Haber61/Haber Servisi
KESK Trabzon Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Engin Nur, 8 maddeyle neden referandumda ‘hayır’ diyeceklerini açıkladılar.
Yöneticileri ile KESK binasında basın toplantısı düzenleyen Sözcü Engin Nur “Kamu emekçileri olarak 16 Nisanda hayır diyoruz!” diyerek şunları kaydetti;
Demokrasiyi güçlendirmek yerine, bütün yetkilerin tek elde toplanmasına HAYIR, Anayasa ve Uluslararası sözleşmelere aykırı bir şekilde en temel sendikal faaliyetlerin suç kapsamına alınmasına HAYIR, Kamu kurumlarının siyasi iktidarın arka bahçesi halime getirilmesine HAYIR, Askeri ve sivil darbelere, OHAL’e, KHK’lara ve hukuksuz ihraçlara HAYIR, Kamuda sözleşmeli ve güvencesiz istihdam biçimlerine HAYIR, Kamu yöneticilerinin liyakat yerine sendikal ve siyasal torpil ile belirlenmesine HAYIR, Kamu hizmetlerinin paralı hale getirilmesine HAYIR, İşimize , ekmeğimize ve geleceğimize göz koyanlara HAYIR diyoruz. KESK olarak kamusal hizmetlerin demokratik, laik ve bilimsel içerikte düzenlenip sunulması için, güvenceli iş, güvenli bir gelecek için, çocuklarımızın ve memleketimizin geleceğinden endişe eden tüm kamu emekçilerini ve halkımızı 16 Nisan halkoylamasında “HAYIR” oyu kullanmaya davet ediyoruz.
Engin Nur ayrıca şunları söyledi;
Ülkemizin geleceğini ilgilendiren Halkoylamasına sayılı günler kaldı. Halk oylaması sonucu ya her şeyin tek elden belirlendiği daha karanlık bir döneme adım atacağız ya da memleket olarak daha aydınlık bir sürecin kapısını aralayıp umudu büyüteceğiz . Böylesine kritik bir süreçte memlekete sahip çıkma duygusu ile sorumluluk almak her yurttaşımız gibi biz kamu emekçilerinin de tarihsel görevidir. Kuşkusuz bu görevi yerine getireceğiz. Biz güvenli bir gelecek istiyoruz. Yalnızca 3 milyonu aşkın kamu emekçisi değil 80 milyon insanımız ve gelecek kuşaklar için güvenli bir gelecek istiyoruz. Güvenli bir geleceğin ancak demokrasi ile mümkün olduğunu biliyoruz. Demokrasi ise hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının, güçler ayrılığının esas olduğu, temel hak ve özgürlüklerin anayasal teminat altına alındığı rejimdir. Her şeyin tek bir merkezden kontrol edildiği, tek bir kişinin insafına bırakıldığı rejimlerde demokrasiden bahsedilemez. Güvenli bir gelecek, gerçek manada laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti ile tesis edilebilir. Ayrım gözetmeksizin tüm yurttaşların eşit olarak kamusal hizmetlerden ücretsiz bir şekilde yararlanması ancak böyle mümkün olabilir. Halkımızın başta eğitim ve sağlık olmak üzere tüm kamusal hizmetlerden parasız bir şekilde yararlanmasının koşulu, kamu çalışanlarının iş güvencesinden geçmektedir. İşgüvenvesinin olmadığı sistemlerde yurttaş kavramı yerini müşteriye bırakmaktadır.
“Kamu emekçilerinin iş güvencesi hiç kimsenin insafına terk edilemez”
İktidar temsilcileri halk oylaması ile tek adam rejimi kabul edildiği taktirde 3 milyon kamu çalışanının iş güvencesinin kaldırılacağını defaten belirtmektedir. Getirilmek istenen sistemde kamu görevlisi yerini kapı kulluğuna bırakmakta, bürokraside liyakat yerine yandaşlık esas kılınmakta, yurttaş müşteriye dönüşmekte, kamu hizmeti parayla alınıp satılan mal olarak görülmekte, devlet ise kar-zarar hesabı yapan işletme olarak nitelendirilmektedir. Buna evet demek, rıza göstermek mümkün değildir.