Trabzonlu Beşir Bostan, İstanbul Beyoğlu'nun arka sokağında yaşı kadar geçmişi olan dükkanda 46 yıldır yorgan dikiyor. 11 yaşında çırak olarak yorgan dikmeye başladığını söyleyen Bostan, "Eskiden çırak yetiştiriyorduk ama günümüz şartlarında çoğu arkadaşımız meslek değiştirdi. Bir daha dünyaya gelsem yine bu mesleği seçerdim, hiç pişman olmadım. Çünkü çok zevkli bir meslek ve insana haz veriyor" dedi.
Binbir emekle işlenerek dikilen yorganların yerini günümüzde daha ucuz ve makine üretimi olan elyaf yorganlar aldı. El emeği göz nuru yorganları diken ustalar, çırak ve kalfa bulmakta zorlanıyor.
Anadolu'da önemli bir gelenek ve el sanatına dönüşen yorgancılık mesleği teknolojiye yenik düşerek kaybolmaya yüz tutan meslekler arasına alındı. Değişik renkler ve desenlerle yapılan el işi yorganların sayısı makineyle üretime geçildikten sonra hızla azaldı.
"ESKİDEN TEZGAHLARDA 7-8 KALFA ÇALIŞIRDI"
1972 yılında çırak olarak başladığı dükkanda 46 yıldır yorgan diken Beşir Bostan, "Bu dükkan bana ustamdan kaldı. Eskiden çırak yetiştiriyorduk ama günümüz şartlarında çoğu arkadaşımız meslek değiştirdi. Önceden yorgan tezgahında 7-8 kalfa çalışırdı. Şimdi hiçbir dükkanda kalfa yok. 11 yaşında ilkokulu bitirip bu mesleğe başladım. O günden beri yorgan dikiyorum. Bir daha dünya gelsem yine bu mesleği seçerdim. Çünkü çok zevkli bir meslek. Belki kazancı yüksek değil ama zevkle yapıyorum" diye konuştu.
"TEKNOLOJİYE YENİK DÜŞTÜK"
İnsanların günümüzde hazıra yöneldiğini söyleyen Bostan, "İstanbul'da 1970'li yıllarda 5 binin üzerinde yorgan dükkanı, bunun yanı sıra kalfalar ve seyyar esnaf dediğimiz hallaçlar vardı. Şu anda hallaçlar yok denecek kadar az. Teknolojiye yenik düştük, kalfa da yetişmiyor. Kalan ustalarla devam etmeye çalışıyoruz. Üretmeden tüketiyoruz, sentetik yorganları alıyoruz 2 yıl kullanıp çöpe atıyoruz. Bizim yaptığımız yorganların en az 10 yıllık ömrü var" ifadelerini kullandı.
"ARTIK DÜZ YORGANLAR TERCİH EDİLİYOR"
Manevi desteğe ihtiyaçları olduğuna dikkat çeken Bostan, "Eskiden ağır modelli 2 tane yorgan dikerdik. Günümüzde düz yorganlar tercih ediliyor, haftada 10 tane dikiyoruz. Önceden daha fazla dikerdik. Desteğe ihtiyacımız var, maddi değil manevi destek istiyoruz. Bize, okullarda eğitim vermek için alan açılsın. Kalan yorgan ustaları okullarda hocalık yapabilir" dedi.
"İNSANIMIZ DEĞERİMİZİ BİLMİYOR"
Dikilen yorganların sağlıklı, ekonomik ve sanat eseri olduğunu belirten Bostan, "Biz yorgandan ziyade sanat eseri yapıyoruz, yorgan deyip geçmeyeceksin. Sağlıklı, ekonomik ve sanat eseri. Benden yorgan alan yabancılar 'bu yorganı kullanamayız, duvara asacağız' diyor. İnsanımız değerimizi bilmiyor, ne zaman hepten kaybolacağız o zaman değerimizi anlayacaklar. Ama iş işten geçmiş olacak" diye konuştu.
"ESKİDEN İSTANBUL CADDELERİNİ BİZİM DÜKKANLAR SÜSLERDİ"
Diktiği yorganların sayısını bilmesinin mümkün olmadığını binlerce yorgan diktiğini söyleyen Bostan, "Eskiden İstanbul'da caddeleri bizim dükkanlarımız süslerdi. Şişli Caddesi'nde 4-5 tane yorgancı dükkanı vardı. En iyi, 2 katlı dükkanlardı. Şimdi kiralardan dolayı öyle dükkan yok, sokak aralarına kaçtık" açıklamasında bulundu.
"YORGANA DESENİ RESSAM GİBİ ÇİZİYORUZ"
Yorgancılık mesleğini seçtiği için hiç pişman olmadığını vurgulayan Bostan, "Müşterilerimiz genelde sabit, tanıdıklar geliyor. Yabancılara da yorgan satıyoruz, yorgana deseni ressam gibi çiziyoruz. İnsana haz veriyor, aynı rengi kullanmıyoruz. Bu mesleği tercih ettiğim için hiç pişman olmadım. İşlerimiz genelde ilkbahar ve sonbaharda açılıyor, kışın daha sakin geçiyor. Yorganları dört mevsim kullanabilirler. Yün yorganlar kışın sıcacık tutar, yazın klima görevi görür, serin tutar" ifadelerini kullandı.