Trabzonspor'u siyasi malzeme yapmayın!

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı ve Trabzonspor Onur Üyesi Prof. Dr. Haydar Baş, İstanbul’da Meltem TV’de yayınlanan Açık Tribün programı yorumcuları Mustafa Kahraman, Rıfkı Soysal ve Yalçın Dümer’e konuştu. İşte Prof. Dr. Haydar Baş’ın sorula

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı ve Trabzonspor Onur Üyesi Prof. Dr. Haydar Baş, İstanbul’da Meltem TV’de yayınlanan Açık Tribün programı yorumcuları Mustafa Kahraman, Rıfkı Soysal ve Yalçın Dümer’e konuştu. İşte Prof. Dr. Haydar Baş’ın sorulara verdiği cevaplar…

Mustafa Kahraman: Hocam siz 2010 -2011 sezonundan sonra yaptığınız açıklamalarda sürekli 2010 - 2011 şampiyonunun Trabzonspor olduğunu söylemiştiniz. Tabi iktidar tavrını baştan koymuştu, Türkiye’de şikenin kapatılması üzerine gitti. Son günlerde sıcak gündem olduğu için soruyorum; Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu UEFA’nın verdiği bu kararların yanlış olduğunu söyledi. Siz neler söyleyeceksiniz?

Şampiyonluk kazanılmış hak

Prof. Dr. Haydar Baş: Geçmişte söylediklerimize yeni bir şey ilave etmemiz mümkün değil. Olay arkadaşlarımızın yani siyaset yapan arkadaşlarımızın yanlışı… Trabzonspor’umuzun 2010-2011 yılı Şampiyonlar Ligi’ne iştirak etmesi Trabzon’un iradesiyle olmuş bir iş değil. Türkiye Futbol Federasyonu Avrupa Şampiyonlar Ligi’ne Trabzon’u seçiyor biliyorsunuz, iki takım sahaya çıktığında herhangi bir durumdan dolayı hakem hükmen bir takımı galip, bir takımı mağlup etme yetkisine sahiptir. Olaylı bir maç olursa buna benzer bir durum olmuştu, şike adı altında bir durum olmuştu Türkiye’de. Dolayısıyla Türkiye Futbol Federasyonu hükmen Trabzonspor’u şampiyon kabul ediyor. Artı UEFA’da Şampiyonlar Ligi’ne Trabzon’u davet ediyor. Yani bu hukuken kesinleşmiş sonuçtur. Bu tartışılabilir, bu mahkemenin konusudur. Buraya kadar olan mesele Trabzon şampiyon olarak Türkiye Futbol Federasyonu tarafından Şampiyonlar Ligi’ne gönderilmiş bir takımdır. Sen bunu kabul etmezsin ya da edersin, bu senin kendi problemin ama hukuk bunu böyle diyor. Ne diyor; eğer sen ilk seçilmiş takım olarak Türk Futbol Federasyonu tarafından Şampiyonlar Ligi’ne gönderiliyorsan, o ülkeyi temsil eden Şampiyonlar Ligi’ne giden şampiyon takımsın. O ülkenin şampiyon takımısın. Türkiye de Trabzon’u gönderdiğine göre Trabzonspor o yıl şampiyondur, Türkiye şampiyonudur. Eğer elemelere kalmış olsaydı ikinci Bursaspor ön elemeye katıldı, elendi. Bu elenmeyebilirdi de efendim ileri gidebilirdi de ama Trabzon’u doğrudan aldılar.

- Devamı diğer sayfa 2’de -

 

 Şimdi hukuken bunun izahını ne federasyon yapabilir ne de UEFA. Bu muktesep (kazanılmış) bir haktır. Bu hakkı hem UEFA’nın vermesi lazım, hem Türkiye Futbol Federasyonu’nun ama şu ana kadar bunu vermediler. Bu ne olur şu ana kadar verilmedi diye bu hak gasp olunmaz. Bu kazanılmış haktır, kazanılmış hak kesinlikle iade edilmez. Peki bundan Türk Futbol Federasyonu’nun çıkabilmesi için ne yapması lazım? Benim bildiğim usule göre; Futbol Federasyonu’nun Disiplin Kurulu’nu toplaması, talimat vermesi, Disiplin Kurulu’nda bir karar alması, yapılan hatalara bu şekilde şike var, yok neyse küçük bir ceza keserek hakkın kime ait olduğunu tespit etmesi lazım. O takdirde bunun arkasından da hak edilen 2010-2011 kupası lig kupası Trabzonspor’a verilmiş olur. Yapılacak basit işlem budur, bu işi uzatmaya gerek yoktur. Devlet Bahçeli’nin konuşması, ilaveten Kılıçdaroğlu’nun konuşması tamamen bir tarafgirliktir. Bu futbol takımları sahada oynanırken yapılacak olan iştir. Ama sonuçları ortaya çıkmış bir neticenin hakkında aleyhte karar vermeleri müsaade edelim de bu onların yetkisinde değil. Burası hiç kimsenin oyuncak sahası olamaz, olması da mümkün değil. Bunlar neticede devleti yöneten idaredir, bu konularda da saygılı olmaları lazımdır diyorum.

Mustafa Kahraman: Tabi Hocam UEFA’dan gelen Fenerbahçe’ye 2+1 ve Beşiktaş’a 1 yıl şeklinde verilen ceza geçmişteki yönetim iradesi Türkiye Futbol Federasyonu siyasi Türkiye içerisinde bu ceza verilmiş olsaydı, bugün UEFA’dan da bu takımların Avrupa’da bu kadar yüksek bir cezada almazdı diye düşünüyorum. Siz bu konuda neler söylersiniz?

Prof. Dr. Haydar Baş: Dediklerinize yüzde yüz katılıyorum. Hatırlarsanız bendeniz, geçmişte yaptığım yorumlarda yani Türk Federasyon’u istese de istemese de bu kupayı verecek ha bu yıl vermedi gelecek yıl, o yıl vermedi, iki sene, üç sene, elli sene sonra da olsa bu kupa verilecek. Bunun sahibi Trabzon’dur! Sonra kaldı ki hatırlarsanız; 2010 - 2011 sezonu yanılmıyorsam iki veya üç averajla beraber ikisi de 82 puanda yani onlar da tartışılabilir. Futbol kurallarına göre yani puanlar eşit averaj farkıyla beraber kupasını almış yani yılın 2010-2011 kupasını Fenerbahçe olarak almışlar. Kalkıyor mahkeme şikeyi tespit ediyor. Şikeyi yapanı tespit ediyor, bizimkiler de siyasette diyorlar ki; şikeyi yapanı ilgilendirir, kulübü ilgilendirmez.

Şahıslarla kurumların ayrılması mümkün mü? Bu adam kimin için yaptı? Bu şikeyi atıyorum A kulübü için puanı kim aldı, A kulübü aldı, kaç puan aldı üç puan, karşı takım kaç puan kaybetti üç puan. Diyorsun ki, kulübün burada alakası ilgisi yoktur! Yani hele bir ülkeyi idare eden siyasetin bu derece duyarsız davranması, hukuk dışı kararlar vermesi hiçbir zaman kabul edilen bir iş olacağına benim inancım yoktur.

 

Mustafa Kahraman: Bu tutumları, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın Avrupa’dan bu kadar cezalar almasına sebep oldu?

Milletimiz Federasyonu hesaba çekmeli

Prof. Dr. Haydar Baş: Tabi gerek Beşiktaş gerekse Fenerbahçe Türkiye’nin sevilmiş, seçilmiş bugüne kadar alınları açık bugüne kadar gelmiş kulüplerimizdir.

Trabzonspor ortada yokken, ben şahsen Beşiktaşlıydım. Hatta çocukken mahallede takım kurardık, ben Beşiktaş’ın takım kaptanıydım. Beşiktaş’ın şimdiki haline gönlümde razı olmuyor ama bu hata yapıldı. Bana göre burada suç Türkiye Futbol Federasyonu’na aittir, suç siyasetindir. Bu suçun işlenmesine vesile Federasyon’dur artı siyasettir. Milletimizin bunları hesaba çekmesi lazım. Kimsenin kulüplerimizi ilzam etmeye, haksız çıkarmaya hakkı da yoktur haddi de yoktur.

Yalçın Dümer: Hocam yalnız bir yanlışa düşmüyor muyuz? Diyoruz ki A takımıyla B takımı şike yaptı. Peki, şike tek başına yapılacak kural dışı bir olay değil. Karşıda şike yapan takımda var ya da yapılan! Bunlar nerde Hocam, bunları nasıl bulacağız?

Prof. Dr. Haydar Baş: Tabi şimdi faili bulursan, yapanı bulursan yapılanı da bulursun. Nasıl bulursun? Yapan kimdir? Atıyorum Ahmet’tir. Kaç tarihinde yaptı, filan tarihte kimle oynadılar? Maçı filan takımla işte bulundu. Yani o kadar zor bir iş değil ki…

 

Yalçın Dümer: Ama işte, hep iki takım öne çıkıyor. Diğerlerinin adı sanı çıkmıyor. İnşallah eğer bir şey varsa tabii ki bunlarında cezası verilmeli mi sizce?

Prof. Dr. Haydar Baş: Tabii canım adaletin yerini bulması lazım. Bir tanesine ‘evet’ diyorsun, bir tanesine ‘hayır’ diyorsun. Bu ikilem kesinlikle adalette hiçbir zaman olamaz. Cezayı az verebilirsin. Atıyorum bir yıl men verecektin de, verirsin bir gün ama vermen lazım. Eşitlik ilkesine adaletin uyması gerekiyor. Eşitlik ilkesine uymadığınız zaman dananın kuyruğu o zaman kopar.

- Devamı diğer sayfa 3’de -

 

Yalcın Dümer: Hep Avrupalılar hep göbeğimizi kesiyor, biz göbeğimizi kesmesini bilmiyor muyuz? Yıllardan beri düzen böyle, buna nasıl son vereceğiz, nasıl son bulacak bu olaylar? Hep Avrupa elimize cetvelle vuruyor, biz ondan sonra doğruyu buluyoruz. Bu da bizi Türk insanını üzüyor.

Türk milleti kimlik kazanacak

Prof. Dr. Haydar Baş: İfade ettiğiniz husus çok doğru bir konu. Esasen bu sadece bu sahada değil. Biz ülkeyi idare ederken bile gerek ormancılıkta, madencilikte, tarımda, hayvancılıkta, sanayide bizim aklımız yok, planımız, programımız, tezimiz yok. Avrupa bize versin, Batı versin! Kimliğimizi kaybettik, aidiyet duygumuzu kaybettik. Bu haliyle spora da yansıyor. İnşallah zaten bunlar yeri geldiği zaman göreceğiz ki, sporda hakikaten milli bir spor dalı olarak kulüplerimizde Türk milletine ait olarak kimlik kazanacak. Bu derece yanlışlar içerisinde olmayacak.

Rıfkı Soysal: Hocam Trabzonspor’da yeni bir yönetim var ve bu kupanın Trabzonspor’a gelmesi adına bu yönetimin öncelikleri neler olmalı?

Trabzonspor’a siyaset bulaştırılmamalı

Prof. Dr. Haydar Baş: Valla bu yönetim hakkında bana soru sormazsanız daha iyi olur. Bunun önceliği sonrası yok. Biz “Trabzonspor’a siyaset girmesin” diye çalışırken ve düşünürken, adam kalkıyor kendi kendisini iktidar yanlısı insan olarak ilan ediyor. Kamuoyuna deklare ediyor. Hepimiz hayal kırıklığına uğradık. Öncelikle Trabzonspor’a siyaseti dahil etmemeleri ve Türk sporuna hizmet edebilmek içinde siyasetin dışında tamamen sporla ilgili bir dünyayla yoğrulması lazım hele

Trabzon’un. Trabzon çocukluğumdan itibaren futbolda çok önde olan bir şehirdir. Futbolda mesela Çolak İbrahim... Allah rahmet eylesin. Onu durduran bir insan yoktu. Voleybolda mesela çok meşhurdu. Futbolda santrfor oynardı. Sebat’ta, Trabzonspor’da bunlar bizim çocukluğumuzda iftihar ettiğimiz haller, hareketler, insanlar, kulüpler. Kimin hakkı vardır, bunu yok etmeye, elimizden almaya? Eğer siyaseti işin içine dahil edersen İbrahim de kalmaz, Celal de kalmaz, şu da kalmaz, bu da kalmaz. Sporun içine lütfen siyaseti koymayalım. Bende bir partinin genel başkanıyım ama hiçbir zaman Trabzon’un yanına diğer bir siyasi partiyi koymam. Ve buraya yaptığım hizmete karşılık da hiç kimseden bir tane oy talep etmedim. Bu ilkeye sahip olacak bir Trabzonsporlu veya sporu seven insanımız bu dalda hizmet edecekse o şekilde edecek. Başka türlüde hizmet etmesi de mümkün değil. Ben seni kulüp başkanı seçeceğim Trabzonspor’a, bunu derken siyaseti de hor görmüyorum. Dediğim gibi; içindeyim ama Trabzonspor’da başkan olmak, bir vekil, bir bakan olmak demektir. Eğer sen bunu takdir ediyorsun da valla senden de hiç bir şey olmaz.

Rıfkı Soysal: Hocam taraftarların sesi olduğunuza inanıyorum. Çünkü son dönemlerde Trabzonspor taraftarları infial halindeler. Çünkü kulübe yüzde yüz siyasetin girdiğini inandıkların için bu soruyu sordum taraftar adına teşekkürler ediyorum.

- Devamı diğer sayfa 4’de -

Prof. Dr. Haydar Baş: Ben de teşekkür ediyorum. Bizim taraftarımız çok saf, çok temiz ara sıra sohbet ediyorum görüyorum. Bütün şikâyetleri yerinde afâki hissi duygusal bir şikâyetleri yok. Trabzon’un enteresan da bir taraftar kitlesi var. Türkiye’nin hemen hemen her yerinde taraftarları var. Böyle bir zengin kulüpte samimi diyorum. Evet, Galatasaray’ın, Fener’in olması çok tabi. Niye bunlar Türkiye’nin en temelli futbol kulüplerinden ama Trabzon onlardan yıllar sonra Birinci Lig’e çıkmış takım, bakıyorum ki hemen hemen onlara denk taraftarı oluşmuş, seveni oluşmuş. Anadolu kitlesi acayip seviyor. Allah’ın verdiği bir lütuf. Trabzon’umuzu, Trabzonspor’umuzu kulübümüzü lütfen siyasete bulaştırmayın diyorum.

Mustafa Kahraman: Hocam son soru. Türkiye’de Trabzonlu bir genel başkan ve Trabzonspor Onur Şeref Kurulu üyesisiniz… Taraftarlara nasıl bir mesajınız olacak?

Prof. Dr. Haydar Baş: Benim taraftara mesajım şu; olaylar onları yıldırmasın! Her ne kadar aşılması mümkün olmayan gibi görülen hadiseler olsa da olsun. Bunları Trabzon taraftarı aşacaktır. Trabzonspor Kulübü aşacaktır. İnşallah yönetimde yaptıkları yanlışlara böyle uzaktan bakıp hakikaten biz yanlış yaptık deyip; halktan, taraftardan özür dileyip, kendisini bulacaktır diyorum ve taraftarlara sevgilerimi, hürmetlerimi, saygılarımı arz ediyorum. 

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Spor Haberleri