Trabzonspor’un tarihindeki ilk Fildişili oyuncusu Didier Zokora, yazarımız Turgay Beşyıldız ile Futbol dışında özel konuştu.
Avrupa futbolunda daha çok savunmaya olan katkısıyla ön plana çıkan Zokora, kariyerine Fildişi’nde ASEC Mimosas takımı altyapısında başlamıştı. Sempatik ve sıcak kanlı karakteriyle dikkat çeken Zokora, Belçika’nın Racing Genk takımına transfer olarak Avrupa’ya ilk adımını atmıştı.
Afrika kıtasında Fildişi sahillerinde dünyaya gelen siyahi oyuncu, ana dilinin haricinde, Fransızca, İspanyolca ve İngilizce biliyor…
İngilizce anlaşabildiğimiz kadar sorduğum ayak üstü sorular üzerine, oda ilk olarak “Burada Kar yağıyor mu ?” diye karşı soru sordu.
Ben de bunun üzerine “Çok fazla durmaz burada yerde kar, bir haftayı geçmez eriyor’’ dedim.
Oda her zamanki gibi tebessüm ederek, “Geçtiğimiz kış burada iyi kar yağdığını, bir spor gazetesinde görmüştüm. Sanırım Teofilo ile ilgli bir haberdi, kar yağışını görünce idmanda şaşırmış Teofilo. Bu yüzden bende merak ettim. Çünkü Belçika’da da oldukça kar yağar” dedi.
Aynı zamanda 5 çocuk babası olan 30 yaşındaki oyuncu, ilk evliliğinden 3 kız 1 erkek çocuk babası. Onlara da maddi olarak destek vermeye devam ettiğini belirtti. Şimdi ki İspanyol eşi 25 yaşındaki Nadia ile ise bir yıllık evli sayılır, yaklaşık 2 ay önce ilk kız bebekleri dünyaya gelmiş ve adını Fatima koymuşlar. Bebeğin kendisinden daha çok annesine benzediğini söyledi.
"FATİMA TRABZON'DA BÜYÜYECEK" SAYFA 2'DE
“Sanırım Fatima Trabzon’da büyüyecek” diyen Zokora, Hristiyan ve Katolik. Zokora, Genk ile 2002’de lig şampiyonluğu yaşamıştı. 2004-2006 yıllarında da Fransa’da Saint Etienne forması giyen Zokora, 2006 yazında Dünya Kupası’nda Fildişi takımında iyi bir performans sergilemiş ve kendini Premier Lig ekiplerinden Tottenham Hotspur ekibinde bulmuştu.
Sevilla’da evi olan ama en çok Paris’deki evini seven ve orada yaşamayı tercih eden Zokora, eşyalarını toplamak için Nadia ile İspanya’ya giderken, Trabzon’un Şana mevkiin de beğendiği 3 tripleks ve dubleks evden birini döndüklerinde tercih edeceklerini söyledi.
Zokora’ya sorduğum bir başka soru üzerine, en çok balık ve kalamar yemeyi sevdiğini ifade edince “Trabzon’un deniz kenarında olması beni çok mutlu etti. Hamsi’nin ününü de duydum. Tesislerde oldukça tekne var. Demek ki balık tutmayı da öğrenmem lazım ama burada kalamar pek yokmuş sanırım” dedi.
Devamlı tebessüm ederek konuşan ve Afrika müziği dinlemekten çok hoşlandığını belirten Zokora, “Eşimle Şana’da ev bakarken komşuların bizi kahve içmeye davet etmesi ve insanların bize sıcak davranmaları beni şimdiden Trabzonspor taraftarlarına borçlu kıldı’’ diyerek, “Ben sahada çalışkan ve güçlüyümdür bana maestro derler” diye konuştu.
2008’de Tottenham ile Curling Cup’ısını kazanan ve Penaltı atışlarına uğursuzluk getirdiğine inandığı için bakmayıp arkasını dönerek, kendi kalecisinin sevinip sevinmeyeceğini takip eden Zokora, 2009’da La Liga ekiplerinden Sevilla’daki ilk senesinde takımının ligi 4’üncü tamamlayarak Şampiyonlar Ligi’ne katılmasında önemli rol oynamıştı.
Fildişi milli takımıyla da 90 maça çıkan Zokora’nın milli takım formasıyla sadece 1 golü bulunurken, Avni Aker stadyumunun atmosferi hakkında bilgi edindiğini ve Türkçeyi ve de kolbastıyı da yeteri kadar öğrenmek zorunda olduğunu da, sözlerine ekledi.
Messenger değil Twitter kullandığını vurgulayan 1.80 boyundaki Didier Zokora, bu sezon 15 numaralı formayı giymek istediğini belirtirken, “Benim uğurlu sayım 15’dir” diye de ekledi.
“İyi şanslar” dileyerek yanından ayrıldığım Zokora, İspanyolca teşekkür etti “Gracias”