Trabzon Büyükşehir Belediyesi, taş kitabeleri, mezarlığın giriş kapısının karşı koridorunda vatandaşların ziyaret edebileceği şekilde sergiliyor.
Eserlerin alt bölümündeki tabelada, kitabelerin kime ait olduğu, hicri ve miladi takvime göre ölüm tarihleri, manzumeyi yazan şairlerin ve kitabeyi mermere işleyen hakkakların adları ile üzerindeki metnin Türkçe tercümesi yer alıyor.
Bakımları yapılan kitabeler, Trabzon’un tarihine de ışık tutuyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, AA muhabirine, Sülüklü Şehir Merzarlığı'nda, Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünce tescili yapılmış yaklaşık 300 kitabe bulunduğunu söyledi.
Kitabelerin Osmanlıca yazı türlerinden "sülüs", "talik" ve "nestalik" tarzında yazıldığını belirten Gümrükçüoğlu, bunlardan 200'e yakınının erkeklere, diğerlerinin ise kadınlara ait olduğunu vurguladı.
Mermer ve küfeki taşından yapılan kitabelerin en eskisinin 1727'de Rukiye Hanım için hazırlandığını anlatan Gümrükçüoğlu, en yakın tarihli kitabenin ise 1926'da Kırım Bahçesaraylı Osman Oğlu Debbağ Hacı Celal Efendi için yaptırıldığını dile getirdi.
Kitabelerin cami hatiplerinden gümrük katiplerine, ağalardan beylere, alay miralayından paşa kızlarına, binbaşıdan hafızlara kadar toplumun farklı kesimlerine ait olduğa işaret eden Gümrükçüoğlu, kitabelerde bunu belli eden kavuk, sarık ve fes figürünün yer aldığına dikkati çekti.
Dikdörtgen, üçgen ve sütun şeklindeki kitabelerde gül, yaprak, tabakta üzüm, vazo ve broş şeklinde çeşitli süslemelere de rastlandığını belirten Gümrükçüoğlu, "Yeni kitabelere ulaştıkça bunların tescil işlemlerini takip ediyoruz. Uzmanlarını buldukça kitabelerde neler ifade ettiğini dokümante ettiriyoruz." dedi.
Gümrükçüoğlu, kitabelerin çok önemli kültür mirasları arasında yer aldığını ifade ederek, "Atalarımızın emaneti olan kültürü ve tarihi mirası muhafaza ederek yaşatmak önemli ilkelerimizden biri." diye konuştu.
- Kitabelerden örnekler
Ölüm ve ayrılığın konu edildiği kitabelerde yer alan metinlerden bazıları, Trabzonlu şairler Hafız Zühdi, Vasfi, Muradi, Tayyib-Zade Hafız Mehmed, Emin Hilmi, Faik, Ziya, Fecri ve Ramis ile Ünyevi Muhammed Mısri, Şair Hafız Zühdi, Bayburtlu Zihni ve Ziyauddin Efendi'nin oğlu Ahmed Mahir'e ait.
Bedesten Kethüdası-Zade Derviş Muhammed Ağa'nın eşi Ümmügülsüm Hatun'un kitabesinde, "O Allah diri ve daima var olandır. İmdadına yetişin, hastalıklarının bir çaresi bulunmadı. Meğer 33 yaşında ömrü tamam olmuş. Nice maddi ve manevi çarelere başvurarak hastalıklarını tedavi ettirdiler. Lokman hekim gelse bile ne yapsın, ecel kadehi dolmuş." sözleri yer alıyor.
Göreleli İsmail Ağa'nın oğlu Hacı Hasan Reis'in kitabesinde ise şu ifadeler bulunuyor:
"Can kuşumu dünya sarayından uçurdum. İşiten bütün dostlarım ayrılığımdan eyvah desinler. Allah'ın emni böyle, her an buyruğuna razıyım. Bütün dostlarım ruhumun cennete gitmesi için Allah için dua buyursun. Şu mezar taşıma dikkatle bak. Akıllı isen gafil olma, aklını başına al. Her an salınıp gezerdim, bak ne geldi başıma. Sonunda toprak oldum taş diktiler başıma."
Pazarkapı Cami Müezzini Abdullah Efendi'nin oğlu Kur'an Hafızı Muhammed Efendi'nin kitabesinde, "Allah'ım, huzuruna gelmişim bana acı, rahmet denizin boldur, beni gark et. 24 yaşında gençliğimi toprağa koydum, mezar taşım üzerine muratsız hafız Muhammed Ağa diye yazsınlar. Ey hasret, sonu yokluk olan bu dünyada uzun ömür sürmedim. Ey ayrılık, Allah'ın takdiri ta ezelden buymuş bilmedim." cümleleri dikkati çekiyor.
Merhum vekilharç Süleyman Ağa'nın kızı Havva Hatun'a ait kitabede de "Bak gör, bu gül yanaklıyı felek ne etti. Yazık ki sonunda yere saldı. Henüz muradına da ermedi. Göz yumup meva cennetine gitti. Annesini hasret ateşine yakıp, muratsız hamile öbür dünyaya gitti. Sonunda yokluk dünyasından el çeken Havva, ölümsüzlük dünyasına can atıp gitti." sözlerinin yazılı olduğu görülüyor.