Çocuklar doğum sonrası oturmaya ve yürümeye geçince ebeveynler; çocuğu oyalamak, ağlamasın, sussun, sakin kalsın diye eline akıllı telefonu vermeyi huy edindiler.
Ebeveynler kendine vakit ayırmak, rahat oturabilmek, sohbet ortamında rahatsız olmamak gibi birçok nedenle çocuğun eline akıllı telefonu veriyor. Çocuk azıcık mızırdanınca ağzına emzik verir gibi eline telefonu uzatıyor.
Çocuk küçük yaştan itibaren yavaş yavaş telefon bağımlısı oluyor. Telefon verilmediğinde ortalığı yıkıyor. Belirli bir süre direnen ebeveyn sonunda annelik babalık içgüdüsü ile çocuğa teslim oluyor. Artık çocuğa teslimdirler.
Çocuk telefonsuz yaşayamaz hale geliyor. Telefon yanında olmayınca bir organı eksikmiş hissine kapılıyor. Artık çocuk bağımlıdır. O da yetmiyormuş gibi çocuk her yeni model telefon çıkınca ebeveyni yenisini almak için zorlamaya başlıyor.
Baş döndürücü hızla ilerleyen teknoloji ile dünya telefonun içine sığdırılmış. Çocuk telefondaki hayatın olumlu-olumsuz, sanal vb. herşeyine maruzdur artık. İşte ne oluyorsa bundan sonra oluyor.
Sonra neler oluyor biliyor musunuz?
- İnternet olmayan her ortam onları boğuyor.
- İnternet olduğunda saatlerce neredeyse hiç bir şey aramadan oldukları ortamı terketmiyor. Temel ihtiyaçlar hariç odadan çıkmıyor.
- Oluşturulan algoritma çocuğun zihnini yönetiyor, algılarını kodlarını değiştiriyor.
- Gerçek hayatın değil, sanal alemin varlığı oluyor.
- Çocuğun yaşam değerleri korkunç şekilde değişiyor.
- Toplumsal değerlerden uzaklaşıyor.
- Aşırı özgüvenle özgür yaşama duygusu geliştiriyor.
- Etik ve ahlâk anlayışını önemsemiyor.
- Başta zihinsel, ruhsal, görme vb. sağlık sorunları artıyor.
- İletişim kurmakta zorlanıyor. İçe dönük ruh hali oluşuyor.
- Sosyalleşmesi zayıflıyor.
- Toplum içinde uyum sorunu yaşıyor.
- Erken yaşta çocuklarda psikolojik sorunlar artıyor.
- Çocuklar arasında antidepresan ilaç kullanımının artıyor.
- Yaşamlarını tehlikeye atan ölümcül oyunlara maruz kalıyor.
- Odaklanamama, dikkat dağınıklığı, ders çalışmada disiplinsizlik, okula devam etme zorluğu, eğitimde istikrarsızlık yaşıyor.
- Tembellik, durağanlık, donukluk, isteksizlik, hareketsizlik, uykusuzluk, mutsuzluk, değersizlik, karamsarlık, özenti, ruhsal bozukluklar, zihinsel sorunlar ve ve ve....
- Okuma, yazma, anlama, kavrama, algılama, yorumlama, vb. gibi konularda sorunlar yaşıyor.
- Durağanlık, donukluk, isteksizlik, hareketsizlik, nedeniyle bilim, kültür, sanat, spor vb. alanlarda yetersizliklerine neden oluyor.
- Ruhsal, zihinsel, bedensel ve aktivite gelişimleri için birçok şeyi zorlama ile yapıyor.
- İç ve dış disiplin kaybı yaşıyor.
Bir iletişim aracı ile dünya çocukların avucunun içine sığmış durumda. Çocuklarımızın zihinlerini, ruhlarını, bedenlerini esir almış. İpin ucu kaçmış. Ebeveynler çaresiz. Çareyi okulda, idarecide, öğretmende, psikologda arıyor. Tamam da nereye kadar?
Dünyanın bir çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesinde çocukların zihinlerini kontrol altına almaya yönelik bu kutudan, internet ortamından, sosyal medyadan, sanal âlemden korumak için çözüm yolları arıyor. Tartışıyor hatta uygulamalar büyük ihtimalle devreye girecek.
Çözüm zor mu? Hayır !
Çocuklarda telefon kullanma yaşını, internete erişim yaşını aşağı çekmek. 13/14 yaşı gibi... Sosyal medya kullanımı ve içeriği sınırlaması. Tik Tok kullanımını ya yasaklama ya sınırlandırma ya da yaş sınırı konması, yasal düzenlemeler getirilmesi, kurallar konması ile rahat çözülür.
ACİLEN ACİLEN ACİLEN...
Kendi kültüründen, özünden beslenen ancak modern teknojinin nimetlerinden yararlanan, çağın eğitim öğretim sisteminden uzak kalmayan; sağlıklı, akıllı, bilge, sosyo kültürel gelişim gösteren, kendini doğru ifade eden ve konumlandıran nesilleri geleceğe hazırlamak için acilen tedbirler alınmalıdır.
Çocuklar; ebeveynlerinin, eğitimin, toplumun, devletin elinden kayıp gidiyor. Bütün veriler ortada. Herşey ayan beyan. Geç kalınıyor. Nesillerimize, milletimize, devletimize sahip çıkmak için radikal bir kararla düzenleme yapılarak, sıkı takip ve kontrol ile hiç vakit kaybetmeden gerekli adımlar atılmalıdır.
Hükümet; Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile koordineli çalışıp tüm istatiksel veriler ışığında yasa ve yönetmelikler hazırlayarak hiç vakit kaybetmeden bu yaz döneminde gerekli düzenlemeyi yapıp uygulamaya koyması elzemdir.
Yoksa çok geç olacak. Çocuklar; anne-babaların, okulların, toplumun elinden kopup gidiyor. Kaybeden nesiller, milletimiz, devletimiz olacaktır.
Bir eğitim gönüllüsü, vatan ve millet sevdalısı olarak; uyuşmuş, uyuşturulmuş, hipnoz edilmiş, hastalıklı, bencil, vicdan merhamet yoksunu, ahlâkî değerleri çürümüş, sosyalleşememiş, kendini ifade etmekte zorlanan, anlamsız cümleler kuran, yarı robotlaşmış syborgler, küresel aklın oyuncağı olmuş evlatlar istemiyoruz.
Sayın Cumhurbaşkan'ım;
Bir baba ve dede olarak çocuk sevginizi biliyorum.Bu illet ve hastalıktan ne olur ACİLEN ÇOCUKLARI KURTARIN... Bu millet sizlere minnettar olacaktır.
Saygılarımla...
Arz ederim.