Trabzonspor'da ortaya koyduğu performansla akıllarda kalan ve Türk futbol tarihinde de önemli bir yer edinmeyi başaran İbrahim Yattara, bordo mavili takımdaki kariyerine dair açıklamalarda bulundu.
Yattara, Trabzonspor'daki anıları ve kariyerine dair dikkat çeken ifadeler kullandı.
Trabzonspor'a transfer olma sürecini bize anlatır mısın?
"Belçika'nın Royal Antwerp takımında oynuyordum. Rahmetli Özkan Sümer, oraya maç izlemeye gelmişti. Başka bir oyuncuyu izlemek için geldi ama o oyuncu kadroda yoktu. Ben de milli takımdan gelmiştim, yorgundum. 1-0 yeniliyorduk. İlk yarı oynamadım, ikinci yarı oyuna girdim ve 1 gol ve asist yaptım, maçı 2-1 kazandık. 20 dakikalık bir performansımla Trabzonspor'a geldim."
Türkiye'ye gelirken ne gibi beklentilerin vardı?
"Türkiye'ye gelirken, başarılı bir futbol kariyeri inşa etmek ve Trabzonspor'da şampiyonluklar yaşamak gibi büyük beklentilerim vardı. Bu hedefe ulaşmak için çok çalışmayı ve takım içinde uyum sağlamayı planladım. Mücadele ederek, hem kişisel hem de takım olarak ilerlemeyi hedefledim."
"Devamlı beni kontrol ediyorlardı"
Trabzonspor'a ilk geldiğinde şehre ve kulübe uyum sağlamakta yaşadığın zorlukları anlatır mısın?
"Avrupa'dan gelen bir oyuncuydum. Trabzon'a geldiğimde çok farklı bir ortamla karşılaştım. Antrenmanlardan sonra eve gelince yöneticiler beni kontrol ediyordu. İnsanlar geliyordu, bakıyorlar ben ne yapıyorum diye. Bu bana çok sıkıntı yaşattı. Onun haricinde hiçbir sıkıntı yaşamadım. Kulübe uyum sağlama konusunda hiç bir zorluk yaşamadım."
Türkiye'de sizi en çok etkileyen şey ne oldu?
"İnsanların futbolu çok sevmesi beni etkilediğini söyleyebilirim. Özellikle Trabzonlular, Trabzonspor'u çok seviyorlar. Futbolcuları çok seviyorlar. Türk kültürünü çok seviyorum. Ben de onları çok sevdim. Trabzonspor ile çıktığım ilk maçta taraftarlarımız beni çok beğendi. Taraftarların heyecanını görünce daha çok hareketler yapmaya başladım. Topla onların beğenisini kazanacak işler yapmaya başladım. Onların heyecanı, sahada daha fazla hareket etmemi sağladı. Hızlı ve etkili oyun tarzım, gol atma yeteneğimle birleşince, taraftarlarla aramızda güzel bir bağ oluştu. Ben de onların desteğiyle daha iyi oynadım."
"Fenerbahçe maçları unutulmazdı"
Trabzonspor'da oynadığınız dönemlerde sizi en çok zorlayan rakipler hangileriydi?
"Trabzonspor'da oynadığım dönemde beni en çok zorlayan rakipler büyük takımlardı; onların güçlü kadroları ve tecrübeli oyuncuları, maçları daha zorlu hale getiriyordu. Fenerbahçe ile oynadığımız maçlar zorlu geçiyordu. Beğendiğim maçlar arasındaydı, Fenerbahçe ile oynadığımız maçlar. Trabzonspor camiası için bu maçlar her zaman önemliydi. O yüzden Fenerbahçe maçlarını söyleyebilirim. O anki atmosfer ve takım ruhu, o maçları unutulmaz kıldı."
"Ömrüm boyunca Konyaspor maçını unutamam"
Sahada yaşadığın ve asla unutamadığın anını bizimle paylaşır mısın?
"İlk maçımı asla unutamam; Trabzonspor formasıyla Konyaspor'a karşı oynadım. O maçta her şeyi yaşadım; kariyerimde böyle bir deneyimi yaşamak çok zordur. Hem ilk maçım, hem ilk golüm, hem de ilk sarı ve kırmızı kartımı o maçta gördüm. Her şeyi bir arada yaşamak gerçekten ilginçti. Ömür boyu bu maçı unutamam."
Takım arkadaşlarınla ilişkilerin nasıldı?
"Arkadaşlarımla aram çok iyiydi. Hasan Üçüncü, Emrah Eren, Fatih Tekke, Mehmet Yılmaz, Onur Recep Kıvrak, Tolga Zengin. Devamlı görüşüyorum. İlişkilerim çok iyiydi ve hâlâ daha görüşürüz."
"Taraftarlarımızın beni heyecanla beklediğini hissettim."
Trabzonspor'a transfer olduktan sonra hazırlık kampı geçirdik. Kampta oynadığımız hazırlık müsabakalarını taraftarlarımız yakından takip ediyordu. Onların beni heyecanla beklediğini hissettim. Lig maçları başladı ve taraftarlarımızın bana hayran olduklarını gözlemledim. Bana güven geldi ve sahada daha iyi işler yapmaya başladım. Harika bir duyguydu. Kendimi o günden beri çok iyi hissettim."
"Üç büyükler beni istemişti"
Trabzonspor'dan ayrılmayı hiç düşündün mü?
"Futbolu Trabzonspor'da bırakmak istedim. Türkiye'den de teklifler gelmeye başlamıştı ama ben o zaman Türkiye'de Trabzonspor'dan başka bir takımda oynamayacağımı söylüyordum. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş da istedi. O dönemde Trabzonspor'a söz verdim ve sözümü tuttum. Trabzonspor'da iyi günlerde yaşadım, kötü günlerde yaşadım. Bugün yürümekte bile zorlanıyorum çünkü çok sakatlıklar yaşadım. Bazen iğneyle, bazen de sakat oynadım. Trabzonspor için elimden gelen her şeyi yaptım. Trabzonspor'u çok seviyorum. Bu sevgim hiç bitmez. Kulübümü en iyi şekilde görmek isterim her zaman."
"Ben Trabzonluyum"
Trabzonspor taraftarı seni neden bu kadar çok sevdi?
Trabzonspor taraftarının beni bu kadar çok sevmesinin nedeni, onlara olan bağlılığım ve içtenliğim. Trabzonspor renklerini seviyorum. Trabzonlu gibi hissediyorum. Bu renkleri, şehri ve insanları gerçekten seviyorum. Onlarla olan bağım çok güçlü; her zaman "ben bir Trabzonluyum" diyorum. "Bize her yer Trabzon." Bu sevgi ve bağlılık, taraftarla aramdaki bağı daha da derinleştiriyor. Ben de her maçta bu duyguyu yansıtmaya çalışıyorum."
"Şenol Güneş gibi bir teknik direktör olmak istiyorum"
Sizi en çok etkileyen teknik direktörler kimlerdi?
"Beni etkileyen teknik direktörlerin başında Şenol Güneş geliyor. Aramız çok iyiydi. Geçtiğimiz günlerde Trabzon'da turnuvaya gitmiştik ve Şenol Güneş ile orada görüştük. Sohbet ettik. Onunla birlikte çalıştım. Şenol Güneş'e söyledim: 'Ben de sizin gibi teknik direktör olmak istiyorum.' İnşallah bir gün ben de onun gibi olmak istiyorum. Futbol kariyerimde isim yaptım, teknik direktör olarak da isim yapmak istiyorum. İnşallah bir gün olacak, ben kendime güveniyorum."
"Genç arkadaşlarım kendi tarzlarını bulup sahaya yansıtmaları gerekir"
Sizi örnek alan genç oyunculara neler söylemek istersiniz?
"Genç oyunculara şunu söylemek isterim: Futbol çok güzel ama bir o kadar da zor bir meslek. Ben de gençken büyüklerin tavsiyelerini dikkate almayı öğrenmiştim; bu yüzden onlara da dikkat etmelerini öneriyorum. Profesyonel olma yolunda çıkacakları her adımda dikkatli olmaları gerekiyor. Yükseklerde olmak güzel, ama o zirvede kalabilmek için sürekli çalışmak ve konsantre olmak şart. Aynı zamanda antrenmanlarını ciddiye alıp iyi bir futbolcu olmaya odaklanmalılar. Renkli bir kişilik sergilemek de önemli, çünkü futbol sadece sahada oynanan bir oyun değil; aynı zamanda kişiliğinizi ve duygularınızı yansıttığınız bir alan. Kendi tarzlarını bulup bunu sahaya yansıttıklarında hem kendilerini hem de taraftarları mutlu ederler."
Saha dışındaki İbrahim Yattara nasıl biridir? Futbolu bıraktıktan sonra neler yapıyorsun?
"Ben hiçbir zaman değişmedim. Her zaman her yerde aynıyım. Futbolda kariyer yaptım ama normal bir insan gibiyim. Futbolu bıraktıktan sonra yine futbolun içinde devam ediyorum. Çocukları çok seviyorum ve akademiyle uğraşıyorum. Çocuklara öğretmek istiyorum. Allah bana bir yetenek verdi ve bunları çocuklara aktarmak istiyorum."
Trabzonspor'un şu anki durumunu ve gelecekteki potansiyelini nasıl görüyorsun?
"Trabzonspor'un durumu her zaman inişli çıkışlı olabiliyor; bizim dönemimizde de böyleydi. Bu yıl diğer büyük takımların yaptığı transferler dikkat çekici, ama Trabzonspor da kendi transferlerini yaptı. Onlar gibi transferler yapmadı. Şenol Güneş'in gelişiyle birlikte istediği oyuncuları alarak güçlü bir kadro oluşturmasını umuyorum. Biz her zaman Trabzonspor'u en iyi şekilde görmek istiyoruz; hedefimiz Avrupa Ligi'nde oynamak. Umarım en kısa zamanda bu hedefe ulaşırız."
Bugünkü Trabzonspor'u değerlendirirsen, sizin döneminizle ne gibi farklılıklar ortaya çıkıyor?
"Trabzonspor'un toparlanıp en iyi şekilde dönmesini umuyorum. Şu anki dönemle bizim zamanımız arasındaki en büyük fark futbolcuların kazançları. Şimdi daha fazla para kazanıyorlar ama futbol her yıl değişiyor. Trabzonspor her zaman büyük bir takım; onu en iyi şekilde görmek istiyorum."
Trabzonspor taraftarına nasıl bir mesaj göndermek istersin?
"Tek bir mesaj var. Bunu onlar da biliyor. 'Bize her yer Trabzon.' Nereye gidersem gideyim hep bu mesajı bırakıyorum."