Onu Gençlerbirliği'nde oynarken tanıdık... Ardından Trabzonspor'a transfer oldu... Ancak orada umduğunubulamayınca bordo mavili kulüple yolları ayrıldı... Ve bu sezon da Ankaraspor'da sürdürüyor futbol yaşantısını...
Türkiye'de 3.5 yılda 3. kulübüne transfer olan Risp, Başkent Gündemi'nin bugünkü konuğu.
Gençlerbirliği'nde oynarken mutlu olmasına rağmen "4 büyüklerden birinde oynamak" için Trabzonspor'a giden Risp, orada niye umduğunu bulamadı? Trabzon'u sevdi mi? Onu bordo mavililerden koparan ne oldu? Yurtdışından da teklifler almasına rağmen niye Ankaraspor'u tercih etti? Ankara'da taraftarlarının az olması niye hem iyi hem de kötü?
İşte Risp'in Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'a yaptığı açıklamalar:
ÖZELLİKLE ANKARA'DA MUTLUYUM
-Risp Türkiye'de herhalde mutlusun diye düşünüyorum.
3.5 yıldır buradayım. Türkiye'de olmaktan çok mutluyum. Eşim ve çocuklarım da burada çok mutlular. Özellikle Ankara'da olmak ayrıca bir mutluluk kaynağı bizim için.
-3.5 yıldır Türkiye'desin ve Türk insanını, bizleri, iyice tanımışsındır. Evliya Çelebi'yi duydun mu hiç?
Hayır, duymadım.
TRABZONSPOR'DA CİDDİ SORUNLAR VARDI
-Evliya Çelebi gibi sürekli gezen anlamında, futbolun Evliya Çelebileri deriz. 3.5 yıldır buradasın ve kulüpler arasında gezmeye başladın diyebiliriz diye düşünüyorum.
Doğru söylüyorsunuz, bu benim Türkiye'de 3.5 senede 3. kulübüm. Öyle adlandırabiliriz. Ben çok takım değiştirmeyi seven ve gittiği yerde huzursuz olan bir futbolcu değilim ama özellikle Gençlerbirliği'ndeyken Trabzonspor'a transferim gündeme geldiğinde en büyük hedefim büyük bir kulübe transfer olmaktı. O dönemde bu doğrultuda karar verdik. Trabzonspor'da o döndem gerek organizasyon gerek de kulübün mali yapısında çok ciddi bozukluklar vardı. Dolasyısıyla orada istediğim, beklediğim ortamı yakalayamadım. O düzensizlik benim oaradaki sözleşmemi feshetmeme yolaçtı. Oradan ayrılmak durumunda kaldım.
TRABZONSPOR'UN İYİLİĞİNİ İSTERİM
-Trabzonspor'da mutsuz mu oldun?
Çok mutsuz değildim hatta mutluydum. Orada olmaktan gerçekten büyük bir keyif alıyordum. Ben futbol hayatımda bugüne kadar hep profesyonelliğin gereğini yapmaya çalıştım. Elimden geleni yapmaya çalışan bir yapım var. Ancak bunun karşılığında bulunduğum kulübün yapılan sözleşmeye bağlılığı benim en büyük esaslarımdan biri oluyor. Bunlar da olmayınca yaptığım sözleşmeye kulübün riayet etmemesi de oradaki ortamın bozulmasına ve benim de ayrılmama neden oldu. Ama onun haricinde orada genelde mutluydum. Şu an için Trabzonspor adına en büyük dileğim, şu anki organizasyonun geçmiş dönemdeki organizasyondan çok daha iyi olmasıdır. En büyük dileğim budur. Çünkü Trabzonlu insanlar çok iyi, çok düzgün insanlar gerçekten futbolu çok seviyorlar, çok fanatikler. Sadece futbol için yaşıyorlar, futbol için varlar. Trabzonspor içinde en iyi dileklerimi besliyorum onlara.
HEDEFİM PREMIER LİG
-Gençlerbirliği'nden mutsuz olduğum için ayrılmadım, Türkiye'de büyük bir kulüpte oynamak istiyordum ve Trabzonspor'dan teklif gelince bunu değerlendirdiğini söyledin. Sonra Trabzonspor'dan söylediğin nedenlerden dolayı ayrıldın ve Ankaraspor'a geldin. Şimdi hedeflerin nedir?
Benim en büyük hedeflerimden bir tanesi Avrupa'nın en büyük en önemli liglerinden bir tanesinde oynamak. Bu İngiltere olabilir. Ancak bu hedefimi gerçekleştirmek için çok çalışmam gerektiğini de biliyorum. Bunun için de öncelikle bulunduğumuz ortamda başarıyı yakalamamız gerekiyor. Başarı yakalarken benim de katkımın olması gerekiyor. Bu doğrultuda çalışıyorum. Bu hedefimi gerçekleştirmek için var gücümle mücadele ediyorum. Umarım ilerleyen dönemlerde bu hedefimi yakalarım.
RISP'İ ANKARASPOR'A GETİREN NEDENLER...
-Trabzonspor'dan ayrıldıktan sonra çok sayıda transfer teklifi gelmiştir. Yurt dışından teklif geldi mi?
Avrupa'dan teklifler geldi. Almanya ve İngiltere'den bazı teklifler vardı ama bunları resmi olarak bir kağıtta görmedik. Burada en ciddi, en düzeyli yaklaşan kulüp Ankaraspor oldu. Eşim de ben de Türkiye'de zaten mutluyduk. Ankaraspor'un özellikle gelecekle ilgili bize sunduğu projeler bizim için gerçekten tatmin ediciydi ve karar almamızda çok etkili oldu.
-Neden özellikle Ankaraspor'u tercih ettiğini soracaktım ama bunun cevabını vermiş oldun zaten. Ama anladığım kadarıyle en önemli etken mutlu olmanız.
Elbette dediğiniz gibi Türkiye'de mutlu olmamız bir yana özellikle evli olunca da futbol yaşantınızda aldığınız kararlar, evliliğe göre olmuş oluyor çoğu zaman. Özellikle benim çocuklarım var, çocuklarımın sosyal çevreleri çok önemli, eğitim imkanları çok önemli. Bütün bu imkanların hepsini birarada bulduğumuz bir ortam var Ankara'da. Eşimin sadece futbol sektöründe değil, futbol dışındaki çevremizde de çok yakın ilişkilerde bulunduğu insanlar var. Çocuklarımız da çok rahat ve nezih bir bir ortamda okullarına devam ediyorlar. Dolayısıyla biz bütünüyle burada çok mutluyuz.
TARAFTAR KONUSUNDA HEM MUTLU HEM MUTSUZ
-Ankara'yı artık çok iyi tanıyorsun. Maç, idman ve kampların dışında Ankara'da neler yapıyorsunuz?
Bu zaman zaman değişiyor. Genellikle evde oturup, bazı haftalarda stres atmak istiyorum. Evimde oturmak bana çok büyük keyif veriyor. Bunun dışında bazı haftalar, ailemle, dostlarımızla akşam yemeklerine çıkıyoruz, bundan da büyük keyif alıyorum. Özellikle bir yere gitmek, gezmek, alışveriş yapmak, bunlardan da ciddi keyif alıyorum. Çünkü Ankara gerçekten çok rahat bir şehir. Bunun sebebi İstanbul gibi kalabalık olmayışı artı burada çok fazla fanatik taraftarların olmayışı. Yürürken rahatsız edilmeyişimiz, en büyük avantajlarından bir tanesi bu ama diğer taraftan düşünürseniz maçlara daha çok seyircinin gelmesini istiyoruz. Ama bu tabi göreceli bir kavram. Diğer tarafta biz rahat ediyoruz ama maçlarda da daha fazla destek istiyoruz bu anlamda da.
HOCAMIZIN İSTEKLERİNİ YAPMAYA BAŞLADIK
-Ankaraspor olarak sezona başlangıcınızı, performansını nasıl değerlendiriyorsun?
Ankaraspor açısından değerlendirirsek biraz daha geriye gitmemiz gerekiyor. Öncelikle biz bir hazırlık dönemi geçirdik. Hazırlık müsabaları oldu. Burada istediğimiz oyunu tam anlamıyla sahaya yansıtamamıştık o maçlarda. Bu biraz ligin ilk 2 maçına da yansıdı. Hocamızın isteklerine tam uygun hareket etmedik. Biz bunun farkındayız ancak bu son oynadığımız maçla beraber takım oyunu yani hocanın oynatmak istediği oyun iyi olmaya başladı. Hazırlık dönemimizde tam istediğimiz düzeyde değildik.
ALEYKÜM SELAM !!!
-3.5 yıldır Türkiye'de olduğun için bazı Türkçe kelimeleri biliyorsun ama dikkatimi çekti, Selamün aleyküm diyenlere, Aleyküm selam diye cevap verdin. Merhaba demiyorsun, Aleyküm selam diyorsun. (Gülüyoruz)
Elbette yaşantımızda kullandığınız bazı temel Türkçe sözlükler var. Bunları öğrendim. Ancak daha derin konular olduğunda İngilizce konuşmayı tercih ediyorum. Ama Aleyküm selamı şöyle kullanıyorum, gruba ait olduğumu göstermek için. Yani buraya ait olduğumu göstermek için bu şekilde kullanıyorum.
-Demek ki buradan senin bizleri sevdiğini anlıyoruz. Peki kendinin de sevildiğini hissediyor musun?
Ben hiç dünyada, Avrupa'da bu kadar sıcakkanlı, arkadaşca yaklaşan bir grup görmedim. İlk kez görüyorum.
-Biz medya mensuplarını nasıl değerlendiriyorsun? Bizleride seviyor musun? (Gülüyoruz)
Futbolun bu kadar insanı ilgilendirmesi çok güzel. Biz futbolcular, basın mensupları, hepsi bu geminin içerisindeyiz. Kendi açımdan konuşmak gerekirse basınla her zaman çok iyi ilişkilerim oldu. Gazetecileri hep çok sevdim. Çünkü özellikle benim hakkımda çok kötü yazılar yazılmadı, genellikle iyi yazılar yazıldı ama çok fazla da bizim hakkımızda şeyler yazılmıyor. Gerçi büyük takımda oynayan yıldız oyunculara da hak veriyorum. Onlar hakkında sürekli yazılar yazılınca zaman zaman problem yaşıyorlar. Bazen gerçek olan, bazen gerçek olmayan şeyler yazılıyor. Dolayısıyla onlar açısından bakıldığında zaman zaman onlara hak vermek gerekiyor. Ama benim basın mensuplarına çok pozitif bir duygum var.