Trabzonspor formasının geçmişi nedeniyle kendisi için kutsal olduğuna dikkat çeken orta saha oyuncusu Serkan hayalinin iyi bir teknik adam olabilmek olduğuna dikkat çekti. Serkan'ın, hem teknik adam hem de futbolcu anlamında yabancılara daha çok değer verildiği yönündeki sitemini de belirttiği söyleşiden keyif almanız dileğiyle;
Önce takımın gidişatından başlayalım.
İçeride kaybettiğimiz maçlar olmasaydı çok çok daha iyi olacaktı. Ancak bundan sonraki maçları kazandığımızda kaybettiğimiz puanları telafi etme şansımız var. Ligin bitmesine kısa bir süre kaldı. Kalan haftalar çok önemli. Şampiyonlar Ligi'ne katılmak istiyorsak, kalan maçların çoğunu kazanmalıyız. Çünkü rakiplerimizin birbirleriyle oynayacakları müsabakalar var. Bizim de oynayacağımız önemli maçlar var.
İkinci yarıdaki istikrarsız sonuçları neye bağlıyorsun?
Bunu söyleyerek ileride oynayan arkadaşları suçlamak istemiyorum ancak çok pozisyona girmemize rağmen gol atamıyoruz. Rakip tek pozisyonla maçı kazanıyor ancak biz atamıyoruz. Pozisyona girmek önemli. Türkiye'de en çok pozisyona giren takımız. Ancak buna rağmen takım olarak attığımız attığımız gol sayısı düşük. Kötü de oynamıyoruz. Ancak olmayınca olmuyor. Telafisi olmayan müsabakalar başlıyor.
Takım olma süreci tamamlanamadı mı hala?
Bana göre bu süreci aştık biz. İkinci yarının ilk iki maçında Fenerbahçe ve Ankaraspor'a karşı müthiş bir oyun ortaya koyduk. Bu takım olduğumuzun göstergesiydi bana göre. Sonrasında bir düşüş yaşadık ancak yaşadığımız bu düşüş süresince kötü futbol oynamadık. Sadece netice anlamında düşüş yaşadık. Dünyada da sonuca bakıldığı için düşüş yaşadığımız söyleniyor. Bundan sonraki çalışmalarımız sonuç üzerine olmalı. Umulmadık puanlar kaybettik. Fikstür bizden yanaydı ancak bu avantajı dezavantaja çevirdik.
Geçen sezona oranla daha az gol atılmış. Gol probleminin nedeni ne?
Mücadeleye dayalı bir lig yaşıyoruz. Herkes birbirini yenebiliyor. Yani geçmişte büyük takımlar deplasmana gittiklerinde kazanır gözüyle bakılıyordu ancak şimdi bunu diyemiyorsunuz.Son sıradaki zirvedekini yeniyor. Bu ligin güzelliği bence. Ligin kalitesini ortaya koyuyor. Mücadelenin ön planda olduğu bir lig izliyoruz. Bu durum bana göre ligin seyir kalitesini de arttırıyor.
Şampiyon olunabileceğine yürekten inanıyor musun?
Ben inanıyorum. Gerçekten inanıyorum. Ancak önce kendi içimizdeki problemi çözmemiz gerek. Yani rakiple değil kendimizle mücadele ediyoruz. Kendi içimizde yaşadığımız psikolojik sorun, topun çizgiyi geçmemesine neden oluyor. İnanmak çok önemli. İnanıyoruz ancak baskı size isteklerinizi zaman zaman yerine getirmekte zorluk çıkarabiliyor. Çok fazla maç kalmadı. Dediğim gibi kendimizi aşabilirsek şampiyon oluruz.
Taraftar desteğinin bir takım için önemi ne?
Sona yaklaştıkça heyecan artıyor. Bu sadece bizde değil taraftarda da var. Uzun yıllar süren bir özlem söz konusu. Bu baskı aslında taraftarda başlıyor, onların heyecanı bize yansıyor. İnsanları değiştirmek, onların duygularıyla hareket etmemelerini istemek tabi ki mantıksız. Ancak mümkün olduğu kadar stressiz bir ortam oluşturulursa bu bize olumlu yansır. Futbolcu futbola konsantre olmalı. Bu konsantre konusunda taraftarın etkisi büyük. Bu sezon Trabzonspor adına çok güzel bitebilir. Bu nedenle herkesin çok dikkatli olması gerekiyor.
Baskıdan hep bahsediliyor ancak taraftar tribünde tiyatro seyircisi gibi mi oturmalı?
Baskı olmalı aslında. Bu baskı itici güç olmalı. Yani sahada kazanman gerektiğini bilmelisin. Bunu hissetmek futbolcuya olumlu yansımalı. Çok güllük gülistanlık bir ortam da iyi değil. Ancak sorun bu baskıyı kaldıramayan oyuncularda. Bazı futbolcularda beklentiler ters tepebiliyor. Bazı oyuncular bunu kaldıramıyor.
61. Dakika şovu ve kolbastı hakkında ne düşünüyorsun?
Bunlar güzel şeyler. Maçın sonunda keyifli şekilde oynayacağımız kolbastıyı düşünerek motive oluyoruz. Kim istemez maçların ardından böyle bir tablo yaşamayı. Eve mutlu gitmeyi kim istemez. Kazandığımızda sadece biz değil, ailemiz ve taraftarlarımız da mutlu oluyor. Hepimiz bir aileyiz Trabzonspor olarak. Maçlardan sonra oynanan kolbastının şampiyon olduğumuzda nasıl bir hale gelebileceğini düşünemiyorum bile.
Taraftar şuan kadroda bulunan bir çok oyuncu gibi seni de benimsedi. Bu takıma nasıl yansıyor?
Ben elimden gelenin hepsini verdiğime inanıyorum. Benim için Trabzon-spor forması kutsal. İsmiyle, geçmişte yaşadığı başarılar ve camiasıyla bana göre özel bir yeri var. İnşallah bu özel ismi şampiyonlukla süsleriz. Çok büyük bir özlem var. Bu şehir bunu hak ediyor. Şampiyon olursak sonrasında nasıl bir coşku yaşanacağını bilemiyorum. Trabzonspor'un şampiyonluğunun nasıl bir yankı bulacağı gerçekten merak ve heyecan uyandırıyor bende. Gözümde canlandırmaya çalışıyorum ancak hayal gücümün buna yetmediğini düşünüyorum.
Bu kültüre alıştın mı? Kendini Trabzonlu gibi hissediyor musun?
Konuşma tarzım ve şivem bile etkilenmeye başladı. İki yıl oldu neredeyse. Trabzon'a alıştım.
Sözleşmen bitiyor bu yıl. Devam etmek istiyor musun?
Bu konuda bir görüşme oldu. Karşılıklı fikirlerimizi belirttik. Ben imza atmak istiyorum. Ama bu iki taraflı bir sözleşme. İsterlerse kalırım, istemezlerse zorla kalamam. Dediğim gibi Trabzonspor forması giymeye devam etmeyi arzuluyorum.
Tam Milli Takım'a çağrılman beklenirken sakatlık yaşadın. Milli Takım'la ilgili neler söylemek istersin?
Milli Takım'a çağırılmak benim hedeflerimden biriydi. Bu konuyu önemsiyordum. Milli Takım'a çağırılmak için önce kendi takımında oynaman gerekiyor. Bu dönem benim sakatlığıma denk geldi. Yani bu konuda şanssız olduğumu düşünüyorum. Milli Takım'ın kazanmak zorunda olduğu maçları var. Sakatlıklar da yaşanıyor kadroda. Bu kadroda olmak istiyorum. Milli Takım forması giymek çok farklı bir duygu. İnşallah bu duyguyu ben de yaşarım.
Ülke futbolundaki genç jenerasyonu nasıl değerlendiriyorsun?
Her dönem sorulan sorular bunlar. Biz de gençken, Türkiye'nin geleceği sizin elinizde deniyordu. Şimdi de gençler için bu tür söylemler yapılıyor. Bizim dönemimizden de iyi futbolcular çıktı, şimdi de çıkıyor. Arda bana göre Türkiye'nin en iyi futbolcularından biri. Yetenekli gençler var. Akıl ve disiplinleriyle bunu birleştirirlerse çok iyi yerlere gelirler. Öncelikle düşünce tarzlarını değiştirmeli futbolcularımız. Bu yapılabilirse daha büyük başarıların yakalanması mümkün. Avrupa'daki futbolcular herşeyi yapabileceklerine inanıyorlar. Biz ufkumuzu bir türlü genişletemiyoruz. Gözlerimizde sürekli bir at gözlüğü.
Bu konuda iş altyapılara mı düşüyor?
Altyapı yatırımları, antrenörlerin konuşma tarzları ve verdiği eğitimler önemli. İlkokul eğitiminin başladığı yaşta futbol eğitiminin de başlaması gerektiğine inanıyorum. Ancak bu bilinçli ve ehil antrenörlerle yapılmalı. Antrenörün ufku ne kadar geniş olursa alttan yetişen oyuncuların ufukları da o kadar geniş olur.
Biraz da özel hayat. Evlilik arifesindesin. Nişanlılık nasıl gidiyor?
Nişanlım İstanbul'da yaşıyor. Yedi Tepe Üniversitesi'nde okuyor. Bu nedenle çok fazla birlikte olamıyoruz. Bazen Trabzon'a geliyor ve görüşebiliyoruz. Evlilik hazırlığı yapıyoruz ancak ben çok fazla ilgilenemiyorum. Düğün davetiyesi konusuyla bile nişanlım ilgileniyor. Bu konuda dertli. Haklı ama yapabileceğim birşey yok. Her gün idmandayız, stresliyiz. 31 Mayıs'a kadar da evlilikle ilgili hazırlıkları düşünemeyeceğim. İnşallah mutlu bir ailem ve güzel çocuklarımız olur.
Çocuk özlemi mi yaşıyorsun?
Evet seviyorum çocuklarım olsun düşüncesini. Baba olmak istiyorum. Bakıyorum ailelere hoşuma gidiyor. Çocuk insanın mutluluğudur. Hayat dediğin, doğup büyüdükten sonra yaşlamak değil mi? Bu araya ne kadar mutluluk sığdırırsanız o kadar iyi. Amaç güzel ve sağlıklı yaşamak olmalı. Bu güzel ve sağlıklı yaşamı mutlu olabileceğin bir aileyle yaşamak en güzeli olsa gerek. Allah herkese sağlık ve mutluluk versin.
Nişanlın Trabzon'a geldiğinde gezme fırsatınız oluyor mu?
Geçen geldiğinde arkadaş grubumuzla birlikte Sümela Manastırı'na gittik. Ertesi gün Uzungöl'de kaldık. Hayran kaldılar buraya. Çok beğendiler. Ben de ona hazır olmasını, seneye burada yaşayabileceğimizi söyledim. O da hazır olduğunu ve burada yaşamaktan mutlu olacağını söyledi. Bazı futbolcuların eşleri bulundukları şehirleri terketmek istemezler. Bu konuda nişanlıma anlayışı ve bana bağlılığı için teşekkür ediyorum. Futbolcular genelde göçebe bir hayat sürüyorlar. Ne zaman nerede olacağınızı bilemiyorsunuz. Bu nedenle kazanımımızı iyi kullanmamız gerekiyor.
Gelecekle ilgili planların var mı?
Benim hayalim teknik direktör olmak. Seneye 10. yılımı dolduracağım profesyonel futbolculuk yaşamımda. Henüz 25 yaşındayım. Daha zamanım var ancak bırakınca da futboldan kopabileceğimi düşünmüyorum. Her teknik adamdan birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Bu farkına varmadan oluyor zaten ancak ben özellikle dikkat ediyorum. Futbolcu olmadan önce beden eğitimi öğretmenliği için yola çıkmıştım. Ancak zaman ilerledikçe hedefler de değişiyor. Bir hedef bittiğinde diğer hedef başlıyor. Son olarak yaşlandığınızda şurada bir evim olsun ve hayatımı orada tamamlayayım dediğinizde bu da son hedefiniz oluyor. Hedefsiz insan bitmiş bir insandır. Her alanda bir hedefi olmalı insanların. Yaptığınız işte en iyi olmayı hedeflemelisiniz. Yoksa bir türlü mutluluğu yakalayamazsınız. Yani mutlu olmanın formülünün hedefler belirlemekten geçtiğine inanıyorum.
Bu soruyu sormak belki erken Serkan Balcı'nın teknik direktör olduğu takım nasıl bir sistemle oynar?
Her zaman baskılı ve agresif bir futbol anlayışımın olduğunu düşünüyorum. Ancak zaman ilerledikçe neler değişeceğini bilemem. Hem kendi karakteriniz olgunlaşıyor hem de futbol değişiyor. 10 Yıl sonraki futbol şimdikinden daha farklı olabilir. Futbol her zaman güncel olmayı gerektiren bir oyun.
Genelde böyle midir? Futbolculuk yaşamındaki karakter teknik adamlık döneminde de devam mı eder?
Senin için doğru olan diğeri için yanlış olabilir. Senin hedeflerin başkalarının gerçekleştirmeyi düşünemeyeceği şeyler olabilir. Ben şunu yapacağım dediğinde bir başkası hadi ordan diyebilir. Sen hedefine ulaşana kadar bu tür yaklaşımlarla karşılaşabilirsiniz. Alanzinho geldiğinde herkes eleştirdi. Ancak Galatasaray maçı sonrasında iyiymiş dediler. Bir düşünce ya kötüdür ya da iyidir. Ortasını bulamıyoruz bir türlü. Bir maçta eleştirilen bir oyuncu diğer maçta göklere çıkartılıyor. Acayip birşey bu futbol.
Türk teknik adamları hakkında neler söyleyeceksin?
Türk antrenörlere yabancılar kadar güvenilmiyor. Yabancının yaptığı herşeyi gözümüzde büyütüyoruz. Tamam iyileri var ancak abartıyoruz. Yabancıların profesyonelliğini devasa başarı gibi gösterirken kendi içimizden olanı görmezden geliyoruz. Kendi insanımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Avrupa'da oynayan arkadaşlarımız anlatıyor. Kendi insanlarına nasıl sahip çıktıklarını ifade ediyorlar. Orada kendi insanları önemseniyor. Bizde tam tersi. Baskı oluşturuluyor. Bu baskı futbolcunun korkak yetişmesine neden oluyor. Doğal olarak sahada var olan yeteneklerini kısıtlıyor. Ülkemizde çok yetenekli oyuncular var ama kıymetlerini bilmiyoruz.
Söz Avrupa'dan açılmışken, senin Avrupa'da oynama gibi bir hedefin var mı?
Avrupa'da oynamak isterim. Hedefsiz olmaz. Ancak öncelikle Trabzonspor'un şampiyonluğunu görmek istiyorum.
Eklemek istediğin birşey var mı?
Teşekkür ediyorum. Taraftarımızdan desteklerini esirgememelerini temenni ediyorum.
Kaynak: Trabzonspor Dergisi