Çocukluk çağı aşılamada dünyaya örnek olan Türkiye’nin erişkin bağışıklama konusunda sınıfta kaldığı ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 2-3 milyon kişinin önlenebilir enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, Türkiye’de erişkinlerde aşılanma oranlarının çok düşük olduğunu belirtti. Prof. Dr. İftihar Köksal, ”Erişkinler aşı takvimine göre çocuklarını düzenli olarak aşılatmalarına rağmen maalesef aynı hassasiyeti kendilerine göstermiyor. Hatta bu ihmalkârlık hekimlerin birçoğunda da söz konusu. Erişkinlerde aşı bilinci eğitim ve kampanyalarla konuyu sürekli gündemde tutarak ve aşılamanın önemini bıkmadan anlatarak sağlanacaktır. Bu zaman alacaktır ama başarılacaktır. Tıp fakültesindeki eğitimlerle başlayan bu süreç mezuniyet sonrası eğitimlerle, halka yönelik toplantılarla devam etmelidir. Halkı bilinçlendirmekte basının rolü de çok önemlidir. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun yaptığı yeni şemalara göre artık 65 yaş üstü erişkinler ve risk grupları Aile Sağlık Merkezleri’nde (ASM) ücretsiz aşılanabilecek. Aşıların ücretsiz veya geri ödeme kapsamında olması kuşkusuz aşılanma oranlarını artıracaktır” dedi.
Erişkinlere uygulanan aşıların esas olarak çocukluk yaş grubunda uygulanan aşı programının devamı niteliğinde olduğunu belirten Prof. Dr. İftihar Köksal “Aşıların ömür boyu bağışıklık sağlaması ve böylece ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilecek enfeksiyon risklerine karşı bireyleri koruması amaçlanmaktadır. Çocukluk yaş grubunda ülkemizde rutin olarak uygulanan aşılardan herhangi birini çocukluk yaşlarında almamış veya tamamlamamış erişkinlerde bu eksik aşılar veya eksik dozlar tamamlanmalıdır. Örneğin, çocukluk çağında hepatit B, hepatit A, suçiçeği, kızamık, kızamıkçık aşılarını olmamış veya bağışıklığı olmayan kişilere aşı uygulanabilir. Çocukluk yaş grubundaki aşılamaları eksiksiz uygulanmış ve tamamlanmış erişkinler için ise, yıllar içinde bağışıklık düzeyi azalabileceği için bu aşılamanın devamı niteliğinde olan ve tekrar dozlardan oluşan aşı programı uygulanır. Örneğin, her on yılda bir difteri-tetanoz aşısı yapılmalıdır. Bunlardan en az birinin asellüler boğmaca aşısı içeren formu (Tdap) şeklinde uygulanması tavsiye edilir. Çocukluk çağında uygulanmış olsa bile pnömokok (zatüre) aşısı da 19-65 yaş arasında risk gruplarına ve 65 yaş sonrası tüm erişkinlere olmak üzere iki dönemde de uygulanması önerilen aşılardır. Ayrıca sadece erişkin yaşlardaki risk gruplarına has aşılar da mevcuttur. Zona aşısı ve her yıl tekrarlanan grip aşıları bu aşılara örnek verilebilir” diye konuştu.
“Zatürre aşılarının iki türü de ihmal edilmemeli”
Zatürre aşısının başta zatürre olmak üzere aynı zamanda menenjit, sepsis gibi ciddi enfeksiyonlara yol açan pnömokok bakterisine karşı koruma sağladığını ifade eden Köksal, “Bu aşılar 65 yaş üstü erişkinler; kronik kalp, akciğer, karaciğer, böbrek hastalıkları olan kişiler; diyabet ve kanser hastaları; dalağı olmayan (splenektomili) ve bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıkları olan kişiler için mutlaka uygulanmalıdır. Bunun için bu risk grubundaki hastalar takipte oldukları hekimleri veya aile hekimleri tarafından bilgilendirilmeli ve aşılarını olmaları sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
“Enfeksiyon hastalıkları önlenebilir hastalıklar olup enfeksiyonların önlenmesi, öncelikle temiz çevre, temiz yiyecek ve su sağlanmasıyla mümkündür” diyen Köksal, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Enfeksiyonlar olabilir fakat yayılımını önlemek mümkündür. Hasta kişilerle temastan kaçınılması ve basit hijyen kurallarına uyulması önemlidir. Bazı enfeksiyon hastalıklarında ise aşılama en önemli korunma yoludur. Hatta sadece bireyin korunması değil, toplum içinde enfeksiyonların yayılımını durdurmak ve bir hastalığı tamamen ortadan kaldırmak aşıyla mümkün olabilmektedir. Bunun en güzel örneği, çiçek aşısı sayesinde dünyadan çiçek hastalığının tamamen kalkmış olmasıdır. Çocuk felci de sadece birkaç ülke dışında, aşılama sayesinde ortadan kaldırılmıştır. Hepatit B aşıları ise sadece hepatit B hastalığından korumakla kalmamakta, ayrıca hepatit B’ye bağlı karaciğer kanseri gelişmesini de önlemektedir. Anne adaylarının bağışık olması aynı zamanda sağlıklı bebekler doğması için çok önemlidir. Bu aşıların bazıları tetanoz, kızamıkçık, grip, hepatit B aşılarıdır. ”
“Aşılar erişkinlerin gereksiz antibiyotik kullanımını da azaltacak”
Çocukluk yaşında geçirildiğinde hafif klinik belirti ve bulgularla seyreden bazı enfeksiyon hastalıklarının erişkinlerde çok ağır seyir gösterebildiğini ifade eden Prof. Köksal; “Örneğin su çiçeği, kızamık ve kızamıkçık çocuklardakilerin aksine erişkinlerde ağır pnömoni veya menenjite neden olabilir. Bunun dışında özellikle ileri yaşlarda ve başka hastalığı olan kişilerde enfeksiyonlar ciddi seyir gösterebilmektedir. Bu hastaların tedavisinde kullanılacak antibiyotikler altta yatan hastalıklarda kullanılan ilaçlarla etkileşebileceğinden tedavi yönetimleri de zorlaşmaktadır. Üstelik antibiyotik direnci de ayrı bir problemdir. Erişkinlerin aşı ile korunulabilen hastalıklara karşı bağışık olması aynı zamanda gereksiz antibiyotik kullanımını da önleyecektir.”