Trabzon'da yaşayan Bakır ailesi 65 yıldır aynı sokakta, 40 yıldır kira olan 3 metrekarelik dükkanda, üç kuşaktır ayakkabı tamirciliği yaparak, vatandaşlara hizmet ediyor.
Şehrin en eski ayakkabı tamir dükkanlarından Bakır Kunduranın sahipleri, dededen toruna geçen ayakkabı tamirciliği mesleği ile bu sanatı nesilden nesile yaşatmaya çalışıyor.
Ayakkabı tamirciliğine babasının yanında başlayan Aziz Bakır, ortaokulu bitirdikten sonra dükkanda çırak olarak mesleğe adım atmış.
Uzun yıllar bu işi sürdüren aile, 2000'li yılların başında dede, baba ve torun birlikte tamircilik yapmış. 2004 yılında dede Nazım Bakır vefat edince, mesleği devam ettirmek baba ve oğluna kalmış.
Aziz Bakır, ortaokulu bitirdikten sonra liseye devam etmediğini belirterek, "Babam okulu bıraktım diye çok kızdı. Başka birinin yanına sanat öğrenmem için çırak olarak verdi ama yapamadım. Bir gün babamın dükkanına gelerek, tezgahın başına oturdum ve bu sanatı o günden sonra babamın eline bakarak, yapmaya başladım." dedi.
Bakır, esnaflığın çok önemli olduğunu dile getirerek, her zaman müşteriye güler yüzlü davranılması gerektiğini ifade etti.
Uzun yıllardır bu prensiple esnaflık yaptığını söyleyen Bakır, "Öyle müşterilerim var ki yıllar önce annesinin yanında çocuk olarak gelmiş, şimdi yanında kendi çocuklarıyla birlikte geliyor. Onları öyle gördükten sonra para almasam da olur, gurur duyuyorum, o zevk bana yetiyor." diye konuştu.
Dükkanın küçük ama etkili olduğunu ifade eden Bakır, "Babam hayattayken o bu dükkanda durur, ben atölyede dururdum, şimdi zaman değişti, ben bu dükkanda duruyorum, oğlum atölyede duruyor." dedi.
MÜŞTERİLER "BABADAN KALMA"
Bakır, ayağın çok önemli bir organ olduğunu vurgulayarak, sağlığın ayaktan geçtiğini o nedenle de ayağa çok önem verdiklerini belirtti.
Tamir yapmanın çok zevkli bir iş olduğunu dile getiren Bakır, şunları kaydetti:
"Tamir apayrı bir şeydir. Tamir bir sanattır çünkü yapılmış bir şey bozulmuş ve siz onu yeniden onaracaksınız. Yeniye yakın ve güzel bir iş olacak. Yaklaşık 42 senedir baba mesleğini oğlumla birlikte severek yapıyorum. Oğlumun da bir oğlu var. Eğer o da bu mesleği yapmak isterse bu gelenek böyle devam edecek."
"Babamdan bana miras olarak iş ahlakı, müşterilerimiz ve 60 yıllık malzemeler kaldı." diyen Bakır, yaklaşık 65 yıldır aynı sokakta olduklarını belirterek, 40 yıldır da aynı dükkanda babası gibi kiracı olarak bu mesleği devam ettirmeye çalıştıklarını ve müşterilerinin yüzde 65'inin de "babasından kalma" müşteriler olduğunu söyledi.
"DEDEDEN, TORUNA GEÇEN BİR MESLEK"
Oğul Suat Bakır da 17 yıldır dedesinin mesleğini severek yaptığını belirterek, "Dedemle birlikte yaklaşık 4 yıl çalışma imkanımız oldu. Bana 'Sen bu işi yapabilirsin' derdi. Mesleği yapmaya karar verdiğimde dedemin eline bakarak bu işi öğrendim." dedi.
Bu mesleğin güzel ve zevkli olduğu ifade eden Bakır, şöyle devam etti:
"Her insan işini severek yapacak, işine aşık olacak. Severek yapmazsa, bu işi devam ettiremez. İnsan yemek yaparken bile sevgisini katması gerek ki ortaya bir güzellik çıksın. Ben de işimi severek yapıyorum. İşimden memnunum. Yaptığım işten zevk alıyorum. Karşımdaki insan da memnun kalıyor. Bu iş ne kimseyi aç bırakır ne de zengin eder. Geçinip gidersin. Sonuçta biz burada hizmet veriyoruz. İnsanların ihtiyacını görüyoruz."
Bakır, mesleğinin bazı zorluklarına rağmen çırak yetiştirmeye çalıştığını belirterek, çırak bulmakta zorlandığından yakındı.
Bakır, tamir konusunda zaman zaman babasıyla fikir alışverişinde bulunsalar da bazı durumlarda fikir ayrılıklarına düştüklerini anlattı.
Bakır, "Çünkü aramızda yaş farkı var. Şu anda sektörde benim gibi genç olan yok. Genç olduğum için fikrim de farklı oluyor. Bazen kızıyor bazen de birlikte konuşuyoruz. Babam da olsa o benim ustam. Dışarıda babam, dükkanda ise ustam." şeklinde konuştu.