Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, Türkiye’de her 10 kadından 4’ünün şiddete maruz kaldığına dikkat çekerek, “Kadına yönelik şiddetle mücadele topyekun yapılmalıdır. Bu konuya duyarlı insanlar olarak hepimiz ‘sıfır tolerans’ demeliyiz” diye konuştu.
Panele konuşmacı olarak, CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, KEBSED Başkanı Ayşegül Akyüz, Avukat Hande Burma (TBB-Şiddetle Mücadele Komisyonu Üyesi), Psikolog İrem Tuğba Akçay, Avukat Büşra Birinci (Kadın Hakları Komisyonu Başk.), KİKAP (Karadeniz İlleri Kadın Platformu Derneği) Trabzon Başkanı Nilgün Turan, Ortahisar Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Canan Nehbit ile Aile Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü personeli ve sosyal çalışmacı Melek Köksal ile çok sayıda STK temsilcisi ve vatandaş katıldı.
BAŞKAN KAYA: “TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK ŞİDDET DÜNYA ORTALAMASININ ÜZERİNDE”
Panelin açılış konuşmasını yapan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya; din, inanç ve coğrafya ayrımı olmadan dünyanın her bölgesinde kadınlara yönelik şiddetle karşılaşıldığına dikkat çekti.
Kadına şiddetle topyekun mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizen Başkan Kaya, şöyle konuştu: “Kadın deyince o kadar geniş bir yelpazede o kadar güzel şeyler söyleyebiliriz ki. Bugün kadına yönelik şiddetle mücadele 4. Ulusal Eylem Planı kapsamında bir panel gerçekleştiriyoruz. Bu panelde birbirinden değerli katılımcılar sunumda bulunacak. Şunu söylemeliyiz, dünyanın neresinde hangi coğrafyasında olursa olsun, hangi dine, hangi mezhebe, hangi sosyolojiye ait olursa olsun dünyanın her yerinde maalesef üzülerek ifade ediyorum kadına yönelik şiddetle karşılaşabiliyoruz. Dünyada her üç kadından biri maalesef bu şiddetten nasibini alıyor. Böyle bir gerçeklik ve tespit var.
Türkiye’de ortalamalar biraz daha bunun üstünde, her 10 kadınımızdan 4’ü maalesef şiddete maruz kalıyor. Bunlar çarpıcı ve acı rakamlar. Dolayısıyla bu topyekun mücadele edilmesi gereken bir mesele. Ve bu mücadelede de sıfır tolerans diyoruz. Kadına yönelik şiddetin, insana yönelik şiddetin hiçbir mazereti olamaz. Hepimiz bu konuda duyarlı insanlar olarak bu konuda sıfır tolerans demeliyiz. Mücadele buradan başlar. Tabi ki, yerel yönetimler olarak bizim de yapmamız gereken önemli görevler var.”
Ortahisar Belediyesi’nin bir Kadın Konuk Evi olduğunu ifade eden Kaya, “Burada şiddete maruz kalan kadınları konuk etmeye, bir nebze de olsa sıkıntılarına derman olmaya çalışıyoruz. Bunun dışında bir destek hattımız var. Bizi bu konuda arayan bütün kadınlara destek olmaya çalışıyoruz. Ayrıca panellerle, söyleşilerle, konferanslarla bu konudaki bilincin artmasına yönelik çalışmalara katkı vermeye gayret ediyoruz. Yerel yönetimler olarak aslında çok daha fazla şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Değerli katılımcılar sunumlar yapacak. Ben hepinize bu panele katıldığınız için çok teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.
SUİÇMEZ, KADINLARIN SİYASETTEKİ TEMSİL ORANLARINA DİKKAT ÇEKTİ
CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez ise, siyasette kadın temsil oranlarıyla ilgili istatistikleri paylaştı, bu alanda atılması gereken adımları anlattı.
Türkiye’de kadınların birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce 1930’larda seçme ve seçilme hakkını aldığını hatırlatan Suiçmez, buna rağmen gelinen noktada kadınların siyasetteki temsil oranlarının düşük olmasının kabul edilemez olduğuna işaret ederek şöyle konuştu:
“Bugün gelinen noktada, yüzde 40 kadın temsiliyetini sağlayan ülkeler var. Peki biz neden bu noktada değiliz? Bizim yüzde 20’lerle yetinecek halimiz yok. Uzunca bir süreden sonra Trabzon’da da CHP ilk kez kadın milletvekili çıkarmış oldu, ben desteklerinizden dolayı hepinize teşekkür etmek istiyorum. Ama 30 ilde hiç kadın milletvekili çıkmamıştı. Giresun ve Nevşehir’de kadın milletvekilleri çıkınca bu sayı 28’e indi. Bir sonraki seçimde inşallah bu sayı sıfır olur ve bütün illerde kadınların temsil edildiğini görürüz.”
Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmasından sonra 10 bin 875 erkeğin milletvekilliği yaptığını, buna karşın kadın milletvekili sayısının 716 ile sınırlı kaldığını belirten Suiçmez, bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.
TURAN: “KADINA ŞİDDET HER GEÇEN YIL ARTIYOR”
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yürürlükten kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’nin yerine daha ciddi yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine dikkat çeken KİKAP Başkanı Nilgün Turan, “Bu konuyla ilgili nasıl bir dipsiz kuyunun içinde olduğumuzu verileri görünce gördüm. Biz hem kadına şiddettin önlenmesi, hem de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, insan ticaretinin çocuklara yönelmesinin özelinde ve erken yaşta çocuk evliliklerinin önlenmesi ve çocuk istismarının önlenmesi için çalışıyoruz. Geçen hafta CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi bir beyanat vermiş. Şöyle demiş, ‘Türkiye’de 2023 yılında 400 bin 419 kadın KADES uygulamasına müracaat etti. Bunu hesaplamışlar. Bu, günde 1097 kişinin müracaatına karşılık geliyormuş. Yani her bir buçuk dakikada bir kadın KADES’i tuşluyor. Tabi ki İçişleri Bakanlığı’nın bu uygulamasına sadece akıllı telefonu olan kadınlar erişebiliyor. Böyle bir handikap da var.
Cep telefonu olmayan kadınların bu sisteme erişme şansı da yok. 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık. Şimdi kadınları koruyacak olan 6384 Sayılı kanun diyor ki, şiddet kişinin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle ve acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketlerdir. Türkiye’de ne yazık ki şiddet nedeniyle öldürülen kadınların sayısı oldukça ürkütücü. 2024 yılında 177, 2023 yılında 410, 2022 yılında 408, 2021 yılında 431, 2020 yılında 418, 2019 yılında 425, 2018 yılında 408 kadın hayatını kaybetmiş.
Bu yılın verileri ise, ocak ayında 31 kadın cinayeti var, 21 kadın ise şüpheli olarak ölü bulunmuş. Şubat ayında 36 kadın cinayeti, 17 şüpheli kadın ölümü, Mart ayında 25 kadın cinayeti ve 21 şüpheli kadın ölümü var, nisan ayında 32 kadın cinayeti 13 şüpheli kadın ölümü var. Durumun en üzücü yanı yıllar içerisinde kadına yönelik şiddette farkındalık ve azalma olmadı. Kadınların yaklaşık yüzde 70’nin erkekler tarafından hayatlarına dair özgür iradeleriyle aldıkları ayrılma, boşanma ya da çalışma kararıyla nedeniyle öldürüldükleri tespit edilmiş. Kadınların yüzde 44’ü şiddet görüyor ama bunu kimseyle paylaşamıyor.
Ancak yedinci şiddet döngüsünden sonra yardım isteyebilir hale geliyorlar. Kadınların büyük kısmı kendi evlerinde öldürülüyor. Bu da gösteriyor ki, aile içi şiddetle ilgili çok daha önleyici yaptırımların yapılması lazım. İstanbul Sözleşmesi iptal edildiğinde yerine aile içindeki bütün insanları koruyacak, daha ciddi düzenlemelerin yapılması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
BURMA: “KONUŞA KONUŞA BU KONULARI ÇÖZÜYORUZ”
Kadına yönelik şiddetle mücadelede KADES’in önemine vurgu yapan Avukat Hande Burma, “Ne olur, olur olmaz demeyin mutlaka KADES’i telefonlarınıza indirin. Bu tuşa tıkladığınızda 3,5 dakika içerisinde emniyet geliyor. Her şeyden önce ne yapmalıyız. Dilimizden ne çıktığına önem vermeliyiz. Çok iyi niyetle kadın güzellemesi yapabiliyoruz bazen. Önce kendimizi geliştirebilmek ve dilimizi doğru kullanabilmek adına, kadınlarımız, kızlarımız gibi bir sahiplenme ifadesi kullanmamayı, kadınları önce annelik üzerinden tanımlamamayı rica ediyorum. Kadınlar kendi iradeleriyle, kendi bedenleriyle, kendi kıyafetleriyle, kendi paralarıyla kadındır, kimseye ihtiyaçları yoktur.
Tanımlanmak için başka sıfatlara da ihtiyaçları yoktur. 2024 yılı mart ayı kadın cinayeti ortalamasının en düşük olduğu ay. Neden, bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü var. Bir de 31 Mart’ta seçim var. Kadın seçmenlerin sayısının ne kadar çok olduğunu bilen siyasiler kadın hakları üzerinden propagandası yaptılar. Ve bunları konuşarak, şiddete karşı söylemler geliştirerek mart ayında ciddi bir düşüş oldu. Bir de bunun tüm yıla yayıldığını, içimize sindiğini düşünün. Demek ki, konuşa, konuşa bir şeyleri çözüyoruz. Buna dair umuduz var” diye konuştu.
Kadınların soyadı meselesine değinen Burma, konuşmasına şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz sene Anaya Mahkemesi kadınların soyadıyla ilgili Medeni Kanun’daki maddeyi iptal etti. Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır, önceki soyadımızı da kullanabiliyoruz, eşimizin soyadını alıyoruz. Bunun için kadınlar yıllardır bir mücadele veriyorlar. Çünkü araba değiştireceğim ve evliyim. Kimliğimdeki soy ismim değişmiş, al sana ayrı bir iş daha. Tapuda satış yapacağım. Önceki soy ismim yazılmış. Al sana başka bir iş daha. Eğer soyadıyla tanınan bir akademisyense bütün hayatını bir soyadıyla geçirdi diyelim ve 50 yaşında evlendi. Daha önceki soyadı değiştiği için bütün çalışmaları çöp haline geliyor.
Biz diyoruz ki, benim ismim ve soy ismim var. Kadın ve erkeğin eşit olduğu kuralından hareketle bir soyadı maddesinin iptalini istiyoruz. Sadece evlilik birliği içerisinde kendi soyadımızı da kullanabilmek istiyoruz. Kadınların bu konuda yaptığı çok uzun bir mücadele var. Nihayet Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Ama AKP torba yasayla getirmek istediği kanun maddesinde sadece kelime değişikliği yaparak aynı anlama gelen ve bir kazanıma yol açmayan bir madde eklemiş. Bu taslağa karşıyız.”
TRABZON’DA İKİ ADET KADIN KONUK EVİ VAR
Trabzon Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü personeli Sosyal Çalışmacı Melek Köksal ise bakanlık tarafından 81 ilde ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) kurulduğunu dile getirdi. Bu merkezlerde kadınlara yönelik şiddet konusunda psiko- sosyal destek ile önleyici koruyucu hizmetlerin verildiğini aktardı. Trabzon’da iki adet Kadın Konuk Evi’nin bulunduğunu ifade eden Uysal, buralarda şiddete maruz kalan kadınlara barınma, psiko-sosyal destek, hukuki destek ve istihdam desteği verildiğini açıkladı.