2010-11 sezonunda Trabzonspor'un şampiyonluğunun gasp edilmesinin ardından başlayan 3 Temmuz Süreci için "paralel yapı" tezgahı diyen Fenerbahçe camiasının iddiaları çürümeye devam ediyor. Fenerbahçe avukatı Faik Işık'ın zaten mahkemede var olan dosyaları gizli belge gibi yansıtarak yeniden yayınlayamasıyla başlayan tartışmalarda adı geçen Mehmet Helvacı basın açıklaması yaptı.
Mehmet Helvacı'ya Trabzonspor'dan ödeme yapılmasını "himmet" olarak yorumlayıp algı operasyonu yaratmaya çalışan Işık'ın iddiaları herzaman olduğu gibi yine boş çıktı. Işık ve benzer söylemlerde bulunan Aziz Yıldırım'a cevap veren Helvacı yaptığı açıklamada Trabzonspor'un gerçekleştirdiği ödemeninn makbuzunu da paylaşarak hangi amaçlı olduğunu açık bir şekilde dile getirdi.
İşte Helvacı'nın açıklaması
"Bazı haber sitelerinde şike süreci içinde Trabzonspor'dan para aldığımı ima eden ve durumu kardeşim Prof. Dr. İlhan Helvacı'yla irtibatlandırmaya çalışan haberler yapılmaktadır. Söz konusu haberler kesinlikle doğruyu yansıtmamaktadır.
Her şeyden önce alındığı öne sürülen paralar ekte fotoğrafını gördüğünüz serbest meslek makbuzu ile belgelendirilmiştir. Söz konusu makbuz 14.12.2010 tarih ve 0195 sayılıdır ve Trabzonspor Sportif A.Ş.'nin birleşme işlemeleri çerçevesinde 1.010.950 (Birmilyononbindokuzyüzelli) TL'sı ücret olarak alınmıştır.
Belirtmeliyim ki, alınan bu ücret çerçevesinde ilgili spor kulübü o dönemde ödemekle yükümlü olduğu 5.000.000 (Beşmilyon) TL temettü payı ödemekten kurtulduğu gibi en az 238.000.000(İkiyüzotuzsekizmilyon) TL'lık gelecekte ödemek zorunda kalacağı bir bedeli tasarruf etmiştir.
Bunun dışında bir avukatlık işlemi mevcut olmadığı gibi, Şike süreci içinde ise kesinlikle bir hukuki yardım söz konusu değildir.
Şike süreci içinde bu konu ile ilgili tek bir kişisel beyanım mevcuttur. Bu beyan süreçte suçlanan kişi ve kurumların "masumiyet karinesinden" yararlanmaları gerektiğine dair olup, suçlulukları kanıtlanmamış kişilere suçlu muamelesi yapılamasının yanlışlığına ilişkindir.
Ayrıca haberde yeralan benim İlhan Helvacı'nın kardeşi olduğum bilgisi de yanlıştır. Ben Prof. Dr. İlhan Helvacı'nın dört yaş büyük ağabeyiyim ve kardeşimin sadece doğru bildiği işi yapan ve kimsenin yönlendirmesi ile iş yapmayan bir kimse olduğunu biliyorum. Üstün nitelikli, çalışkan, üretken ve bu ülkeye her anlamda katkılı olan kardeşimle gurur duyduğumu ve her yaptığının doğru olduğuna olan inancımı bir kez daha belirtmek isterim.
Söz konusu Şike sürecinde kendisi ile konu hakkında tek bir görüşmemiz dahi olmamıştır. Her ikimiz de bulunduğumuz görevlere tamamen kişisel niteliklerimizle gelmiş kimseler olarak hiçbir zaman bu görevlerle ilgili bir bilgi paylaşımında bulunmamışızdır.
Bütün hayatlarını ancak bazı kimse ve yerlerden destek alarak sürdürebilenler bu erdemleri ve ketumiyeti anlayamazlar. Kişisel nitelikleri bulundukları mevkilere yetmeyen, hırsları yetenek ve akıllarından önde giden kimseler bir yerlere dayanmak bir mecburiyettir.
Erdemi, inancı, kul hakkı yememeyi şiar edinmiş soyu belli bir ailenin mensubu olarak, takip ettiğimiz yola inancımız tam ve kesindir. Hukuk mesleğini seçerken Orman ve yetim hakkı karşısında dava almamak sözünü verdiğimiz babamızdan aldığımız, devlete ve millete bağlılık yolunda olmak gerektiğine ilişkin terbiye ve öğütler bizi var eden özelliklerimizdir.
Bugüne kadar yasadışı hiçbir kurum ve kuruluşla irtibatı olmamış, tek bir kanuni ve ahlaki zaafı olmayan bizler için korkacak bir şey yoktur.
Söz konusu iftiralar da bizi korkutmaz, çünkü bize yakışmaz. Hep söylediğim gibi ben iftiranın yakışanından korkarım."