Atilla Ataman'da Özgür Özel'e cevap!

Trabzon Büyükşehir Belediyesi başkan vekili Atilla Ataman'dan CHP grup başkanvekili Özgür Özel'e sert cevap verdi.

Trabzon Büyükşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Atilla Ataman, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in kendisi ile ilgili sözlerine cevap verdi.

Ataman düzenlediği basın toplantısında şu ifadelere yer verdi;

Enerjimizi bu gibi olaylara harcamak alışkanlığpımız değildir ancak iftiralara cevap vermek gereği doğmuştur. Geçtiğimiz günlerde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in Şalpazarı ile ilgili şahsım ve eşimi katarak yaptığı bir açıklaması oldu. İddialarını ispat yerine Trabzon'a gelip şehrimizi provoke ederek yeni iddialar ortaya koydu. Helikopter pisti ve karakol gibi iki yeni iddiada bulundu. Bir daha ki gelişinde Trabzonspor ile ilgili de benimle ilgili konuşabilir. Trabzonsporda kadroyu ben yapıyorum gibi. Özel Trabzon'u prvoke edp gitmiştir. Bu işin içerden ve dışardan el ovuşturanlarını bilecek kadar tecrübeli olduğumu belirtmek isterim. Kısa tutmaya çalışacağım ama sinirli bir gece gçirdiğimi belirtmek isterim.Trabzon'a provokasyon amacıyla geldiği çok net.

CHP grup başkan vekili Özgür Özel, 10 Kasım günü Ankara’da, Düzce depreminin yaşandığı gün de Trabzon’da, bu iki önemli günün amacıyla bağlantısı olmayan konularla gündeme gelmeye devam ediyor…

Özgür Özel’in Trabzon’a geliş amacını merak ediyorduk fakat gördük ki amaç ne ülke, ne Ttrabzon ne de Gümüşhane değil; amaç bizim üzerimizden partimize, sayın cumhurbaşkanımıza, bakanlarımıza hakaret etmekmiş… geliş amacın belli ki; provokasyon… Trabzon’a bu amaçla geldiği çok net… 

Biz ise hazır gelmişken ortaya attığı sınır değişikliği iddiaları ile ilgili doğru bir şey söyleyip, iddialarının arkasında durup bir kelimesini ispat etmesini bekledik.
Ancak gördük ki bu gelenekte değişen bir şey yok. iddiasını ispat etmek yerine yeni konular, yeni yeni iddialar ortaya koymayı tercih etti.

Doğrusu CHP geleneği ile örtüşmüş Trabzon ekolünü hatırlayınca, merhum Faik Ahmet Barutçu'nun koltuğunda Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekilliğinde bir yalancının ve bir müfterinin oturduğunu görünce çok üzüldüm. Bu, en başta Trabzonlu Cumhuriyet Halk Partili hemşehrilerimize hakarettir.

Özgür Özel; Trabzon ve Gümüşhane ile ilgili bahsettiğin konuların benimle alakası olmadığını anladığın halde, geri adım atmış gibi gözükmemek adına açıklama yapıyorsun…
Şimdi soruyorum; Trabzon'da basın toplantısı yaptığın saatte, bahse konu bu üç köy nereye bağlıydı…
Gümüşhane'nin Kürtün’ün veya herhangi bir ilçesinin, Giresun'un, Bayburt’un hiçbir köyü Trabzon'a bağlanmış mı? Bırakın benim gibi bir meclis üyesini, sayın bakanın veya herhangi bir kamu otoritesinin, içeriğinde halk oylaması da olan hukuki süreç tamamlanmadan herhangi bir mahalle ya da köyü, talebi ve onayı olmaksızın başka bir ile bağlanmayacağını bilmeyecek kadar cahilsin. Bunu araştırmayacak kadar da art niyetlisin. 

Sınır değişikliği ve kısa adı MAKS olan mekansal adres kayıt sistemi hatasını harita üzerinden neden göstermedin… 

MAKS sadece damlı köyünü ilgilendiriyor. Bahse konu yer benim tesisimden 6 ila 15 kilometre arasında değişen mesafede… 

Burada yapılan işlem ise, e/2009/27 esaslı 26.03.2010 tarihli yargıtay kesinleşme şerhli yargı kararına dayandırılan bir sınır değişikliği olup, kadırga tarafında 1981 tarihli kenan evren imzalı bir karar esas alınarak işlem tesis edilmiştir.

Yapılan bu uygulamaya kırgeriş, bağlama ve damlı köyleri yargı nezdinde itirazda bulunmuştur. 

Benim tesisim ve şahsımla hiçbir ilgisi olmayan bu uygulamayı ben de medya aracılığıyla öğrendim. 

Yapılan bu işlem bir sınır değişikliği işlemi olup, ilgili köylerin yayla tabir ettiğimiz 4342 sayılı kanuna göre mera alanlarını kapsamaktadır.  

Araştırdığımda gördüm ki; burada iddia edildiği gibi kürtün köylerinin trabzon’a bağlanması hiçbir şekilde söz konusu değildir. 

Bu işlem sürecinde maks adlı sistemde damlı köyü evlerinin şalparı ilçesinin gökçeköy mahallesi’ne kaydedildiği fark edilmiş. gümüşhane valiliğinin girişimi ile bu hata da düzeltilmiş ve valilik tarafından gerekli açıklama yapılmıştır.  

Bana atfedilmeye çalışılan sınır değişikliği ile ilgili süreç bu şekildedir.

 Sayın içişleri bakanımızla yaklaşık üç buçuk yıldır karşılama ve uğurlamalarda "hoş geldiniz, güle güle" dışında bir temasım olmadığı gibi, kendisinden bu sınır değişikliği dâhil olmak üzere herhangi bir talebim de olmamıştır. Zaten işi başından aşmış. sayın bakanı, tanıyanlar bilirler ki; bu ve benzeri taleplere de kesinlikle müsaade etmez.

Hiçbir ilgim ve bilgimin olmadığı açıkça belli olan bu hususta, her kim bu iftiralarda bulunuyorsa ve ispat etmiyorsa müfteri ve yalancıdır.

Ben bilgi ve belge ile böyle bir durumun olmadığını bütün açıklığıyla telefon görüşmemizde anlattım…

Sen ise yine duyum ve dedikoduya dayalı laflarla Trabzon’da yeniden basın toplantısı yaparak, bu kez daha önceki iddianla hiç alakası olmayan helikopter pisti ve karakolu anlattın…

Yani bu memlekette hangi amaçla olursa olsun yapılacak helikopter pistleri ya da karakolların sorumlusu benmişim gibi gösterdin.

Tekrar söylüyorum yapman gereken; cumhurbaşkanımız ve bakanımız marifetiyle trabzon'a benim ve eşim için bağlandığını iddia ettiğin köylerin, olduğunu ispat etmekti.

Doğru olanı benim yaptığım basın toplantısında ispata davet ettiğim üzere, halen var olduğunu düşündüğüm şerefine havale ettiğim ispat işlemini yapmandı.

Yanında oturan il ve ilçe yöneticilerine de sorarak devam edersek; basın toplantısı yaptığın saatte ve bu saat öncesinde Trabzon'a bağlanmış Gümüşhane Kürtün köyü var mıdır? Varsa mahalle temsilcisi atamışlar mıdır?

Gelelim aramızdaki telefon görüşmesine…

Bu ​telefon görüşmesinde ben ​özgür​bey'in​ ofisini aramadım…

 Kendisini cep telefonundan aradım ve sekreteri çıktı.

21.15 sularında bana cevaben döndü, ben de dönüşü için kendisine teşekkür ettim ve olayı anlattım.

 Bu konuşmanın içeriği ile ilgili olarak kurduğum cümle, bana özel hayatını anlattığı şeklindedir. bundan öteye konumuz harici hiçbir şey söylemedim.

 Onun yaptığı açıklamaları ise doğrusunu söyleyerek kamuoyunun takdirine havale ediyorum…

Söyledikleri şeyler Özgür Özel'in anlamak istediği ifadeleridir. benim kurduğum cümleler değildir.

Özgür Özel'e umutla ilgili kurduğum cümle, hatırladığım kadarıyla şu şekildedir;

“siz muhalefet partisi grup başkan vekilisiniz… muhalefette karşılığı olan bir insansınız ancak bu konuşmalarınızla benim gözümdeki özgür özel imajını yerle bir ettiniz… benimle yeni yetme bir ergen edasıyla konuşuyorsunuz… özgür özel bu muydu?” dedim.

 El insaf; eğer ben Özgür Özel'i umut olarak görseydim, onun peşine takılırdım.

Kendisine klasik bir partili olmadığımı, seküler bir insan olduğumu da söylediğim doğrudur.

Ancak ben bunu yalan sözlerine karşı ifade ettiğim bir cümle ile tamamlayarak söyledim.

Cümle içinde seni sevdiğimi söylüyorsun, umudumuz olarak gördüğümü söylüyorsun ve aynı cümle içerisinde “cumhurbaşkanı için ölürüm” dediğimi söylüyorsun. Tayyip Erdoğan hatırına bu yalanına bile tahammül ederim. ne seni seviyorum, ne de sevdiklerimi sevmeni bekliyorum.

Ben bu milleti sevenleri seviyorum. Süleyman Soylu için her gün bize küfreden adam diyorsun. Süleyman Soylu’nun söylemlerinin hak edene gittiğine eminim.

 Darbe gecesi nerede olduğunu anlatmışsın, hızını ve gazını alamamışsın “o gece meclisi açtırdım, bütün ak partilileri arayıp meclise ben çağırdım” demişsin, bu cümlelerinden anladım ki benimle ilgili söylediğin her şey de ancak bu kadar doğru.

Telefonda benimle yumuşata yumuşata konuştu sonuna doğru başladı diklenmeye demişsin.

Bunlar senin iddiaların ancak ben sağ ve hayattayım. Benim bir tarzım ve üslubum var. Ben siyasi mülahazalara girmem, insanlara siyasi tarzda bakmam, göğsümü gere gere Tayyipçiyim diyen bir adamım.

AK Partili meclis başkan vekiliyim. itibar edilecek cümle benim ağzımdan kamuoyuna çıkandır.

Benim çocuklarıma ve torunlarıma bırakacak diklenen değil bir dik adam imajım var.

Sayın cumhurbaşkanının ve sayın bakanın hiçbir pozisyonunu istismar etmeyen ve senin tarafından iftiraya uğrayan AK Partili Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu’nun seveni ve onların hiç birinden hiçbir şekilde menfaati olmayan bir Trabzonluyum.

Yani ben bu memleketle bu millet için umut olan ve bunun gereğini yapan, sen Trabzon’a gelip bu ucuz işlerle uğraşırken Düzce'de depremzedelerin yanında olan Süleyman Soylu'nun ve Tayyip Erdoğan’ın yanında olmayı en büyük şeref, ismimim son zamanlarda seninle birlikte anılmasını da hayatımın en kötü sıfatı olarak görüyorum…

Yatırım şampiyonu olmuş bir şehirde ettiğin lafların boş beleş olduğunu görüyorum.

 Şu helikopter pisti ve karakol meselesine gelince…

Özgür Özel söylediğin her şey cahilce bilgisizce ve yalan…

Yapılan helikopter pisti bölgeye yapılmış çok amaçlı bir helikopter pistidir. Benim helikopterim de yoktur. Ayrıca bahse konu yerde şahsıma ait 1 metrekare arazim yoktur, eğer varsa, böyle bir param yok ama neyim varsa satıp o helikopter pistinin bedelini ödeyeceğim, yeter ki bana bir metrekare arazi bul. Burası yap-işlet-devret modeliyle yapılmış ve süresi işleyen bir kamu yatırımıdır…

Ayrıca sizin her türlü yatırıma hele Trabzon’a yapılana muhalif olmanız çok normal. bence Trabzon’a yapılan yolları da iptal ettirin.

Karakola gelince seni rahatsız etmesi çok normal, çünkü 5 yıl önce o karakolun yapıldığı yere iki buçuk kilometre mesafede bulunan barınakta, Eren Bülbül'ümüzü şehit eden teröristlerin sığınağı bulundu. Senin şeriklerine sahip çıkmak adına, benimle hiç ilgisi olmayan bir iş üzerinde hem bana hem karakol inşaatına saldırman çok normal.

Ben siyaseytin hiç bir yeride nolmayacaüğım. Bu eşim Suna hanım içinde geçerli. Ama adamlar haklı Diyarbaklır'da AK Parti için çalışan tek yeğenine dükkanını dedikonudu olur diya sattıran bir insan. Suna hanım hakkında 6'lı masanın rahatsız olması gayet normaldir. Bizi birebir tanıyan insanlar var. Dünkü yalanlar ve iftiralarla iligli konuşurken alkışlayan kimseyi affetmeyeceğim. Suna Hanım çok iyi bir AK Partli geçtiğimiz dönemlerde Turgut Özal gitmiş şimdi de Cumhurbaşkanımız gitti. Bu ziyaret Diyarbakır halkını ziyarettir. Sel kayadan ne alır. gerekirse hayatım pahasına bir başıma kalsam Sayın Cumhurbasşkanın yanındaki adam ben olacağım. Biz ne ihale ne makam aldık. Ne de milletin köyünü Tabzon'a bağladık. Ben muhtarlara ulaştım. Onların benle ilgili bir cümleleri olsa onları yanıma alıp konuşurum.

Trabzon'u provoke etmek üzere ortada bir operasyon var. Bir iddia var ortada bu iddiayı kanıtlamak yerine yeni iddialarda bulunuyor.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Trabzon Haber Haberleri