Turizm İşletmeleri ve Seyahat Acenteleri Derneği (TİSAD) Başkanı Murat Çavga, son yıllarda özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde turizm tesis sayısının turist sayısı ile doğru orantılı bir büyüme gösteremediğini ve literatürde yeri olmayan “Arap Turizmi” isimli bir olgu etrafında milyonlarca liralık yatırımlar yapılmaya devam edildiğini söyledi.
Doğal kaynakların hızla tüketildiğini ve bilinçsiz yatırımlar ile bölgenin turistlik işletme çöplüğüne dönüştüğünü ifade eden TİSAD Başkanı Çavga, “Literatürdeki; Golf, sağlık-termal, kış, av, mağara, yayla, kongre, gençlik, yat, botanik, ipek yolu, inanç, hava sporları, dağcılık, akarsu-rafting, dalış ve kuş gözlemciliği gibi turizm çeşitlerine yönelik uzmanların planlama yapması ve bölgemizin turizm geleceğini kurtarması gerekmektedir. Bölge turizminin tek elden yönetilmesini için sürekli dile getirdiğimiz bölge turizm koordinatörlüğü sistemi ile planlı ve bilinçli çalışmalar yapılarak gelecek yıllara sağlam bir turizm altyapısı bırakmalıyız” dedi.
Önceki yıllarda yapılan fizibilitesiz turizm yatırımlarının sektöre zararları gün yüzüne çıkmaya başladığını ve aslında tehlike çanları geçen yıl çalmaya başladığını dile getiren Çavga, “Bizler bu konuda uyarılarımızı yapmamıza rağmen konu ile ilgili devletin ilgili kurumları, Ticaret Odası ve Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) açıklamalarımızın çürütecek beyanatlar vermişlerdi. Haliyle bu üç kurumun beyanatları bizlerin uyarılarının önüne geçmişti. Bizler haklı çıktığımız için sevinmedik aksine üzgünüz. Turizm pozitif söylem gerektirir uyarılarına defalarca maruz kaldık. Evet turizm pozitif söylemleri gerektirir ancak ekonomi realiteden şaşmaz. Gayemiz bundan sonraki süreci en az zararla atlatabilecek çalışmalar yapabilmektir” ifadelerini kullandı.
“TURİZM DEVLET TEŞVİKSİZ OLMAZ”
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) ve diğer önemli kurumların vermiş olduğu turizm yatırım teşviklerinin son bulması gibi talihsiz isteklerin konuşulmaya başlandığını ifade eden Çavga, “Bu açıklamaları TİSAD olarak tahlilsiz bir açıklama olarak nitelendiriyoruz. Turizmin devlet teşviksiz olmayacağını ilk günden beri dile getiriyoruz. Önemli olan bu teşviklerin etkin kullanılması. Bizler turizm anlamında bölgemizin karantinaya alınmasını an itibari ile tüm bilinçsiz turizm yatırım başvurularının askıya almasını tavsiye ediyoruz. Bu taleplerinin fizibiliteye dayandırılmasını ve ihtiyaca göre yönlendirilmesi, bundan sonraki taleplerin de aynı işlemlere tabi tutularak yapılması yatırımların etkin kullanılmasını sağlayacaktır. Kısacası turizm teşviği veren kurumların bünyelerinde turizm yatırım danışmanlığı yapacak personelleri çalıştırmalarını öneriyoruz” diye konuştu.
“SÜMELA KONUSUNDA KONUŞMASI GEREKENLER KONUŞMUYOR”
Sümela Manastırı’nın kapalı kalışının bu yıl kur farkı fırsatını avantaja çevirmemizi engellediğiri vurgulayan Çavga, “Sümela konusundaki uğraşlarımız maalesef sonuçsuz kalıyor. Seyahat acentelerinin tamamının bağlı olduğu üyelik giriş bedeli ve yıllık aidat ödediği TURSAB ve Ticaret Odası bu konu hakkında konuşmama kararı almışlar gibi. Trabzon Valiliği’nin sitesinde Sümela Manastırı restorasyon ve çevre düzenlemesi uygulama projesi fiziki gerçekleşmesi yüzde 62 seviyesinde, taş düşme tehlikesi önlemleri 1. etap uygulama projesi ihalesinin ise yapım aşamasında olduğu gerçeği ile yüz yüzeyiz. Bu konu hakkında Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanımız ve şehrimizin milletvekillerine sesleniyoruz. Ticaret Odamıza ve TURSAB’a sesleniyoruz. Marmaray’ların, Avrasya Tünelleri'nin, yapıldığı bir ülkede Sümela Manastırı gibi önemli bir kültür varlığının 3 yıldır kapalı kalışı kabul edilebilir bir durum değildir. Ülkemizin 40 milyon turist hedefine katkı sağlayabilmemiz için tüm varlıklarımızı fırsata çevirmeliyiz” dedi.
“SİSTEMDE BİR KAÇAK VAR”
"Resmi verilere göre geçtiğimiz yıl 450 bin yabancı turist şehrimize geldiğini bunların 50 bininin araç kiralayarak gezdiğini varsayalım" diyen Çavga, “Bu durumda geri kalan 400 bin misafirin seyahat acenteleri ile seyahat etmiş olması gerekmektedir. Geçen yıl 130 seyahat acentesi olduğuna göre her seyahat acentesinin ortalama 3000 kişiye operasyon yapmış olması gerekmektedir. Böyle bir matematik mümkün değil. Demek ki sistemde bir kaçak var. Bu kaçağın tespiti yapılmadıkça ki bu da denetimler ile olur. Bu yıl sayısı 150’e çıkan acenteler mağdur olmaya devam edeceklerdir. Bu mağduriyetler acentelerin iflas etmesi ve devamında istihdamın olumsuz etkilenmesi, vergi kaybı, gibi birçok olumsuzluğa sebep olacaktır. Maalesef bu konuda da Ticaret Odası ve TURSAB üyelerinin haklarını savunmamaktadır. İlgili başkanlarıma sesleniyorum. Üzerimizdeki ölü toprağını atalım. Üyeleriniz bu konuda her zaman destekçiniz olacaktır. Üyelerinizin haklarının kayıt dışı çalışan kişiler tarafından gasp edilmesine sessiz kalmayın. Üyeleriniz olmayınca ne Ticaret Odası olur ne TURSAB” şeklinde konuştu.