Trabzon Barosu'ndan yapılan yazılı açıklamada, son yayınlanan KHK'ya tepki gösterilerek Anayasa Mahkemeleri'nin 'OHAL KHK'larını denetleyemeyiz' tavrı eleştirildi.
Sibel Suiçmez'in açıklamaları şu şekildedir: " 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede diğer OHAL Kararnamelerinde olduğu gibi ''Hukukun Evrensel İlkeleriyle bağdaşmayan Savunma Hakkını, Adil Yargılamayı ortadan kaldıran, insan onuruna aykırı ve devleti, hukuk devleti olmaktan çıkartan" maddeler yer almaktadır. 696 sayılı KHK' nın birçok maddesi Hukukun Evrensel İlkelerine aykırı olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na da aykırıdır.
OHAL kapsamında, OHAL' le ilgisi olmayan konularda, Kanun Hükmünde Kararname çıkartılması, Meclisin yok sayılması anlamına geldiği gibi, Anayasamızın da çiğnenmesi anlamına gelmektedir. Anayasa Mahkemesinin " OHAL KHK'larının içerik olarak Anayasa'ya uygun olup olmadığını denetleyemeyiz '' şeklindeki "Hukuka Aykırı" kararı, bugün Yürütmenin Anayasamıza ve Hukuka aykırı KHK'lar çıkartmasının önünü açmıştır. Bu yürütmenin, Hukuk ve Anayasamıza aykırı KHK'ları hiçbir anayasal ve evrensel hukuk kuralarına uyma kaygısı duymadan çıkartma zemini hazırlayarak, yürütmeyi denetlenemez hale getirmiştir. Son kararnameyle Anayasa Mahkemesinin nasıl bir vahim hukuki hata yaptığını anlayacağını umuyoruz.
696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle OHAL' le ilgisi olmayan, insan hak, özgürlük ve onuruyla bağdaşmayan; evrensel hukuk ilkelerine ve adil yargılama ilkesine aykırı birçok madde bulunmaktadır. Ancak basın açıklamasında bunların tümünü izah etmemiz mümkün olamayacağından vahim bulduğumuz birkaçına değineceğiz:
675 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun' un "Sorumluluk" kenar başlıklı maddesine eklenen ikinci fıkra ile; Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın, 15.07.2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişilerin fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumlu doğmayacağı hükmü getirilmiştir.
675 sayılı KHK 37. Madde ile devlet görevlileri hakkında getirilen cezasızlık hali, vatandaş hakkında da getirilmiştir. Bu madde bir hukuk devletinde kabul edilemez bir maddedir. Devlet, vatandaşa hizmetini yasal kuruluşlar aracılığıyla yerine getirir. Devletin bir suç karşısında önleyici, yakalayıcı ve cezalandırıcı mekanizmayı nasıl ve kimlerle işleteceği bellidir.
Devlet; bunları yaparken görevleri devlet memurlarıyla yaptırmak durumundadır. Suçu önlemekle, yakalamakla ve cezalandırmakla görevli resmi kişi ve bu kurumlar yerine "Vatandaşın" görevlendirilmesi hukuk devletini ortadan kaldırır ve ülkemizi kabul edileme sonuçlarla karşı karşıya bırakır. Bu madde terörle mücadeleye yaramayacak, tam tersi ülkemizin iç güvenliğini daha da tehlikeye atıcı nitelikte bir maddedir.
696 sayılı KHK'ların 103. maddesiyle 5275 sayılı Kanununa eklenen EK 1 maddede tutuklu ve hükümlülere tek tip kıyafet giyme zorunluluğu getirilmektedir. Suç tipi ne olursa olsun tutuklulara tek tip kıyafet zorunluluğunun getirilmesi "Masumiyet'' ilkesinin ve devamında da "Adil Yargılama" ilkesinin ihlalidir.
Hukukun evrensel ilkeleriyle bağdaşmayan bu düzenleme temel insan hak ve özgürlüklerine de aykırılık oluşturmaktadır.
Trabzon Barosu olarak, Sayın Cumhurbaşkanını ve Bakanlar Kurulu'nu "OHAL ile ilgili hiçbir hüküm içermeyen, hukuka, temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı, hukuk devletini ortadan kaldıran 696 sayılı KHK' yı geri çekmeye davet ediyoruz. Anayasa Mahkemesi'ne, başvuru yapıldığında Anayasa'mıza, Hukukun Evrensel İlkeleri'ne aykırı olan ve OHAL kapsamında olmayan bu Kanun Hükmünde Kararnameyi denetlemek ve iptal etmekle görevli ve yetkili olduğunu hatırlatıyoruz."