Trabzon Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi Davut fiyat artışlarındaki ironik duruma dikkat çekti.
Çakıroğlu ayrıca iktidarın Çaykur üzerinden uyguladığı fiyat ve kota uygulaması ile özel sektörü koruduğunu belirtti.
Çakıroğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
“AKP GİDERAYAK ÇAY-KUR'U DA GÖTÜRECEK
Her gün artan fiyatlar ve bu fiyat artışlarına isyan eden bir iktidar ile karşı karşıyayız.
Sorunun sebebi, çözümün merkezi ve maalesef en çok millete şikayette bulunan merciinin de aynı olması ironik.
Defaatle her sorunu dile getirmeye çalışıyoruz ve Çay-Kur konusunda da bu hassasiyetimiz kamuoyunun malumudur.
Sesimiz çıktığı kadar bağırdık, duyan olmadı.
Şimdi acı reçete önümüze konacak.
Özel sektöre aşırı korumacı yaklaşan iktidar iyi şartlarda kredilerle özel sektörü finanse ediyor.
Bunun yanında
Çay-Kur üzerinden uyguladığı fiyat ve kota ile özel sektörü koruyor.
Rekabet gücünü azalttığı hatta istihdam alanı gördüğü Çay-Kur'u göz göre göre zarar ettiriyor.
Seçim üzeri daha önce şeker, çimento, tekel fabrikalarında olduğu gibi bu zararı speküle ederek Çay-Kur'un satışı gündeme gelecek.
Kendi kendine yeten tarım ülkesi olmaktan çıkıp arpa, buğday için Ukrayna'ya, Rusya'ya bel bağlayan bir ülke böyle böyle olduk.
Dün şeker fabrikaları satılırken tepkisiz kalan ve esasen işin içindeki işi göremeyen müstahsiller masum muydu?
Bugün özel sektöre para pompalayarak iyi fiyattan peşin alım yapması sağlanıyor.
Ekonomik darboğazda olmamız hasebiyle de müstahsil yarını düşünmeden Çay-Kur'u göz ardı ediyor.
Dün de mesela Fiskobirlik aynı operasyona maruz bırakıldı.
Devlet yani Çay-Kur aradan çıktıktan sonra ki amaç bu, hem müstahsil hem de tüketici ciddi mağduriyet yaşayacak.
Tekel fabrikaları kapatıldı, ne oldu binlerce tütün çiftçisi mi sadece zarar etti?
Polonya'da süt alım konusunda oluşturulan özel sektörler önce yüksek fiyat verdi, sonra Devlet kurumlarının ortadan çıkartılmasıyla kapitalist birer tekel oldular.
Hem üreteni hem de tüketeni sömürdüler.
Çay-Kur geçen yıl aldığı çayın %40'ını alamadı.
Buradaki oyunu görmek gerekir.
Bakın pancar üreticisine... Devlet aradan çıktı, neredeyse ürününü yalvararak satıyor ve tabii sonuç olarak üretimden vazgeçiyor.
Doğallığın yerine sunilik, kimyevilik alıyor.
Geçen yıllarda faiz odaklı zarar eden Çay-Kur şimdi işletme zararı ediyor.
Ne kaçak çayın önüne geçebildik ne de siyaset kurumdan elini çekti.
Geçen yıllarda
Kuru çayı siyaset eliyle ve baskısıyla iyi fiyat ve vadelerde özel sektöre sattı Çay-Kur, satmaya zorlandı.
Varlık fonunda denetimden ve adeta yönetimden uzak tutulan bölgenin can damarı kesilmek üzere.
AKP'nin iktidarının son 8 yılında, tarihinde ilk kez Çay-Kur yönetiminde Trabzonlu yönetici yok.
Hatta son aldığı 250 paketleme işçisinin içinde de tek Trabzonlu işçi olmaması nazarımızca ayrı ve önemli bir sorundur.
Trabzon'a kim, neden ambargo uyguladı bunu da kamuoyunun ilgisine bırakıyorum.
Araştırma şirketlerinin donelerine bakarsak AKP iktidarının sonuna yaklaşıyoruz ancak oldu da devam ederler ise, bugün şeker, çimento, tekel ürünleri üzerinden şikayet ettikleri ve esasen sebep oldukları fahiş fiyatlar, üretim ve ürün kaybına bir de çayı ekleyecekler.
Tabi ki nihai amaç Çay-Kur'u aradan çıkartmak ve ürünü, üreticiyi, tüketiciyi özel sektörün insafına terk etmektir.
Yapmazlar, yapamazlar diyen biri var mıdır?
Örnekler o kadar çok ki.
Bir top kağıdı Seka Kağıt Fabrikası satılmadan önce 5 TL'ye alıyorduk, bugün 200 TL...
Toplum baskılandı, tepkisiz kılındı ve hep kaybediyor.
Bugüne kadar tek tepki gösterebileceği alan seçim ve sandıktı, o tepkiyi sandıkta da gösteremedi.
Bu seçim şayet satılmazsa, Çay-Kur ve çay için de hayati bir seçim olacak.”