Trabzon Kürsüsü tarafından düzenlenen panelinde şike ve spordaki yolsuzluklar konusunda yapmış olduğu çalışmalarla dünyaca tanınmış Declan Hill, Türkiye'deki şikeyi anlattı.
Trabzon Kürsüsü adına panelin açılış konuşmasını yapan Ulaş Özdemir, salonun boş olması sebebiyle sitemlerde bulundu ve Trabzon'un bu davaya sahip çıkmadığını söyledi.
Ulaş Özdemir'in konuşmasının ardından salonda Türkiye'deki şike süreciyle alakalı video gösterimi yapıldı.
Belçika'da şikeyi ortaya çıkartan konuşmacı Jan Hauspie, Declan Hill'den önce kısa bir konuşma yapmak üzere kürsüye geldi. Belçika'da şikeyi ortaya çıkartan kişi olduğunu söyledi. Şöyle devam etti:
Belçika'ya göre çok şanslısınız. Belçika'da yasal olarak bir düzenleme yok ama Türkiye'de adalet için savaşabilirsiniz. Bu durumun sonunda şikenin cezalarının Türkiye'de verileceğini düşünüyorum. 9 aylık gecikme kötü bir durum. UEFA'ya bakalım. Olayın 2011 Temmuz'da başladıktan sonra UEFA Fenerbahçe'yi şampiyonlar liginde oynamaktan men etti. Bu önemli bir gerekçe. İkinci olarak da oldukça ciddi bir önlem alındı. Fenerbahçe'nin ŞL'den çıkartılması büyük bir olaydı. O sırada gerçekler tam olarak bilinmemekteydi. UEFA aynı zamanda bildiğim kadarıyla FB'nin Avrupa'daki maçlarında şike olup olmadığını bilmiyorum. Buna bakarak UEFA bir örnek ortaya koydu. Bu kararın destekçisiydim ben de. Yasal olarak UEFA bir risk aldı FB'yi ŞL'den çıkarttı. 2010-2011 şampiyonluk ünvanı Fenerbahçe'den alınmalıdır kesin olarak.
Türkiye futbolunda genel anlamda çok büyük yolsuzluklar var diyebiliriz. Bochum vakasına bakacak olursak Türkiye'deki şampiyonluğun oldukça zan altında kaldığını görüyoruz. Bence 2010-2011 sezonunun şampiyonluğunun verilmemesi düşünülebilir. Bu da sağlıklı bir mesaj olur şikeye müsade edilmeyeceğine dair. Ben sizin adalet savaşınıza katılıyorum. Benim size tavsiyem UEFA'ya baskıya devam ettirin. UEFA mücadelenizle ilgili olumlu düşüncelere sahip. Fenerbahçe'nin ŞL'den çıkartılmasından sonra UEFA'nın TFF üzerinde baskı kurmamasının sebebi kuruluşları desteklemek istemesidir. Şunu da biliyorum ki UEFA'da bazı insanlar Fenerbahçe'Nin ŞL'den çıkartılmasından mutlu olmadılar.
Fenerbahçeliler UEFA'ya baskı kurdular. Pierre Cornu'nun istifasının bu sebepten olduğunu düşünüyorum. Sizin de UEFA'ya baskı kurmanız gerekir. UEFA o zaman TFF'ye baskı kuracaktır ve 2010-2011 sezonunun şampiyonluğu Fenerbahçe'den alınıp ceza görecektir.
Şimdi sırada şike ve sporda yolsuzluk konusunda dünyaca bilenen uzman Declan Hill konuşmasını yapmak için kürsüye çıktı.
Futbol veya tiyatro diyerek söze başladı Declan Hill. Şöyle konuştu:
Seçenek sizin elinizde. Ya tiyatro ya futbol. Futbol mu istiyorsunuz tiyatro mu?
2 gün yolculuk yapıp buraya geldim. Futbol için savaşıyorum. Pes etmeyeceğim sizlerde etmemelisiniz.
Ben Kanadalıyım. Aynı mafya benim ülkemede geldi. İtiraflar duruyor ve Kanada polisi hiç birşey yapmadı. Türkiye'de en azından insanlar hapse koyuluyor. Türkiye'yi çok sevdim. Burada bir uzman olarak bulunmuyorum. Burada bir hakim, bir doktor, bir hekim olarak karşınızdayım. Kötü şeyler söyleyeceğim. Türk sporunda bir kanser var ve bunu kesip çıkartmamız gerekiyor.
Siz gençlere Türk tarihinden bir gün hatırlatacağım. 3 Kasım 1996. Hızlı giden bir otomobil kamyona çarptı. Benim neslim bu hikayeyi biliyor. O gece üç kişi öldü. Bir tanesi önemli bir şahsiyetti. Önemli birisi, polis memuru, milletvekiliydiler. Bu kaza sonraso çok fazla teoriler ortaya atıldı. Bu tarihten iki gerçek çıkıyor. Eski Türkiye'de iki hükümet vardı. Biri kamunun gördüğü diğeri görünmeyen hükümet. İkinci gerçek ise şu anda yeni Türkiye var. Biz hala tüm dünyada iki devlet olduğunu biliyoruz ancak Türkiye'de bu gizli devlet daha küçük. O araba kazası Türkiye'yi değiştirdi ve şu andaki Türkiye'yi oluşturdu. Türkiye'de bir başka araba kazası daha oldu. 3 Temmuz 2011 tarihinde. Aynı durumu bir kez daha yaşadık. Ancak iki gerçek ortaya çıktı. Türk futbolunda iki hükümet bulunmakta. Bir tanesi gördüğümüz, bildiğimiz. Diğeri ise başka bir hükümet yolsuzluklar yapıyor. Sorumuz bu. Biz ne yapacağız gizli hükümeti değiştirecek miyiz. Bunu yapmazsanız Türk futbolunu unutabilirsiniz. Bu Trabzonspor'u değil Türk futbolunu ilgilendiriyor. Bu savaşı vermelisiniz. Ben 36 saatlik yolu boşuna gelmedim.
Sporla ilgili organize suçları 15 yıl inceledim. İlk olarak Rus mafyasıyla ilgili belgesel hazırladım. Sonra olimpiyatlara baktım. buz patenine baktım. Bu konuda yolsuzlukları anlamaya çalıştım. Daha sonra bir Asya çetesinin içine gizli kamerayla girdim. Eğer yakalansaydım öldürülecektim. Burada hayatını futbol için riske atmış bir adam olarak bulunuyorum. Hayatımı boşa tehlikeye atmış olmak istemiyorum. Ben bu savaşı kazanmak istiyorum.
Trabzon ve İstanbul birbirlerinden sevme ve nefret 500 yıldır devam etmektedir. Shangay ve Pekin arasındaki nefret 3000 yıldır devam ediyor. Bu rekabet çok ilgi görüyordu şimdi 5 bin kişi ancak görebilirsiniz. Çin eski başbakanı bizim ulusal sporumuz utanç kaynağıdır dedi. Federasyon başkanını değiştirdiler. o kadar yolsuzluk var ki o başkanı da 6 ay sonra değiştirdiler. Çin'de artık Çin futbolunu kimse izlemiyor. İngiltere'yi izliyorlar. Tayvan'da artık beyzbol yok. Güney Kore'de basketbol soruşturmalar var. Singapur, endonezyai Kamboçya'da futbol yok oldu. Bu yolsuzluk dalgası Asya'dan geliyor. Slovakya, norveç, İtalya, Yunanistan, Makedonya, Kanada ve bir çok ülke bu şike dalgasının etkisi altında. İtalya'da yaşananları hepimiz gördük. Artık spor izlenmiyor o ülkelerde. Çoğu ülkede durum artık bu şekilde. Sporun sadece Barcelona, Real Madrid ve NBA'den ibaret olduğunu düşünüyorlar.
Burada bulunan herkes Türkiye futbolunu benden daha iyi biliyor. Ancak bende sizin bilmediğiniz bazı şeyler biliyorum. Meşhur bir şikeci ile konuşmuştum Londra'da. Bana şunları söyledi. Ben Türkiye'ye gidiyorum. orada şike yapmak daha kolay. Ben Türkiyede daha fazla para kazanabiliyoruz. İkinci bildiğim ise Fenerbahçe ŞU ANDA İKİNCİ LİGDE OLMALIDIR. BEN NE FB NE TS TARAFTARIYIM.
Bir takımın yöneticisi şikeden içeri alıp takımı cezalandırmamak bana mantıklı gelmiyor. Burada aklı selimden yana davranıyorum. Bu kadar zor olmamalıydı ancak bu yapılmadı.
Başka bir şikeciye Türkiyede konuşma yapacağımı söyledim bana güldü. Bu işin Türkiye'de çok kolay olduğunu söyledi. Şikeciler gülüyor karşımızda. Her suçu işleyen takım karşımızda ama cezalandıramıyoruz o takımı.
Karanlık zamanlarda bazı insanlar gelir ve sizin karanlık bir zamanınızda Musta Kemal Atatürk geldi.
Bunu manşetlere taşıyın. Türkiye futbolunun bir Kemal Atatürk'e ihtiyacı vardır. Bizim yolsuzluklara bulaşmamış bir insana ihtiyacımız var. Bir Kemal Atatürk bulup bunu temizlememiz lazım.
Önümüzdeki 2 yıl boyunca Türk hakemleri görevden alınacak. Bunu özellikle İstanbul medyası yazsın. İyi Türk hakemleri de var ama sorun şu kimse artık onlara inanmıyor.
her futbolcunun ödemesi kontratı imzaladığında sağlanmalı. Hiç parasını alamayan futbolcular var Türkiye'de. Ligin son gününde bir futbolcuya bir tomar para verildi Türkiye'de bir oyuncuya ve ülkeden ayrıldı. oyuncular parasını alamazsa şike yağpar. her sezon başında oyuncunun parası ödenmelidir.
Her transfer, her vergi, her mali tablo kamuya açık olmalıdır. Transferlerde para aktarmalarla şike yolsuzlukları el ele gitmektedir. Bahsedecek çok şey var ama ben sizleri bir düşünceyle baş başa bırakmak istiyorum. Türkiye'nin karanlık saatlerinden ve onu kurtaran bir kişiden bahsettim. Onun korumaları Trabzon'dan gelmiştir. Hiç bir Trabzonlu adil futbol için savaşı sebebiyle özür dilemek değildir. Bu sizin değil Türkiye'nin mücadelesidir. Bu nedenle sizden savaşmanızı istiyorum. Adalet için savaşın, Trabzonspor için savaşın, futbol için savaşın.
Declan Hill konuşmasını bitirdi. Soru cevap bölümüne geçildi.
* İki yıl öncesinde Uluslararası olimpiyat Komitesi'nde ifade vermekteydim. Şu an şike ve yolsuzlukla ilgili konuşmalar yapılıyor komitede. Eğer biz Türk futbolunu temizlersek, Kemal Atatürk bulabilirsek gelişmeler olacaktır. Bence yolsuzluğun giderilmesinin olimpiyat yolunda da bir faydası olacaktır.
* Bence UEFA'da da birşeyler döndü. Kitabım 2008 eylülde çıktı. Fransa'daki yayıncımla o zaman Platini'ye bir mektup yazdık. Mektupta sayın Platini bey şu anda tartışma yaratacak bir kitap çıkartıyoruz. Sadece gerçekleri yazık. 25 Eylül'de UEFA bir toplantı düzenledi ve şike ile alakalı bir komite kurdu. Kısmen kitbımın etkisi oldu. UEFA beni Nyon'a gönderdi ve toplantıya katıldım. Kitabı okuduklarını söyleyip Türkiye meselelerine değindiler. Agresif bir görüntü verdiler bana. Ama şimdi o agresiflik yok. Birşeyler değişti. Şikeye artık eskisi kadar önem vermiyorlar.