Trabzon Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Aytaç Burak Dereli, baba mesleği olan fotoğrafçılığa olan tutkusunu akademik kariyerine taşıyarak, öğrencilerine fotoğrafçılığın teknik ve tarihsel gelişimini öğretmek için 20 binden fazla parçadan oluşan eşsiz bir koleksiyon oluşturdu. Dereli, fotoğrafçılık derslerinde antika makineler ve materyallerle eğitimi daha etkili hale getiriyor.
Fotoğrafçılığa Babasının Atölyesinde Başladı
Fotoğrafçılığa olan ilgisinin, babasının işlettiği fotoğrafhanede başladığını belirten Dr. Aytaç Burak Dereli, ilk olarak 10 yaşında koleksiyon yapmaya başladı.
Zamanla antika fotoğraf makineleri, objektifler, basılı yayınlar ve pul koleksiyonları ile zenginleşen arşivini eğitimde kullanma fikrini geliştirdi.
“Babamla karanlık odaya girmek, fotoğraf çekmenin büyüsünü yaşamak benim için büyük bir tutkuydu.”
23 Yılda 20 Bin Parçalık Koleksiyon Oluşturdu
Dereli, 23 yıl boyunca yaklaşık 1000 fotoğraf makinesi, 12 bin pul ve 15 bin fotoğrafçılık materyalinden oluşan dev bir koleksiyon oluşturdu. Bunlar arasında Mayıs 1916’da üretilmiş Kodak Brownie makinesi gibi nadir eserler bulunuyor.
“Amacım yalnızca koleksiyon yapmak değil, fotoğrafçılığı tarihsel ve teknik boyutlarıyla öğrencilere aktarmak.”
Koleksiyon Derslere Entegre Edildi
Fotoğrafçılığı sadece teorik değil, pratik olarak da öğretmeyi amaçlayan Dereli, koleksiyonundaki antika makineleri derslere entegre etti.
Basın fotoğrafçılığı ve temel fotoğrafçılık derslerinde, öğrenciler geçmişten günümüze fotoğraf makinelerinin gelişimini bizzat inceleme fırsatı buluyor.
“Derslerde ekipmanları kullanarak dijitalden önceki fotoğrafçılık tekniklerini öğretiyoruz.”
İletişim Fakültesi’ne Müze Kurma Hedefi
Koleksiyonunu daha geniş bir kitleyle buluşturmak isteyen Dereli, Trabzon Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde bir iletişim müzesi kurmayı hedefliyor. Dekanlığın desteğiyle ilk etapta geçici bir sergi açılması planlanıyor.
“Bir iletişim müzesi kurabilirsek koleksiyonumuz daha geniş kitlelere ulaşacak.”
Trabzon Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Aytaç Burak Dereli’nin fotoğrafçılık derslerini alan öğrenciler, koleksiyonundaki antika makinelerle yaptıkları uygulamalı derslerin öğrenme süreçlerine büyük katkı sağladığını belirtti.
Öğrenciler, geçmişle günümüz arasında fotoğrafçılığın teknik gelişimini bizzat deneyimleyerek hem mesleki hem de kişisel anlamda ilham aldıklarını ifade etti.
“Fotoğraf Makineleriyle İçli Dışlı Olduk”
Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü 3. sınıf öğrencisi İrem Hisoğlu, Aytaç Burak Dereli’nin derslerinde kullandığı antika fotoğraf makineleriyle birebir çalışma fırsatı bulduklarını dile getirdi.
Fotoğrafçılıkla ilgili teknik bilgileri klasik yöntemlerle öğrenmenin, konuya bakış açılarını tamamen değiştirdiğini belirtti:
“Hocamızın geniş bir koleksiyonu var ve bunları derslerde bizden sakınmadan kullanmamıza izin veriyor. Bu sayede fotoğraf makineleriyle içli dışlı olduk ve öğrenmemizi daha iyi pekiştirdik.”
Hisoğlu, günümüzün dijital dünyasında fotoğrafçılığın tarihsel sürecini öğrenmenin büyük bir avantaj sağladığını da vurguladı:
“Günümüzde fotoğrafları genellikle telefonlarımızla çekiyoruz. Aytaç hocamız sayesinde fotoğraf makinelerinin nasıl ortaya çıktığını ve fotoğraf baskılarının kimyasallarla nasıl yapıldığını öğrendik. Bu bilgiler mesleki anlamda bize büyük katkı sağlayacak.”
“Derslerden Sonra Fotoğrafa İlgim Arttı”
Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü son sınıf öğrencisi Erkan Kaya ise fotoğrafçılığa ilgisinin, Aytaç Burak Dereli’nin uygulamalı derslerinden sonra arttığını söyledi.
Kaya, koleksiyonundaki makinelerle çalışma fırsatı bulmanın kendisini fotoğrafçılık konusunda geliştirmeye teşvik ettiğini belirtti:
“Fotoğrafçılık dersini aldıktan sonra bu alana ilgim ciddi şekilde arttı. Hocamızın koleksiyonunu incelemek ve bu cihazları kullanmak bize mesleki anlamda büyük farkındalık kazandırdı.”
Kaya, fotoğrafçılığı hem bir meslek hem de hobi olarak geliştirmek istediğini belirterek şunları söyledi:
“Fotoğrafçılık konusunda kendimizi daha da geliştirebileceğimizi düşünüyorum. Bu alanda kurslara katılma hedefimiz var. Hem iş kapısı hem de kişisel bir tutku olarak hayatımızda yer alabilir. Aytaç hocamız olmasaydı belki bu alana hiç ilgi duymayacaktık.”