Trabzon Büyükşehir Belediyesinin İYİ Partili meclis üyesi Davut Çakıroğlu, Spor Bakanı’nın Trabzonspor’un hak arayışını sabote ettiğini söyledi.
Çakıroğlu açıklamasındada şu ifadeleri kullandı:
Kişi olarak milli, manevi ve kültürel değerler üzerinden siyaset yapmayı, bu değerleri siyasete alet etmeyi bunun da ötesinde bu değerlerin ikbal veya zenginleşme aracı olarak kullanılmasını doğru bulmam.
Böyle bir durum hasıl olursa da tepkimi bazen birebir bazen de kamuoyu nezdinde koyarım.
Trabzon kimliği taşıyan herkes için inanç ve ırk kutsalığından sonra gelen en önemli değer olan Trabzonspor konusunda son günlerdeki gelişmeler bizi bir iki kelâm etmeye sevk etti.
Trabzonspor yönetimi TFF'nin kurullarının tarafsız olmadığını iddia ederek FİFA'ya başvurdu.
UEFA şike yapan takımlar listesi açıkladı.
Spor Bakanı da bu olaylara " dar ve anlaşılmaz" bir yorum getirdi.
Sondan başlarsak bir ülkedeki Spor Bakanı " marka değeri " diyerek yaşanan, yaşanması olası rezaletleri halının altına süpürmeye çalıştı.
Keşke bize bu markayı ve değerini açıklasa.
Mesela son 3 haftada hakemler üzerinden ligin dizayn edilmesi, geçen yıl Trabzonspor'un herkesin gözü önünde katledilmesi ve daha net anlatırsak Trabzonspor'un elinden şike ve teşvik ile alınan 2011 yılı şampiyonluk kupasının ve haklarının sarayda rehin tutulmasında esas gaye " marka değerini" korumak mıdır..?
Sondan başladık çünkü bu değere not veren kurumlar Sayın Spor Bakanı'nın açıklamalarından önce kanaat notunu, futbolumuzun yazılı ve sözlü notunu açıkladı.
Şike yapan takımlar listesi açıklandı ve 9 takımın olduğu listede 4 takımımız var.
Bu yazılı yani tescilli bir liste.
Siz istediğiniz kadar yeni mahkemeler kurun, yeniden yargılamalar yapın dünya bu gerçeği size hatırlatıyor.
Ülkede yaşanan taraflı futbolun saha dışı etkenler tarafından dizayn edilmesine karşı uluslararası alanda hak arayan bir kulüp..!
Sahipsiz ancak sömürülen bir kulüp, takım, değer...
Siyaset ısındığında veya seçim havasına girildiğinde elinden bileti, dilinden Trabzonsporu, sırtından da formayı eksik etmeyen şehrin temsilcileri bu olayları göremedi, görmedi...
İsterdim ki hep birlikte FİFA'ya yapılan başvuruyu sahiplensinler, UEFA'nın listesini dile getirsinler veya Spor Bakanı'nın Trabzonspor'un hak arayışını sabote etmesine ses çıkartsınlar.
Ya da siyasetin durumuna da Trabzonspor el mi atsa ve siyasilerin tarafsız, bağımsız , iradeleriyle hareket edebilmeleri için uluslararası alanda çalışmamı başlatsa... bilemedim..!
Kulüp birilerinin elinden, kolundan tutup başkan yaptığı isimler tarafından batırıldı.
Sonuç...
Herkesin yanına kâr kaldı. Çünkü siyaset bu batışa vesile olan isimleri tayin etti, dolayısıyla sahip çıkıyor.
Aileleriyle kulübün organize ettiği tatile, kulübün tahsis ettiği uçakla gidenler yakınlarına protokol tribününde yer bulmak için verdikleri mücadelenin onda birini Trabzonspor'un haklarını korumak için verseler bugün ülkenin gerçek bir marka değeri olurdu.
Bir Bakan'ın marka değeri derken kalite ve karakter vurgusundan öte parasal bir vurgu yapıyor olması, hala böyle bakıyor olması futbolun parayla kirletilmesini anlamlı kılabiliyor.
Yeni yılda yeni ihale yapılacak ve lig 3 büyüklerin kafada olduğu ve onların ayağına dolaşmasın istedikleri TEK BÜYÜĞÜN de yakınlarda dolaştığı bir hale getirildi.
Çünkü parasal değeri böyle artırılıyor.
Şampiyonlar liginde yoksun.. UEFA’da sadece şike listesinde varsın.
Dünya Kupasında ve Avrupa şampiyonasında esamen yok.
Trabzonspor'un hakkını aramasında aradığın marka değerini keşke gerçek anlamda dert etseniz.. etsek..
Ve Trabzon siyaseti şehrinin en önemli değerine, siyasi kaygılarından, korkularından sıyrılarak; şahsi hesaplarından, husumetlerinden kurtularak, ikbal hesaplarını bir kenara bırakarak sahip çıksa... çıkabilse...
Birileri şikecisine, emek hırsızına sahip çıkarken gösterdiği cesareti biz de en önemli değerimize, futbolun en temiz formasına, en şanlı armasına sahip çıkmak için gösterebilsek..
Ve tepki koyabilsek.. anlamlı, kaale alınan, görmezden gelinmeyecek tepki ortaya koyabilsek..
Türk futbolunu bilmem ancak kendi markamızın değerini koruyabilsek...
Umarım...