Trabzon'da, 50 hektarı 'doğal sit alanı' ve 'kesin korunacak hassas alan' ilan edilen 10 bin yıllık Ağaçbaşı Turba Bataklığı, çıkan yangınların ardından bu kez de kirlilik ve kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.
Semenderlerin yaşam alanı sulak arazi ve derelerde kirliliğin oluştuğunu belirten Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bülbül, "İnsan etkisi hayvanlar için stres kaynağı. İnsanın burada yapacağı kirlilik ne ölçüde olursa, alan o kadar etkilenecektir" dedi.
Köprübaşı ve Sürmene ilçeleri sınırında, asidik torf toprağı ile ölmüş bitkilerden oluşan, Türkiye'nin en büyük yüksek rakımlı sulak alanı olan 600 hektarlık Ağaçbaşı Turba Bataklığı'nın koruma altına alınması için 2009 yılında çalışma başlatıldı. Roma döneminden kaldığı düşünülen taş döşeli Antik Kervan Yolu, Harmantepe Şehitliği ile tarihi hanların da yer aldığı bölgede Trabzon Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu uzmanlarınca araştırma yapıldı. Deniz seviyesinden 2 bin metre yükseklikteki Ağaçbaşı Yaylası'nda 10 bin yıllık geçmişe sahip olduğu belirlenen ekolojik hazine özelliği taşıyan bataklıkta, endemik bitki ve hayvanların yaşam kaynakları ile farklı yaşam türleriyle birlikte bitki ve hayvan fosilleri bulundu. 9 yıl süren incelemelerin ardından bölge 'Nitelikli koruma ve sürdürülebilir kullanım alanı' olarak tescillendi.
'HASSAS ALAN' İLAN EDİLDİrnrnAğaçbaşı Turba Bataklığı'nda 50 hektarlık alanın 'doğal sit' alanı ve 'kesin korunacak hassas alan' olarak tescillenmesi için de ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvuru yapıldı. Bakanlığın değerlendirmesi ve Cumhurbaşkanlığı'nın onayıyla birlikte, 2019 yılında bu alan, 'doğal sit' ve 'kesin korunacak hassas alan' olarak tescillendi.
3 YILDA 3 KEZ YANDIrnrnTescil süreci sonrası bataklık, son 3 yılda 3 kez, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce yakıldı. Bataklığın 15 gün önce yeniden ateşe verilmesinin ardından jandarma ekipleri inceleme başlattı. Yaklaşık 25 hektar alanda zarara yol açan yangınla ilgili şüphelilere dair herhangi bir ize rastlanılamadı. Bilimsel hazine olarak nitelenen ve endemik türlerin barındığı bataklıkta semender, köstebek ve kuş yuvaları ile çok sayıda canlı türü zarar gördü.
KURAKLIK TEHDİDİrnrnBataklığın içinde ve bitişiğinde betonarme yapılar yükselmeye başladı. Kaçak yapıların sayısının arttığı yaylada görüntü kirliliği oluştu. Çöplerin gelişigüzel atıldığı semenderlerin yaşam alanı sulak arazi ve derelerde ise kirliliğin arttığı gözlendi. Mevsimsel yağışların azalmasına bağlı olarak, turba bataklığında sulak alanlarda kuraklık oluştu.
u2018SU ORTAMLARI AZALDI'rnrnAlanda incelemelerde bulunan KTÜ Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bülbül, “Üreme amacıyla suya gelen u2018Karadeniz şeritli semenderinin erkek ve dişi bireylerini gördüm, yalnız sayıları biraz azdı. Yağmurun bu sene fazla yağmadığını söylediler. Durgun su ortamları biraz az. Yangın sırasında ne kadar etkilendiler, o esnada kaç tane birey öldüğünü burada çalışma yapılamadığı için şu an söylemek zor ama mutlaka olumsuz bir etkisi olmuştur. O dönem karadan suya geçiş dönemleriydi ve o yangından etkilenmişlerdir” dedi.
u2018KİRLİLİK DOĞAL ORTAMI BOZUYOR'rnrnBataklıktaki bitki örtüsünde ve suda kirlilik gördüğünü söyleyen Prof. Dr. Bülbül, “İki ölü semenderler gördüğüm suda kirlilik oluşmuş. Bunun analizinin yapılması gerekiyor. Bu canlıların yok olmaması adına uzun soluklu çalışmalara ihtiyaç var. İnsan etkisi bu hayvanlar için stres kaynağı. İnsanın burada yapacağı kirlilik ne ölçüde olursa o kadar etkilenecektir. Buradaki kirliliğin suya karışması buradaki doğal ortamı bozacaktır. Bu hayvanlar savunmasız, insanın korumasına muhtaç durumdalar. Onları korumak için çalışmayı bırakın, zarar verilmemesi bile hayvanlar için yeterli. Onlar bir şekilde kendilerini tolere edecektir. Temmuz'da ne olacağına gelip bakacağız. Semenderler buraya yumurtlayacaklar ama sular kurursa yumurtalar ve larvalar ölecek” diye konuştu.