Trabzon Tiyatrolar Derneği, yayımladığı bildiri ile toplumu sanatın aydınlık yüzü ile tanıştırmayı kendine ilke edindiğinden bahsedilerek, Trabzon'un sanatsal mirasını yeniden tanımlama çabasına ve tiyatronun kentteki rolüne değindi.
Bildiride şu ifadelere yer verildi: "27 Mart Dünya Tiyatro Günü sanat emekçilerine ve sanat severlere kutlu olsun. Kerterizine insanı alan, dünyanın en eski gösteri sanatı olan tiyatro, insan var olduğu sürece yaşamaya devam edecektir. Bireysel olarak kendimizi görmemizi, anlamamızı sağlayan tiyatro, aynı yerde aynı zamanda seyircisiyle buluştuğu yapısı gereği toplumsal sorgulama alanlarından birini oluşturmaktadır. Bu nedenle seyirci tiyatronun olmazsa olmazıdır.
Bütün bunların aynı potada birleşmesi için eleştirel aklın ve özgür düşüncenin olduğu “uygar” bir anlayışa ihtiyaç vardır. Bu anlayıştan beslenen tiyatro sanatı aynı zamanda bu anlayışı desteklemektedir. Haldun Taner’in deyişiyle “Tiyatro, uygarlığı bütün yurt sathına ulaştıran çok etkin bir sanattır.”
İçinde bulunduğumuz çağın ve coğrafyanın şiddet, savaş, haksızlık, kabalık gibi olumsuz kavramlarla tanımlandığı bu günlerde tiyatro sahnesinde şiddet olabilir ama tiyatro sanatı yüzünü şiddete değil sevgiye döner; tiyatro sahnesinde savaş olabilir ama tiyatro sanatı elini savaşmaya değil barışa uzatır; tiyatro sahnesinde düşmanlık olabilir ama tiyatro sanatı adımlarını düşmanlığa değil dostluğa atar; tiyatro sahnesinde zulüm olabilir ama tiyatro sanatı kalbini zulme değil “her canlı” için hoşgörüye adar; tiyatro sahnesinde siyaset olabilir ama tiyatro sanatı aklını fanatizmle değil objektiflikle ortaya koyar.
Bu düşüncelerle yola çıkıp 13.02.2024 tarihinde kurulan Trabzon Tiyatrolar Derneği, toplumun her kesimini başta tiyatro olmak üzere sanatın aydınlık yüzü ile tanıştırmayı kendine ilke edinmiş durumdadır. Trabzon şehri geçmişinde birçok sanat faaliyetine ev sahipliği yapmış ve çeşitli alanlarda sanatçılar çıkarmış bir kültür olarak kendini yeniden tanımlamalıdır. Bu doğrultuda tiyatro oyunlarının seyirciyle buluşturan mekanların temininin tiyatro gruplarına yapılması, bu mekanlardaki teknik donanımın sağlanması, oyunların “özgür” bir ortamda sunumu için gerekli şartların oluşturulması gibi konular, kentte bulunan sanat ve tiyatro seyircisi ile sanat icracıları için önem arz etmektedir.
Hareket, konuşma, müzik gibi ögelerden oluşan ve kendisi de ondan beslenen tiyatro hayatın bir parçasıdır. Teknolojinin, hızın, kargaşanın hayatlarımızı ele geçirdiği yüzyılımızda insanlığımıza dair köklerimizi bize hatırlatan sanata ve tiyatroya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktayız. Dünya bir sahneyse tiyatroda bize fısıldayan suflör olarak sahne arkasında hala yerini almaktadır. "