklarla baş etmeyi bilmesi gerekiyor.

İlk etapta Fransa'da yaşadığın zorluklardan söz eder misin? Lisan, yemekler, sosyal yaşam...

Trabzonspor'dan Toulouse'a giderek kafa olarak çok rahatladım. Toulouse'da sokaktaki insanlar seni tanısa da hiç rahatsız etmiyor. Şehrin sosyal aktiviteleri güzel. Yavaş yavaş Fransızcayı da öğrenmeye başladım. Haftada iki gün özel ders alıyorum. Ayrıca maç dönemlerinde kamp olmaması da alışmam gereken bir şey olacak. İç saha maçında karşılaşma günü saat 10.00'da tesislerde toplanıyoruz. Rakibimizin görüntülerini seyrediyoruz. Yemek yiyoruz. Uyuyoruz ve daha sonra da maça hareket ediyoruz. Deplasmanda da benzer durum oluyor.

Toulouse takımında oynayan ilk Türk oyuncu sensin. Kulüp ve şehir seni nasıl karşıladı?

Tabii ki Türkiye'deki yabancı futbolcuların karşılanmasına benzer bir durum yaşanmadı. Bence çok nazik bir karşılama oldu. Camia ve taraftarların ilgisinden de memnunum.

Toulouse'la yaptığın görüşmelerde seni bu kadar ısrarla istemelerinin nedeni neydi? Teknik direktörle konuştuğunda senin hangi özelliklerini beğendiğini söyledi?

Toulouse Teknik Direktörü Alain Casanova beni çok istedi. Bu yüzden ilgileri çok uzun soluklu oldu. Oyun tarzım, takıma olan bağlılığım ve Toulouse'un oyun sistemiyle olan uyumum nedeniyle transferimin takipçisi oldular.

Şu ana kadar takım arkadaşlarınla uyumun için neler söylersin?

Hepsine alıştım. Tüm takım arkadaşlarım bana yardımcı oluyor.

Taraftarla ilişkilerin nasıl?

Her şey yolunda. Orada Türkiye'deki gibi bir fanatizm olmadığını söyleyebilirim. Taraftarlar takımlarını ve oyuncuları seviyor.

Medyayla ilişkilerinden de söz eder misin?

Röportaj talepleri gelmeye başladı. Daha şimdiden 1-2 söyleşi yaptım bile. Orada antrenmanları bizdeki gibi kalabalık bir gazeteci grubu takip etmiyor. Haftada bir ya da iki gün idmanlar taraftarlara da açık oluyor. O zaman taraftarlar oyuncularla hatıra fotoğrafı çektirip onlardan imza alabiliyor.

Toulouse'da da yöneticiler Türkiye'dekiler kadar ön planda mı? Yoksa siz oyuncular sadece profesyonellerle mi muhatap oluyorsunuz?

 

Bizim kulüpte aile ortamı var. Başkanımız hafta içinde mutlaka kulüpte. Maç günleri de mutlaka soyunma odasına gelip başarılar diliyor veya maç sonunda kutlamak ya da teselli etmek için bizlerle oluyor. Ben aslında bu konuda çok şanslıyım. İstisnasız oynadığım tüm kulüplerde bu tür bir aile ortamı oldu. İnşallah bundan sonra aynen devam eder bu durum.

Oyuncunun üzerindeki baskı açısından Fransa ligi ile Türkiye Ligi'ni kıyaslar mısın?

İç sahada Paris Saint-Germain'e yenildik ama çıkışta tüm taraftarlar bizimle fotoğraf çektirip bizden imza istiyordu. Herhalde böyle bir olayın Türkiye'de yaşanması mümkün değil. Böyle olunca, bir sonraki maça ve idmana daha istekli çıkıyorsunuz. Oyuncunun kafası rahatlıyor.

Galiba Türkiye'nin Avrupa'daki pek çok kulüpten daha iyi olduğu alan tesisler konusu... Trabzonspor'un tesisleriyle Toulouse'daki tesisleri kıyasladığında nasıl bir sonuç çıkıyor ortaya?

Genel olarak Türkiye'deki tesislerin birçok Avrupa takımında olmadığını söyleyeyim.

Fransa Ligi'ndeki futbolun kalitesi ile Türkiye Ligi'nin kalitesi hakkında neler söylersin? Oynanan futbol arasında ne gibi farklılıklar var?

Fransa'da biraz daha güce dayalı futbol oynanıyor. Ayrıca sistemli bir takım olmanın önemi ortaya çıkıyor. Ligde her takımın birbirini yenecek gücü var. Her sene ligde farklı bir şampiyonun çıkması da bu durumun bir kanıtı. Bir de Fransa, Avrupa liglerinin oyuncu fabrikası gibi. Birçok futbolcu Fransız Ligi'nden diğer büyük liglere transfer oluyor. Örneğin bu sezon Lille çok güzel bir ekip kurdu. Mücadele gücü üst düzeyde. Trabzonspor'a da rakip oldular. İki takımın karşılaşacağı maçlar çok zorlu geçecek.

Türkiye'de seni en tehlikeli forvet olarak gösteren Lugano da PSG'ye transfer oldu ve yine rakip olacaksınız. Umut-Lugano eşleşmeleri hakkında neler söylersin?

İkimiz de fizik gücü yüksek futbolcularız. O gün takımı daha iyi oynayan futbolcu, maçı kazanan taraf olacaktır ve yüzü gülecektir.

Trabzonspor sen gittikten sonra gol bölgesi için Halil Altıntop, Henrique ve Vittek'i transfer etti. Eski takımını izleme fırsatı buluyor musun? Yeni transferler ve takımın yeni sezondaki şansı hakkında neler düşünüyorsun?

Yoğun tempomdan dolayı Trabzonspor'u hiç izleme fırsatım olmadı. Halil Altıntop'un kalitesi belli, Henrique için de önceden bir şey söylemek istemiyorum. Hele bir Türkiye'nin ortamını görsün, baskıyla karşılaşsın, psikolojisi etkilensin…. 6 ay sonra yorum yapmak en iyisi.

Bize Fransa'daki hayatından söz eder misin? Futbolun dışındaki zamanın nasıl geçiyor?

Zamanımın çoğunu evde geçiriyorum. Sabahları idman yapıyorum, haftada iki gün Fransızca özel ders alıyorum. Akşamları da takım arkadaşlarımla yemeğe çıkıyorum. Toulouse, Fransa'nın en büyük beş şehrinden bir tanesi. Yaşaması oldukça zevkli bir şehir.

Kariyer planlamanda Toulouse sonrası için neler öngörüyorsun?

Benim daha çok hedeflerim var. Gerektiği zaman herkes bunları görecek. Şimdilik Toulouse için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.

Seni bir gün yeniden Süper Lig'de görecek miyiz?

Buna da "kısmet" diyelim artık. Her şeyin hayırlısı olsun. Ancak ben uzun yıllar Avrupa'da oynamak istiyorum.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Spor Haberleri