Tedavi olmak amacıyla bulunduğu Ankara'da 15 Temmuz gecesi şehadete yürüyen Sedat Kaplan'ın annesi Esen Kaplan, oğlunu kaybetmenin acısını yaşıyor.
Trabzon'un Yomra ilçesinde yaşayan Sedat Kaplan, 15 Temmuz öncesinde tedavi için Ankara'ya gitti. Kaplan, Hacettepe Tıp Fakültesi'ndeki Konukevi'nde bulunduğu sırada telefonuna gelen mesaj üzerine sokağa çıktı. Darbecilerin açtığı ateş sonucu şehit düşen Kaplan, Yomra ilçesi Oymalı Mahallesi'nde toprağa verildi.
Aradan geçen 2 yıla rağmen oğlunu kaybetmesinin acısıyla yaşamını sürdüren şehidin annesi Esen Kaplan, 4 oğlu bir de kızı bulunduğunu ve şehit oğlu Sedat'ın 7 yaşından beri kanserle mücadele ettiğini anlattı.
Kaplan, oğlunun rahatsızlığının nüksetmesi üzerine ameliyat olmak için Ankara Hacettepe Üniversitesi'ne kardeşi Murat Kaplan ile gittiğini belirtti. Oğluyla en son Ramazan Bayramı'ında yemek yediklerini anlatan Kaplan, şöyle konuştu:
"Ankara'ya tedavi için gitti. Hastanenin misafirhanesinde kalıyorlardı. Ameliyat olmak için gün almıştı. Telefonla görüştük. Kardeşiyle Trabzon'a geleceklerdi. Akşam telefonuna mesaj gelmiş. Sedat'ta 'ben gidiyorum' deyip kapıya yönelmiş. Kardeşi kapıya durmuş. 'Gitme ağabey ateş yağıyor kafamıza' demiş. İtmiş onu, 'geliyorsan gel, gelmiyorsan çekil' demiş. Gitmiş. Kardeşi Ankara'yı bilmiyordu ilk defa gitmişti. Ağabeyini aramış. Sedat, 'Külliye'ye gideceğim, sende gel' demiş. O da 'ağabey ben bilmiyorum Ankara'yı nasıl geleyim?' demiş. Kapatmışlar. Daha sonra Murat, ağabeyini tekrar aramış. Ama telefonu kapalıymış. Hastanedeki güvenliğe 'ağabeyime ulaşamıyorum' deyince, 'şarjı bitmiştir' diye oyalamaya çalışmış. Allah, kimsenin başına vermesin öyle bir acıyı. Benim yavrum oralarda öldü. Öbürü de hala kafasından atamadı o geceyi. İlaç kullanmaya başladı."
Oğluna isabet eden ilk kurşunun cebindeki telefonuna geldiğini aktaran Esen Kaplan, "Bir kurşun da kalbine gelmiş. Ertesi gün sabah hemşire Murat'ı aramış. O da ağabeyi yaralandı sanmış. Hastanede morg yazısını okuyunca anlamış. Sedat'ı görünce de kendini atmış yerlere. Komşularım da bana 'çocuklarından haber var mı?' diye sordu. Ben de dün konuştuk deyince 'Ankara'da darbe olmuş' dediler. 'Benim haberim yok' dedim. O sırada kardeşim aradı, 'abla bize gel' dedi, ne olduğunu söylemedi, baktım bakkalı da kapalı. Ankara'da oğlu polisti, ona mı bir şey oldu yoksa benimkilere mi bir şey oldu diye düşündüm. Gittim, dayımın oğlu 'Sedat, vurulmuş' dedi. 'Benim çocuğum niye vurulacak. Hastaneye tedavi olmaya gitti' dedim." - "Benim devletime kimse bir şey yapamaz." ifadelerini kullandı.
Kaplan, "Benim devletime kimse bir şey yapamaz' derdi. O benim her şeyimdi. Ama yinede hasta haliyle oraya koştu. Canını feda etti. 250 şehidimiz var. İçlerinden biriside benim çocuğumdu. Onlarda benim çocuğum gibi ana baba evlatlarıydı. Onlarında yürekleri yandı. Ama onlar ölmedi. Onları öldürenler öldü. Bugün yine aynı şey olsa Sedat'ta yaşasa yine durmaz giderdi. Yine koşardı. Onu ölmemiş gibi biliyorum. Bir gün oralardan çıkıp gelecek diye bekliyorum. Benim için ölmedi. O benim her şeyimdi." diye konuştu.
"Dünya malına karşılık bu kadar insanın canına kastettiler"
Esen Kaplan, darbecileri asla affetmeyeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Onlara Rabb'im fırsat vermesin. Cenab-ı Allah, kurdukları tuzakları onların başına patlatsın. Onları asla affetmeyeceğim. Kendi milletim bile olsa affetmeyeceğim. Bütün anneler affedemez. Benim babamda olsa ben onları affedemem. O cezasını çekmek zorundadır. Dünya malına ve paraya karşılık bu kadar insanın canına kastettiler. Yavrularımızı öldürdüler. Şehit olanların hepsi benim yavrum. Bizim silahımızla askerlerimizle bizim yavrularımızı öldürttüler. Ben bunları affedemem. Allah onları en ağır şekilde cezalandırsın. Onların cezasını versin."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da teşekkür eden Kaplan, "Bize sahip çıktığı için teşekkür ediyorum. Allah başımızdan eksik etmesin. Cenab-ı Rabb'im onu yıkmaya çalışanlara, devletimizin, milletimizin peşine düşenlere fırsat vermesin." dedi.
Kaplan, oğlunun mezarına sürekli gittiğini vurgulayarak, "Onunla konuşuyorum o zaman içim rahat ediyor. Mezarına gitmeden duramıyorum. Çocuklarım 'bize gel haftada bir seni götürürüz yanına' diyorlar ama ben 'uşağımı bırakıp, gidemem, Sedat bana küser' diyorum." ifadesini kullandı.