Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Avrupa başta olmak üzere diğer ülke ve bölgelerde insan hakları alanındaki çalışmaları periyodik olarak takip ettiklerini söyledi.
Çeşitli programlara katılmak için Trabzon'a gelen Kılıç, TİHEK ile 8 üniversite arasında yapılan protokolle geleceğin hukukçularına yönelik ders müfredatında yer alan insan hakları konularında çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Türkiye'de 200'ü aşkın üniversite bulunduğunu belirten Kılıç, "Amacımız üniversitelerin yalnızca hukuk fakültesi öğrencileri değil, diğer fakülte ve bölümlerdeki öğrencilerine de insan haklarına ilişkin toplumsal farkındalığın artırılması ile hak ve sorumluluk bilincinin geliştirilmesidir. Ayrıca üniversitelerde insan hakları kulüplerinin kurulmasını teşvik etmek için buna ilişkin kurumsal destek vermek adına üniversitelerimizle iş birliği halindeyiz." dedi.
İslamofobinin global ölçekte bir insan hakları sorunu olduğunu işaret eden Kılıç, bunun temelinde ötekine, yabancıya veya kendine benzemeyene olan tahammülsüzlüğün olduğunu ifade etti.
Kılıç, bu ayrımcı bakış açısının Avrupa'da giderek derinleştiğini vurgulayarak, "Bunun bir İslam korkusu ve nefret dili olarak yayıldığını görüyoruz hatta öyle ki Fransa'daki olayların politik bir tercih olma yolunda ilerlediğini görüyoruz. Bu türden siyasal eylemlerle birlikte tavır ve tutumların güç kazandığını, nefret söylemi üzerinden geliştirilen tutumların da Avrupa'da yaşayan Müslümanlara karşı bir insan hakları ihlaline dönüştüğüne tanıklık ediyoruz. Sadece camilerin kapatılması veya yakılması gibi eylemlerle de sınırlı değil, yaşam hakkından temel hak ve özgürlüklerin birçok alanına varıncaya kadar ihlal durumları yaratmaktadır." diye konuştu.
Kılıç, TİHEK olarak özellikle yurt dışındaki soydaşların temel insan haklarına yönelik ortaya çıkan ihlallere karşı duyarlılık gösterdiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"İnsan haklarına yönelik periyodik takibimiz söz konusu. Uluslararası düzeyde periyodik olarak izleme ve takip gerçekleştiriyoruz. İnsan hakları çalışmalarını takip ediyoruz, web sayfamızdan bunu aylık olarak duyurmaya başladık. Ulusal ve uluslararası insan hakları kurumları neler yapıyor, ortaya çıkan ihlaller nelerdir, gündemlerinde neler vardır, bunu takip ediyoruz. Bu yönüyle TİHEK'in ulusal bir kamu kurumu olmakla birlikte hem ilgili paydaşlarla hem de uluslararası insan hakları örgütleriyle kurumsal temasının olduğunu ifade etmem gerekiyor. Bu açıdan Avrupa başta olmak üzere diğer ülke ve bölgelerdeki insan hakları ihlallerini de takip ediyoruz."
Farklı etnik kökenden insanların çeşitli ülkelerden ve bölgelerden savaş, iç karışıklık ve yoksulluk gibi birçok gerekçeyle ülkelerinden ayrılarak, güvenli liman olarak gördükleri başka ülkelere göç etmek zorunda kaldıklarını aktaran Kılıç, dünyada 26 milyon civarında mülteci ya da sığınmacının kendi ülkelerini terk etmek durumunda kaldığını ifade etti.
Kılıç, sığınmacılar konusunda Türkiye'nin bütün dünyaya örnek teşkil eden bir durumda olduğuna kaydederek, "Türkiye, 4 milyon civarında sığınmacıya ev sahipliği yapan bir ülke. Bu noktada Türkiye'nin temel kaygısı etik bir kaygıdır. Öyle ki ülkesindeki savaştan ya da diğer yoksunluklardan ötürü ayrılan sığınmacılara güvenli bir liman olmuştur ancak bu yükün bütün dünya tarafından özellikle de gelişmiş ülkelerce ortaklaşa sahiplenilmesi gerekiyor." dedi.