1. Ahmetk'in eşi olan Kösem Sultan; eşinin sağlığında siyasete, iktidara, güce olan ilgisi ve hevesi ile bir döneme damga vurmuştur.
Kösem Sultan; 4. Murat, Genç (2.) Osman, 1. İbrahim ve torunu 4. Mehmet'in saltanatlarında iktidar ve gücü elinde tutmak için yürüttüğü siyasi ilişkiler ağı, taht oyunları, politik mücadeleleri ile yüzyıllarca hafızalardan silinmeyecek güçlü kadınlardan biri olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.
Devlet yönetiminde muktedir olabilmek adına yöneticiler arasında denge siyaseti yürütüp gücünü devam ettirmiş. Yeri geldi yeniçerilerin desteğini almış, yeri geldi ulemanın halk üzerindeki nüfuzundan yararlanmış, yeri geldi devlet hazinesini iktidar gücü için kullanmıştı. Rüşvet, iltimas yolu fazlasıyla açılmış. Kurduğu düzene çomak sokanları ortadan kaldırılmasını veya etkiz hale getirilmesini bilmiştir.
Tahta oturttuğu padişahları kukla haline getirmeye çalışmış. Sık sık padişah ve sadrazam değişimleri ile devlet derin bir kriz ve kaosun içine sürüklenmiştir. Sarayda ve devlet adamları arasında siyasal mücadeleler merkezi devlet yapısını pare pare etmiş. Yolsuzluk, rüşvet, iltimas yaygınlaşmış. İstikrarsızlığın develete hakim olduğu bir döneme imza atmıştı. En son 1. İbrahim'i tahttan indirip torunu 4. Mehmet'i tahta oturttu. Bu süreçte sarayda valideler arasındaki ayak oyunları iktidar tutkusu, kendi varlıklarını güçlerini koruma duygusu, iktidarın nimetlerinden yararlanma, lüks, şatafat, ihtişam içinde yaşamlarını sürdürme arzusu, hırs ve ihtirasları devletin üzerine çökmüştür. Devletin geleceğini ipotek altına almıştır. Sonun başlangıcını hızlandırmışlardır.
Ava tutkusu nedeniyle Avcı Mehmet olarak da anılan 4. Mehmet (bazı kaynaklarda 6/bazı kaynaklarda 7 yaşında) şeyhülislâm, sadrazam ve vezirlerin katıldığı biat töreninde küçük olması nedeniyle rivayetlere göre korkmuş. Ağlamaya başlamış. Tören kısa kesilmiş. 4. Mehmet, Kösem Sultan tarafından teskin edilsin ve eğlendirilsin diye bostancıbaşına teslim edilmişti.
Ekonomik kriz sebebiyle tahta çıkışta( Cülûs ) gelenek olan bahşiş dağıtma konusunda sıkıntı yaşanmış. Cülûs bahşişi meselesi döneminin zengin ve nüfuzlu kişilerinden alınan paralarla halledilmişti.
Yaşının küçüklüğü dolayısıyla 4. Mehmet'in iktidarının ilk yılları Kösem Sultan( büyük valide) ve annesi Hatice Turhan Sultan taraftarları arasında mücadele ile geçti. Ülke siyasi ve ekonomik karışıklıklar içinde kaldı. Ocak ağalarına dayanan Kösem Sultan ile Sadrazam Sofu Mehmed Paşa arasındaki rekabet, sipahi ulûfelerinin( maaşlarının ) geciktirilmesi, yedi yılda bir yapılan çıkmaların gecikmesi ve Yeniçeri Ocağı’nın nüfuzunun artması gibi sebepler yüzünden 1648 Sultan Ahmed Camii Vak‘ası (At Meydanı Vakası) çıktı. Atmeydanı’nda toplanan ve Sultan İbrâhim’in katlini protesto eden sipahilerle iç oğlanlarının isyanları, yeniçerilerin üstünlüğü ile bastırıldı.
Ancak bu defa da devlet yeniçeri ağalarının kontrolüne girmişti. Kösem Sultan’la iş birliği halinde olan ocak ağaları, Osmanlı donanmasının Foça’da Venedik filosuna yenilmesini bahane ederek Sadrazam Sofu Mehmed Paşa’yı ortadan kaldırdılar. Kösem Sultan önemli bir rakibinden kurtulmuş oldu. Büyük vâlidenin tavsiyesi müneccim başının telkiniyle Kara Murad Paşa Sadrazamlığa getirildi. Kösem Sultan bu atama ile saray ve devlet idaresinde gücünü korumaya devam etti.
O esnada Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bazı zorbalar, yerel otoriteler nüfuzlarını arttırmışlardı. Sadrazam bunları büyük ölçüde bertaraf etmeyi başardı ancak devlet işlerine Kösem Sultan ile ocak ağalarının karışmaya devam ediyordu.
Şeyhülislâm Abdürrahim Efendi ile oğlu İstanbul Kadısı Mehmed Efendi ise lüks, şatafat ve israf içindeki yaşantılarıyla sosyo ekonomik durumu kötüleşen halkın nefretini çekiyorlardı. Maaşlarını alamayan sipahiler yeni bir isyan başlatınca İstanbul ve Galata esnafından toplanan avârız (Olağanüstü hallerde halktan bir kereye massus alınan, ilerleyen dönemlerde ekonomik sıkıntılar nedeniyle sürekli hale getirilen vergi) gelirleriyle bu mesele halledildi.
Bu arada 10 yaşlarındaki 4. Mehmet’in sünneti yapıldı. O sıralarda Girit’te Venedikliler ile yapılan deniz savaşları istenen sonuca ulaşmıyor. Savaşların finansmanı Osmanlı maliyesini daha da zora sokuyordu. Venedikliler’in Çanakkale Boğazı’nı kapatmaları Ege'de yaşanan askerî başarısızlıklar ticarete büyük sekte vurmuş, İstanbul ekonomik ve mali sıkıntı içine düşmüştü. Kara Murat Paşa menfaat odaklarının, ocak ağalarının kendisini ortadan kaldırmak istediklerini öğrenince, öldürülmektense görevden çekilmek daha evladır düşüncesi ile Sadaret mührünü teslim ederek görevden ayrılmıştır. Kösem Sultan ve Ocak ağaları kullanabilecekleri, kendi menfaatlerini sürdüreceklerine inandıkları Melek Ahmed Paşa'yı Sadrazamlık makamına getirdiler. Bu dönemde hazine para sıkıntısı içindeydi. Devler gelirleri giderleri karşılamıyor. Bütçe her geçen gün daha fazla açık veriyordu. Halkın ekonomik ve sosyal yaşantısı giderek hızlı bir şekilde kötüleşiyordu.
Yeniçeri Ağalar ise sağlam parayı kendilerine ayırıp ayarı bozuk ve zûyuf akçeyi(paranın basımında kullanılan gümüş miktarının azaltılması ) asker maaşı olarak piyasaya sürdüler; bunun üzerine piyasada büyük bir kaos, ülkede büyük bir enflasyon ortaya çıktı. Paranın alım gücü azalmış. Ekonomik kriz biraz daha derinden derinleşmişti.
10 yaşlarındaki 4. Mehmed, tüm bu gelişmeler esnasında Enderun ( Devşirme olup devletin yönetici ihtiyacını karşılayan saray okulu ) ağalarının kontrolünde saray bahçelerinde, Kağıthane'de, Çatalca'da, Karıştıran ( Lüleburgaz ) gibi avlanma sahalarında av eğlenceleriyle vakit geçiriyordu.
Dönemin siyaset, ekonomi, askeri, toplumsal düzene nüfuz etmiş ve kendi aralarında büyük rekabet, mücadele oluşturan Kadızâdeliler ve karşısında Sivasiler adlı dini gruplar sarayda devlet içinde paralel yapılanmaya gitmiş, saray ve devlet üzerinde söz sahibi olmuşlardı. Örneğin; Üstüvânî Mehmed Efendi Ayasofya Camii Vaazı ve daha sonra Saltanat Vaazı, Sultan Şeyhi unvanı almıştı.
Bu arada devlet yönetimi ve ekonomisi; Kösem Sultan ve rakiplerinin iktidar mücadelesi , siyasi entrikalar, para hırsıyla yanıp tutuşan devlet adamları, yeniçeri Ağaları, Ulema, paralel dini grupların elinde felce uğramıştı. Devletin, milletin bekası yerine kişisel ve grupsal menfaatlerini herşeyin üstünde tutanların elinde, devlet her geçen gün biraz daha uçurumun kenarına itiliyordu.
Saray yönetimi halktan kopmaya başlamış. Devletin ve halkın sorunlarına çözüm üretmekten uzak kalmış. Kendi ikballerini düşünmekten devleti ve milleti düşünemez hale gelmişti. Halk yüksek enflasyon, rüşvet, iltimas ve yolsuzlukların pençesinde boğuşuyor, İstanbul'da halk arasında karışıklıklar oluyor. Halk, Şeyhülislâm öncülüğünde saray kapılarına dayanıyor, I4. Mehmet ayak divanına çıkmak zorunda kalıyor, 4. Mehmet Hatt-ı Hümâyun'la " Kanuna aykırı vergi alınmayacağını " duyururarak ve Melek Ahmet Paşa’yı görevden alarak isyanı bastırmaya çalışıyordu. Yeniçerilerin halka takındığı olumsuz tavırlar üzerine de sivil halk iyice gerginlesmiş. Bu arada Kösem Sultan kendi adamı olan Siyavuş Paşa'yı Sadrazamlık makamına getirmiş. Kösem Sultan'ın iktidarı elinde tutmak için kurduğu düzen, sarayda kendisine karşı muhalefeti artırmaya başlamıştı.
Muhalefetin başını çeken, saray ağalarının desteğini alan 4. Mehmet'in validesi Hatice Turhan Sultan saray dengesini kendi lehine çevirmiş. Bunu gören büyük valide Kösem Sultan hem gelininin muhalefetinden hem de daha etkisiz bir kadın olan Şehzade Süleyman’ın annesini idare etmenin daha kolay olacağını düşünerek 4. Mehmet’i indirip kardeşi Süleyman’ı tahta çıkarmayı planlamaya koyuldu. Ancak Kösem Sultan'ın planı deşifre olunca Hatice Turhan Sultan'ın emri ile Kösem Sultan fırsatı yakanıp saray ağaları tarafından öldürüldü. Ayrıca Kösem Sultan'ı destekleyen adamları ocağın ileri gelenleri de derdest edilip ortadan kaldırıldılar. Osmanlı Devleti'nde bir döneme damga vuran valide Kösem Sultan'ın saltanatı sona ermiş oldu.
Artık saray iktidarı, devlet idaresi vâlide Hatice Turhan Sultan'ın kontrolüne girmişti. Siyasi ekonomik, mali, askeri istikrarsızlık ve kaos döneminde ilk olarak sadrazam Siyavuş Paşa görevden alındı. Yerine getirilen Gürcü Mehmed Paşa da başarısız olunca sadrazamlığa, alacağı malî kararlara kimsenin karışmaması şartıyla TARHUNCU AHMET PAŞA tayin edildi.
Tarhuncu Ahmed Paşa; gümrükleri, tersane( gemi inşaa ) masraflarını denetleyerek suistimali önlemeye çalıştı. Bütçe açığını kapatmak için bütün devlet memurlarına irsâliye vergisi koymuş. Meskenlere ve değirmenlere vergi koymuş büyük tepkilere ortaya çıkmıştı. Ayrıca; Has( Padişahların ihtiyaç ve giderleri için ayrılan topraklar ), Zeâmet ( Sadrazam vezirler gibi üst düzey bürokratların ihtiyaç ve giderleri için verilmiş topraklar ) ve Paşmaklık'ların ( Padişah hanımları ve kızları için ayrılan topraklar) fazlasını devlet malı yaptı. Bu sayede devlet gelirlerini arttırdı. Daha önce toplanamayan vergileri toplama yoluna gitmiş. Hazine gelirleriyle giderleri arasındaki farkın, saray mensuplarının masraflarından kaynaklandığını tespit etmiş. Bu nedenle saray harcamalarını sınırlandırma yoluna gitti. Haksız yoldan elde edilen mülkleri ve kazançları devlet hazinesine aktarmış. Kamu giderlerinde tasarrufa gidilmiş. Bir kısım ulufeler(yeniçeri maaşı) kesilmiş. Hatta gereksiz görülen hediye ve bahşişlere sınırlama getirmişti.
Tarhuncu Ahmet Paşa icraatlarının öncesinde devletin gelir ve gider tablosunu çıkarmış. Ortaya çıkan bütçe açığını kapatmak için alınması gereken tedbirleri bir rapor olarak saray yönetimine sunmuş. Osmanlı Devleti maliyesinin ilk denk bütçe çalışmasını gerçekleştirmiş. Ardından yukarıdaki uygulamalara imza atmıştı.
Tarhuncu Ahmed Paşa'nın koyduğu vergilerden hoşnut olmayan; ulema, saray ağaları, yeniçeriler, sipahiler, siyasi rakipleri, paralel dini gruplar, menfaat odakları Tarhuncu Ahmet Paşa'nın aleyinde kara propaganda, itibar suikasti yapmaya başlamıştı. Daha da ileri giderek tahtta değişiklik, darbe yapacak diye söylentiler çıkarmışlar. Buna itibar eden padişah ve validesi bu ihanet şebekelerine yenik düştü. Tarhuncu Ahmet Paşa saraya çağrılmış. Önce Sadaret mührü elinden alınmış. Ardından Bostancılara teslim edilip öldürülmüştür.
Tarhuncu Ahmet Paşa istese rahat içerisinde hayat sürdürebilecekken, kendinden önceki sadrazamların ve devlet adamlarının yaşadıklarını bildiği halde kelle koltukta görevi kabul etmiştir. Sonunun ne olacağını bile bile göreve gelmiş. Malum çevreleri memnun etme, makamını ve canını koruma altına alma yerine kelle koltukta devlet ve milletin kurtuluşu, bekası için sonun başlangıcı olan yolu yürümeye başlamıştı. Her türlü soruna, tepki ve engellemelere rağmen ortaya koyduğu ekonomik program iktisat tarihinde iz bırakmış. Geleceğin modern İktisat programlarına örnek model olmuştur.
Devlet ve millet bekasının bu haliyle sürdürülebilir olmadığını görmüş, cesaret ve sorumluluk örneği gösteren devlet adamı Tarhuncu Ahmet Paşa devlet ve milletin geleceğini kurtarmak adına uygulamaya koyduğu ekonomik reformlar ve denk bütçe programının bedelini canıyla ödemiş oldu. Yaklaşık 9 ay görevde kalan TARHUNCU AHMET PAŞA'nın gerçekçi hazırlanmış mali reformları ve denk bütçe çalışması, neticede çıkar çevrelerinin tepkisi ile akamete uğramış oldu .