Kuzey Ekspres Gazetesi İmtiyaz Sahibi Hasan Kurt bugün kulis köşesinde eğitimci olduğu dönemden bir öğrencisini gündeme taşıdı. Adı Temel Kahveci. Sosyal medya hesabından paylaşımını Hasan Kurt aynen köşesine şöyle yer verdi;
Ülkücü camianın büyük bir bölümünün yakından tanıdığı, gazetemiz sahibi Hasan Kurt’un Trabzon Öğretmen Okulu’nda öğrencisi olan Temel Kahveci, son yıllarda sosyal medyada en fazla takip edilen isimlerden biri. Temel Kahveci, geçenlerde yıllar önce yaşadığı olayı yazdı.
İşte Kahveci’nin yaşadığı olay; 1980’in 22 Ağustos’u Samsun’da yakalanmışım. Samsun’daki sorgu sual ve işkencelerden sonra Trabzon’a gönderildim. Trabzon’da ilk günüm. Üç gün bana birşey soran olmadı çünkü emniyetin elinde altı veya yedi solcu, devrimci var. Onların sorgusu sürüyor. O esnada iki tane bayan getirildi. İkisi de benim alışık olmadığım bir tarzda habire küfür ediyor. Önüne gelene sövüyorlardı. Uyardım, ‘biraz terbiyeli olun’ dedim. Yeni bir kıtayı keşfeder gibi bana, ‘sen kimsin’ dediler. Yani, sen ne hakla bize karışıyosun, anlamındaydı bu soru.
‘Ben Temel Kahveci tanır mısınız?’
İkisi de ‘yoooo tanımıyoruz’ dediler.
‘O zaman daha terbiyeli olun. Bir bayana yakışmayan şeyleri yapmayın’ dedim.
Benim uyarımdan sonra, daha bir hanım oldular ve küfürlü söylemlerine son verdiler.
Meğer ikisi de fuhuştan alınmış nerden bilebilirdim ki?
‘Siz kimsiniz?’ dediğim de birisi ‘Ben Nazlı Aktaş’ dedi.
Ben gayet safiyane ‘ne iş yaparsın’ dediğimde ‘Ben or…’ dedi.
İçimden bu ne diyor yahu demedim değil ama kadın or… olduğunu söylüyordu.
Bu ana kadar bir or.. bile tanımış değilim.
Sonra çok or.. tanıdım ama hiçbiri Nazlı Aktaş kadar delikanlı çıkmadı. Erkeklerin bir çocuğu bile!
Cezaevindeyim. Bir gün kapı altından gelmem anons edildi ve gittim. Kadınlar koğuşunun baş gardiyanı Emine Abla bana para uzatarak ‘bunu Nazlı bıraktı’ dedi.
Nazlı’yı hatırlayamadım daha doğrusu bir or… beni akıl edebileceğini akıl edemedim Ve gerçekten Nazlı kim sorusunu defaeten sordum?
Sonuçta anladım ki Nazlı O Nazlı.
‘Parayı kadınlar koğuşunda gariplere ver’ dedim.
Büyük ihtimal vermiştir çünkü en başından o parayı bana getirmezdi.
İki yıl sonra Nazlı Aktaş’ın bir trafik kazasında rahmetli olduğunu okuduğumda içimin nasıl burkulduğunu bilirim.
Hayatımda bir or… böyle bir saygı duyacağımı ve bunun bir yazıma konu edebileceğimi hiç düşünmezdim. Oysa Ekim’in on beşine kadar çok vardı ama yazgım beni başka kavgalara sürmüştü. En büyük acıları dindirmek için daha büyük acılara yol aldığını nerden bileceksin ki?”