Türkiye'de her geçen yıl avlanan su ürünleri miktarı azalırken, Karadeniz'de artan kirlilik ve aşırı avlanma, balıkçılığın geleceğini de tehdit ediyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Dr. Ahmet Şahin, yanlış avlanmaya dikkat çekip, "Ülkemizde deniz balıkçıları avcılık konusunda özellikle Karadeniz Bölgesi kirliliğin ve aşırı avcılığın etkisiyle gittikçe düşmekte, stoklarımız azalmakta. Stoklarımızın kullanımı yönünden bilinçsizce davranıyoruz" dedi.
Dünya genelindeki nüfus artışı, gıda ihtiyacı, kirlilik sorunu ve denizlerde av baskısı, Türkiye'de balıkçılığın geleceğini tehdit ediyor. Her geçen yıl avlanan su ürünleri miktarı azalırken, Karadeniz'de artan kirlilik ve aşırı avlanma balıkçılığın da sürdürülebilmesi kaygısını beraberinde getiriyor. 2021'de önceki yıla göre Türkiye'deki deniz ürünleri avcılığının yüzde 23 azaldığını belirten uzmanlar, kirliliğe de dikkati çekip, yanlış avlanmanın önüne geçilmesini öneriyor.
'BALIKÇILIK 1 GÜNE SIĞACAK KAVRAM DEĞİL'
KTÜ Sürmene Deniz Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Dr. Ahmet Şahin, dünya genelinde 550 milyondan fazla insanın geçimini balıkçılıkla sağladığını belirterek, "Bu kadar büyük bir iş gücüne sahip alanda; balık stoklarının yüzde 80'i şu an aşırı avcılık etkisinde. Balıkçılık 1 güne sığdırılacak bir kavram değil. Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) Sofya'da 2020’de yayınladığı raporda, su ürünleri yetiştiriciliğinden elde edilen ürünlerin 55 milyon ton seviyesinde bir üretim olduğunu görüyoruz. Buna eklembacaklılar ve kabukluları da eklersek, 85 milyon tonluk bir seviyeye çıkıyor" dedi.
'TÜRKİYE’DE AVCILIKLA ÜRETİM YÜZDE 23 DÜŞTÜ'
Dr. Ahmet Şahin, dünya genelinde kültür balıkçılığının arttığına dikkati çekerek, "Önümüzdeki 10 yıl içinde bunun 200 milyon tonun üzerine çıkması öngörülüyor. Dünyada su ürünleri üretiminde akuakültürün payı, son yıllarda yüzde 45 seviyelerine yükseldi. Buna karşılık avcılığın payı, balık stoklarında aşırı avcılık ve çevre kirliliği nedeniyle biraz daha düşüyor. 2020 yılı TÜİK'in yayınladığı verilerde, ülkemizde 420 bin ton üretim yetiştiricilikten geliyor. 360 bin tonluk üretim de avcılıkla yapılıyor. Bu 360 bin ton üretimin sadece 290 bin tonu deniz balıklarının avcılığından geliyor. Ve bunun da 170 bin tonunu sadece hamsi oluşturuyor. 2019 verilerine baktığımızda, 2020 yılında azaldığını TÜİK kendi raporlarında sunuyor. Bizim avcılıkla elde ettiğimiz balıkçılık üretimimizin yüzde 23 düştüğünü gösteriyor" diye konuştu.
'FIRSAT VERİRSEK KENDİNİ TOPARLAYACAKTIR'
Dünya genelinde denizlerde balık stoklarının sınırlı olduğunu ve talebin her geçen gün arttığını, Karadeniz'de de balık stokları ve çeşitlerinin azaldığını kaydeden Şahin, şöyle konuştu:
"Belli alanlardan balık avlamaya çalışıyorsunuz. Buna karşılık artan talebi karşılamak için yeni üniteler ve tesisler kuruldu ve yetiştiricilikte bir artış var. Ülkemizde deniz balıkçıları avcılık konusunda özellikle Karadeniz Bölgesi kirliliğin ve aşırı avcılığın etkisiyle gittikçe düşmekte, stoklarımız azalmakta. Karadeniz'i 30 yıldır ticari balıkçılık yönünden hamsi, istavrit, palamut destekliyor. Mezgit ise çok az düzeyde. Son dönemde buna çaça eklendi ve ticari avcılıkta çaça balığı ikinci sırada geliyor. Sadece ticari avcılık değil, biyolojik türlerde de çok kayıp var. Avcılık ve tüketimi olmayan ancak doğada var olan biyolojik türlerin kirlilik etkisiyle özellikle kıyısal bölgede yaşayan bu türlerin kaybı söz konusu. Eskiden Çarşamba, Kızılırmak ve Sakarya deltasında bolca avlanan mersin balığı şu an çok nadir olarak balıkçıların ağlarına takılıyor. Bilinçli bir avcı kesimi oluştu ve bu tür balıkları denize bırakıyorlar. Kıyı levreği dediğimiz eşkina türleri de önceden tüm kıyı şeridinde bulunabilirken, şimdi belirli bölgelerde yoğunlaşmış halde. Diğer türlerin de bulundukları bölgelerde de oranları düşüyor. Stoklarımızın kullanımı yönünden hunharca, bilinçsizce davranıyoruz. Yanlış avlanılma teknikleri var ama bence geç değil. Sonuçta doğal bir organizma. Ona fırsat verirsek yeniden kendini toplayacaktır."