Trabzonspor'un eski futbolcusu Yaşar Babuz'un bordo mavili ekipten ayrılma hikayesini yeğeni olan ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın eski müşavirlerinden Atilla Ferah anlattı.
Ferah, dayısı Yaşar Babuz’un Trabzonspor’dan ayrılma sürecini, “Filmlere konu olur, evini mafyadan kurtarmak için mecburi bir transfer yaptı” diye özetledi.
Atilla Ferah’ın ağzından, 1995’te hayatını kaybeden dayısı Yaşar Babuz’un hikayesi:
"FUTBOL İÇİN OKULU BIRAKTI"
“Dayım, 1948 yılında Hacıkasım mahallesinde dünyaya geldi. Futbol onun hayatıydı, ortaokul son sınıfta okurken, futbol için okulu bıraktı. Çok iyi resim çizerdi, çok iyi hatırlıyorum, okulu bırakmaması için resim öğretmeni eve gelmişti. Abdi Güner ve en son Cumhuriyet caddesinde tabela dükkanı olan Hayati abi ile yakın arkadaşlardı. Karma Ortaokulunda dayım ile sınıflarımız karşı karşıydı, Baraka denen binada.”
"ÖĞRETMENİ İLE KAPIŞMA!"
“Dayım, mahalle futbolu ile başladı. Kemerkaya’daki evimize geldiğimizde bana topu uzaktan evin kapısından içeri attığını zevkle defalarca gösterirdi. Hem de çapraz pozisyonda yapardı bu işi, çok meziyetliydi. İlk takımı, aynı zamanda mahallemiz Kemerkaya’nın da kulübü olan Martıspor idi. Recep Çetinkaya ilk antrenörüydü. Hatta o takımda Kars’tan gelen siyasi bir oyuncu da vardı. Bir ilginç detay da şöyleydi; dayımın öğretmenlerinden biri Haydar Tuncer idi. Dayım Martıspor’da, Haydar hoca da İdmanocağı’nda oynardı. Maçlarda hep karşı karşı gelirlerdi, dayım sağaçık, Haydar hoca da sağbek. O kapışmalar çok konuşulurdu.
"ÜÇ AYRI LAKAP!"
“Dayımın, Osman Türk ile çok iyi arkadaşlıkları vardı. İkisinin de kız arkadaşları vardı ve antrenmandan arta kalan zamanlarının çoğunu, onlarla Piknik Pastanesinde geçiriyorlardı. Hatta bu nedenle ‘Piknik Yaşar’ diye lakap takıldı, öyle kaldı. Dayımın bir diğer lakabı da ‘Briyantin Yaşar’dı. Çünkü kendine çok iyi bakar, şık giyerdi. Saçlarına da briyantin sürerdi hep. Bir diğer lakabı ise mahalleye özgüydü. Çok hareketli olduğu için ona ‘Kertenkele Yaşar’ derlerdi. Her girdiği ortamda fark yaratan, ilgi çeken, insanlarla iletişimi çok iyi olan, özel bir insandı. “
"2 GOL ATTI, SONRAKİ MAÇTA KADROYA GİREMEDİ"
“Dayım, Trabzonspor’un ilk olarak kırmızı - beyaz renklerle kurulduğu takımın kuruluş yılında, ardından da bordo-mavili renklerle kurulduğu asıl takımda da birer yıl oynadı. Ama o dönem şöyle bir durum vardı; Dayım Yaşar Babuz henüz 18 yaşında çok genç bir isim, hem de kulübe Martıspor’dan gelmişti. O dönemde sadece yetenekli olmak yetmiyordu. İlk sene kırmızı-beyaz kadroda ilk 11’de yer alıp başarılı oldu ama sonraki sezon kulüpler birleşip bordo-mavili takım kurulduğunda işler öyle gitmedi. Hatta 4-2 kaybedilen Balıkesir deplasmanında iki golü de dayım atmıştı ama sonraki maçta kadroya bile giremedi! “
"MAFYA DEVRE GİRİNCE 40 BİN LİRAYI KABUL ETTİ"
“Trabzonspor’da amatör olarak oynadı. Ardından Sebatspor ile Türkiye Amatör Şampiyonu oldular. Gelelim Trabzon’dan ayrılmasına. O ayrılış, filmlere konu olabilecek bir senaryo gibiydi. Malatyaspor’la profesyonel sözleşme imzaladı. Böyle bir karar vermesinin önemli ve mecburi bir nedeni vardı. Evimizi faizci olarak bilinen bir Trabzon mafyasının elinden kurtarmak zorunda kaldı, 40 bin liraya Malatyaspor‘un teklifini kabul etti. Sonrasında 1973-74 sezonunda Kırşehirspor’a gitti, takım kaptanı oldu. Kırşehirliler dayımı çok sevdi. Oradayken yılın sporcusu seçildi.”
"ASİST YAPMAYI DAHA ÇOK SEVERDİ"
“Ara pasları tribünleri ayağa kaldırırdı. Bugünkü tanımlama ile çok iyi asist yapardı. Trabzonspor’da Osman abi, Sebat’ta Mehmet Cemil ve Sinan abi, Kırşehirspor’da ise Sinan Alayoğlu ile çok uyumlu oynardı. Onların attığı birçok golün oluşumunda asistler dayımdandı. Yaşar Babuz asist yapmayı daha severdi. 1974 yılında Kırşehir’de evlendi. Alper ve Fatma adlı iki güzel evladı ve Kayra adında bir de torunu var. Futbolu bıraktıktan sonra, Kırşehir Belediyesinde çalıştı. Aynı zamanda antrenörlük de yaptı.”
"İKİ TRABZONSPOR’DA DA FORMA GİYDİ!"
“Trabzonspor’un kuruluşunun her anında yer aldı dayım. Hem önce kırmızı-beyazlı renklerle kurulan, hem de sonradan kalıcı olan bordo-mavili renklerle kurulan takımda forma giyen az sayıda insandan biri. Bundan hep gurur duyardı. Trabzon’dan mecburi uzaklaştı ama ayrı kaldığı zaman bile buradan hiç kopmadı, sürekli iletişim halindeydi. Trabzonspor’un şampiyonluklarını, başarılarını mutlulukla takip ederdi. Sürekli arar, bilgi alırdı."