KTÜ Farabi Hastanesi Hematoloji Kliniği'nden Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, Mutiple myeloma hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Mutiple myelomanın plazma hücreleri denilen beyaz kan hücrelerinden köken alan bir kanser türü olduğunu ifade eden Yılmaz, "Çoğunlukla kemik iliğinde plazma hücreleri artışı olmakla birlikte daha nadir olarak kemik veya yumuşak dokularda tümöral kitleler şeklinde de bulgu verebilir" dedi.
Bölge nüfusundaki yaşlı oranının yüksek olduğuna dikkat çeken Yılmaz sözlerine şöyle devam etti;
Her yıl görülmesi tahmin edilen vaka sayısının 100.000 kişide 4-7 arasında olması beklenmektedir. İleri yaş hastalığıdır. 65-74 yaş arası en sık görüldüğü yaş grubudur. Bölgemizde yaşlı nüfus ülkemizin diğer bölgelerine göre daha fazladır. Örneğin yaşlı nüfus oranı Türkiye genelinde %9,1, İstanbul-Kocaeli illerinde %7-8, Erzurum’da %8-9 iken bölge illerinden Trabzon’da %12,3, Giresun’da %16,2, Artvin’de %16,2, Rize’de %12,9 ve Gümüşhane’de %11,7 dir. Bu verilerden anlaşıldığı üzere multiple myelom seyrek görülen bir hastalık olmasına rağmen yaşlı nüfusun oransal olarak belirgin fazlalığı nedeniyle bölgemizde görülme sıklığı diğer bölgelere göre daha fazladır.
Kemik ağrılarına dikkat
Myelomalı hastalarda kemik ağrısı (özelikle omurgalarda, göğüs kafesi kemikleri ve kalça kemiklerinde), kemik kırıkları, kansızlık, böbrek yetmezliği, kalsiyum yüksekliği, kilo kaybı, güçsüzlük ve enfeksiyonlara yatkınlık başlıca belirtilerdir.
"Ölümcül olabilir"
Multiple myeloma ciddi bir kanser türüdür ve tedavi edilmediği veya kontrol altına alınmadığı takdirde böbrek yetmezliği, kemik kırıkları, anemi ve ağır enfeksiyonlara bağlı ciddi komplikasyonlara yol açabilir; bu komplikasyonlar hastalarda ölümcül olabilir.
"Yeni tedaviler yaşam süresini uzattı"
Multiple Myeloma'nın tedavisinde son yıllarda elde edilen büyük gelişmeler, bu hastalıktaki yaşam sürecini olumlu ve önemli bir şekilde etkilemiştir. 2000’li yılların başında ortalama yaşam süreleri 3-4 yıl iken, günümüzde ortalama 7-8 yıldır. Kemik iliği nakli yapılan genç hastaların 10 yıllık sağ kalım oranları %60’lara kadar uzamıştır. Büyük çaptaki araştırmalar devam ettiğinden, yeni tedavi protokolleri ve yeni ilaçlar da bu hastalıkta yaşam sürelerinin daha da uzamasına dair umutları artırmıştır.