Yunan medyası, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası C Grubu'nda oynanan Yunanistan-Türkiye maçına ilişkin, ''salonun yangın yerini andırdığı'' değerlendirmesinde bulunurken ilginç ifadeler kullandı.
Karşılaşmanın yayınlandığı Yunan devlet televizyonu ET1 ile yorumların yer aldığı internet sitelerinde yapılan değerlendirmelerde, ''Türk takımının her anlamda güçlü olduğunun görüldüğü'' kaydedildi.
Atina'daki en zor karşılaşmaların oynandığı iki büyük salon olan OAKA ile SEF'in bugünkü salonun ortamına kıyasla adeta ''çocuk yuvasını'' andırdıkları yorumu yapılırken, salonu dolduran Türk taraftarların da örnek davranışlar sergiledikleri belirtildi.
Maçı 76-65 kazanan Ay-yıldızlı takımda özellikle Ersan İlyasova ile Kerem Tunceri'ye dikkat edilmesi gerektiği kaydedilirken, Türk tarafının da Spanulis'i etkisiz hale getirme yanlısı olduğu değerlendirmesinde bulunuldu.
Yunan takımının kendi hataları yüzünden özellikle ilk yarı sonuna doğru skorda farkın açıldığı belirtilirken, ikinci yarının çok kritik olacağı vurgulandı.
Türk takımının hücum ve savunmadaki hızının Yunan ekibinin top çevirmesini zora soktuğunun altı çizilirken, kırmızı-beyazlı oyuncuların Yunan takımının düşüncelerini adeta ''okudukları'' belirtildi.
Türk ekibinin sürekli olarak önde olduğuna dikkat çekilirken, ''Yaklaşıyoruz ama geçemiyoruz'' ifadesine yer verildi.
Yunan takımının iyi savunma yaptığına ilişkin söylemlerin ''abartılı olabileceği'' özeleştirisinde bulunulurken, Türk takımının daha fazla ekip oyunu çıkardığı vurgulandı.
Türk takımının karşılaşmadaki istatistiklerinin mükemmel olduğunun altı çizildi ve kırmızı-beyazlı ekibin performansında fazla söze gerek kalmadığı yorumu yapıldı.
Milli takımın özellikle 3 sayılık atışların çok az bir bölümünü kaçırdığı ve büyük bir galibiyete doğru adım adım ilerlediği belirtildi.
Yunan ekibinin hücumda daha hızlı olması gerektiği, savunmanın ise mavi-beyazlı ekibin ''en iyi yanı'' olmadığı kaydedilirken, Ersan İlyasova'nın ''parçalayıcı'' olduğu yorumu gündeme getirildi.
Mavi-beyazlı ekibin yalnızca aradaki fark açılmaya başladığı zaman ''soğukkanlı ve hızlı olmaya'' başladığına dikkat çekildi, dakikaların Yunan tarafı için çok zor geçtiği belirtildi.
Yunan ekibinin gerek savunma, gerekse hücumda birden bire çok ağırlaştığı, koşup sayı kaydedebileceği düşünülürken sanki görünmez bir elin ''ana şalteri indirdiği'' değerlendirilmesinde bulunuldu.
Karşılaşmanın bitimine 4 dakika kala Yunan ekibinden beklenilenin tüm alanda pres yapması olduğu, nitekim Türk takımının 11 sayı önde bulunduğuna dikkat çekilirken, mavi-beyazlılar'ın ''günlerinde olmadıkları'' ifadesi kullanıldı.
Maçın bitimine 2 dakika kala Yunan ekibinin 32 tane 3 sayılık atışından yalnızca 10'unun potayı bulduğu vurgulandı.
Her şeye rağmen kazansa da kaybetse de Yunan ekibinin son ana kadar mücadele ettiği, ancak dayanıksız savunma ve hedefin bulunamaması nedeniyle Türk takımının galibiyeti ''kucaklamasına'' engel olunamadığı kaydedildi.