Trabzon Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Cemil Pehlevan, verimli toprakların kaybının hem ekonomik hem de ekolojik açıdan olumsuz sonuçlar oluşturacağını söyledi. Pehlevan “Son yıllarda hızla artan dünya nüfusu kontrolsüz kentleşmeye neden olmaktadır. Şehirleri çevreleyen alanların plansız ve kontrolsüz genişlemesi ile ormanlar, su kaynakları ve tarım alanları üzerinde geri dönüşü imkânsız tahribatlar oluşturmuştur. Bu baskıdan en çok etkilenen tarım alanları olmuştur. Verimli topraklarınızın kaybı hem ekonomik hem de ekolojik sonuçlar ile karşılaşmamızın yanında, kent insanın kendini besleme potansiyelini düşürerek, dışa bağımlı duruma gelmesine neden olmaktadır” dedi.
Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada dört mevsimi aynı anda yaşadığını ve bu şansı fırsata dönüştürmek gerektiğini kaydeden Pehlevan, özellikle yerel yöneticilere büyük işler düştüğünü hatırlatarak tıpkı kentlerin planlandığı gibi, tarım alanlarının da planlanması gerektiğini söyledi.
"Belediyeler tarımsal faaliyetleri gereksiz değil, asli görev olarak görmelidirler"
Belediyelerin tarımsal faaliyetleri asli görev olarak görmeleri gerektiğini kaydeden Pehlevan, “Kentsel yayılmadan en çok etkilenen tarım alanları olmakta, tarım alanlarının yatırımcılar tarafından kullanma eğilimi artmaktadır. Söz konusu eğilimin ortaya çıkması ile birlikte tarım arazilerinin üzerindeki baskı da artmaktadır. Ülkemiz tarımsal üretimi artırarak sürdürmek zorundadır. Çünkü ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada dört mevsimi aynı anda yaşanmaktadır. Biz bu şansı fırsata dönüştürmeliyiz. Fakat Ülkemizde tarımsal faaliyetlerde inanılmaz bir plansızlık hakim. Hiçbir kuralın olmadığı tek üretim alanıdır. Yapılan hiçbir üretim tipi için izin gerekmez. Bu nedenle, tıpkı kentlerin planlandığı gibi, tarım alanlarının da planlanması gerekir. Üreticinin dilediği yerde, dilediği üretimi yapmaması, bölgeler için en uygun üretim şekli belirlenmeli ve desteklenmelidir. Her kurum üzerine düşeni yaparsa, çok küçük dokunuşlarla çok büyük işler başarabiliriz. 6360 sayılı Büyükşehir Kanunu ile İl Özel İdare Müdürlükleri kapatılarak görevleri Büyükşehir Belediyeleri'ne devredildi. Belediyeler tarımsal faaliyetleri gereksiz değil, asli görev olarak görmelidirler. Gerçekçi nüfus projeksiyonuna göre Tarım alanlarının yüz binlik planları bir önce hazırlanmalı. Tarım arazilerinin yok edilmesinin önüne geçecek kuralları plan notlarına işlenmeli ve tavizsiz bir şekilde uygulanmalıdır” diye konuştu.
"Belediye başkanlarımıza çok büyük sorumluluklar düşmektedir"
31 Mart'ta seçilecek olan Belediye Başkanlarına çok büyük sorumluluklar düştüğünü hatırlatan Pehlevan, şunları söyledi:
“Deniz dolguları ve derin deşarj ile denizlerimizin biyolojik çeşitliliğine çok büyük zararlar vermekteyiz. 118 km olan Trabzon deniz sahilin yaklaşık 88 km'si dolgularla tahrip edildi. Halkın denizlerden maksimum yararlanmasının yol ve yöntemleri konusunda planlar hazırlanmalı. Küçük arazilerin daha verimli kullanılması için birim alandan daha çok gelir getirecek üretime için teşvik verilmelidir. Ülkemizin büyük bir bölümü dağlık ve araziler ise eğimlidir. Çiftçinin arazi ıslahı sırasında yaptığı giderlerin bir kısmını kamu üstlenmeli, su, elektrik ve altyapı konusunda desteklemelidir. Çiftçilerimizin en önemli sorunu girdi maliyetleridir. Bu nedenle, girdi maliyetlerinin düşürülmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Türkiye tarım gibi önemli bir üretim faaliyetini sürdürmeye devam etmek zorundadır. Tarım olmadan sanayinin olmayacağı bilinci ile hareket etmeliyiz. Tarımsal Organize Sanayi Bölgeleri mutlak surette teşvik edilmelidir. Miras mevzuatından kaynaklı sorunlar hala devam etmektedir. Parçalı arazi sorunu ne pahasına olursa olsun mutlaka çözüm bulmalıdır. Ülkemizde tarımsal üretimi ve satış motellerini belirleyecek yasal mevzuatlar yeniden düzenlenmelidir. Üreticinin kendini serbest piyasadan koruması için çiftçinin de ortağı olduğu işleme ve depolama tesislerinin yapılması gerekmektedir. Ülkemizde tarımsal potansiyel anlamında bir sorun olmadığı, sorun olan mevcut potansiyelin üretim anlamında yeterince ortaya konulamadığı olarak görülmektedir. Bu amaç doğrultusunda çalışılmalı, verimliliğimizi artırmalıyız. Türkiye’nin yeniden üreten, yeniden kalkınan ve yeniden gıda güvenliğini sağlamak için 200 kuru hektara bir ziraat mühendisi ve 100 sulu hektar tarım arazisine bir ziraat mühendisi istihdamı sağlarsak koyulan hedefe ulaşmak için hiçbir engel kalmaz. Nüfusun artması ile orantılı olarak gıda üretiminde artması gerekir. Tarım alanlarımızı artıramayacağımıza göre mevcut tarım alanlarının korunması daha da önem arz etmektedir. Bu süreçte tarım alanlarının ve denizlerimizin korunması için 31 Mart 2019 seçimlerinde seçilecek olan Belediye Başkanlarımıza çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Kentsel yayılmanın yol açtığı sorunları, merkezi ve yerel yönetimler yeni politikalar üreterek çözmek zorundadırlar. Unutmayalım; Özellikle iklim değişikliği sonrası bir tutam toprağa, bir damla suya ihtiyacımız olacak“ diye konuştu.