Trabzonspor - Fenerbahçe maçları her zaman gergin ve bir o kadar da tansiyonu yüksek maçlar olmuştur. Bilhassa da 2010-2011 sezonunun ardından oynanan pek çok maçta bu atmosferlere şahit olduk.
Belki de gerginlikten en çok zarar gören takım da Trabzonspor cephesidir. Son yıllarda taraftarlar dahi kendi içlerinde "sakin kalalım" şeklinde çağrılarda bulunuyordu. Nitekim bu maçta ortam gerildi, zararlı çıkan yine Trabzonspor oldu.
Öncelikle maçta yaşananları tasvip etmediğimizi ifade edelim. Trabzonspor camiası ve taraftarı da kahir ekseriyetiyle, şiddet eylemine bulaşan ve spordan uzak görüntülere sebep olanların ceza alması konusunda hemfikir.
Trabzonspor cephesinde her kim cezayı hak etmişse, ceza almalı lakin bunun tek taraflı bir mesele olmadığını, meseleyi tümüyle Trabzonspor üzerinden okumanın yanlış ve hatta art niyetli olduğunu da ifade etmek gerek.
Maçın ilk düdüğünden itibaren Fenerbahçe yedek kulübesindeki bazı oyuncuların Trabzonspor tribünleri ile münakaşaya girdiği ve ortamı germek adına ekstra çaba sarf ettiği açık. Tribünlerden sarf edilen kötü sözleri onaylamak mümkün değil ancak bazı futbolcuların da koca tribünleri kışkırtmak adına maç boyunca provokatörlüğe soyunması onaylanamaz.
Maçın ardından İsmail Kartal, "Hiçbir futbolcumun ortamı germesine müsaade etmem, böyle bir şey de olmadı" minvalinde sözler sarf etti. Oysa İsmail Kartal'ın sırtı kulübeye dönük olduğu anlarda Fenerbahçeli birkaç oyuncunun sürekli olarak tribünlere el kol hareketi yaptığı görüntülerle açık seçik ortada. Şimdi İsmail Kartal'a sormak gerek: Bu futbolcuları hakkında ne düşünüyor? İkinci bir soru da, sezonun ilk yarısındaki maç için. O maçta Trabzonspor kazandı ve maç boyu sahaya yabancı madde yağdı. Şayet o maçta Trabzonsporlu bazı futbolcular tribünleri kışkırtmak adına, Fenerbahçeli birkaç futbolcu gibi hareket etse ne olurdu?
Kim ne kadar ceza hak etmişse eksiksiz şekilde verilmeli lakin meseleyi Trabzonspor üzerine yıkıp, bunu fırsata çevirip, kendini işin içinden kurtarmaya çalışanlara da imkan tanınmamalı. Burada adaletli şekilde davranılmalı, mercek her iki takıma da tutulmalıdır.
Gelelim Fenerbahçe'nin 3. golünden önceki faul pozisyonuna. Oosterwolde açık şekilde Umut Bozok'un boynuna doğru dirseğiyle yükleniyor ve topa sıçrıyor. Pozisyon, hakem Halil Umut Meler'in hemen birkaç metre önünde cereyan ediyor ve düdük çalmıyor. Diyelim ki, Meler pozisyonu kaçırdı. Peki, VAR hakemi Onur Özütoprak ve AVAR hakemleri bu pozisyonun faul olmadığı kanısına nasıl varabildi?
2-2 giden maçta, 87. dakikada aynı pozisyonda Fenerbahçe aleyhine de "devam" kararı çıkar mıydı? Eğer hakem ekibi, formaların rengi değiştiğinde de aynı kararı verebiliyorsa; kötü niyetli değil, bu işi yapabilecek yetenekte olmadıklarına inanalım. Çünkü bir işe yetinizin olmaması, kötü niyetten evladır. Onlar da kendilerinde böyle teselli bulsunlar!