2009’da Ramazan Bayramı’nda kayıplara karışan üç çocuğun öldürülmesiyle ilgili olarak, 3 çocuğun katil zanlısı Uğur Veli Gülışık hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet istemiyle dava açıldı.
Uğur Veli Gülışık, Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin'in başkanlığındaki özel ekibin aylarca yürüttüğü çalışma ve 4 ay adım adım takibi sonucu 3 çocuğun katili olduğu iddiasıyla tutuklanmıştı. Önce suçlamayı reddeden ve olayla ilgisinin bulunmadığını süren Uğur Veli Gülışık, polis delilleri önüne koyunca her şeyi ayrıntılarıyla anlattı.
"Dilruba'nın çırpınışını unutamadım"
Soğukkanlı olan ve sorgulama sırasında bu tavrını sürdüren Gülışık, tek başına kaldığı ve yurt dışında bulunan eniştesine ait olan Pembeköşk Apartmanı'nın üçüncü katında öldürdüğü 3 çocuktan en çok Dilruba Tekin'in çırpınışlarının kendisini çok etkilediğini söyledi. Geçen 1,5 yılda kurbanlarıyla ilgili gazetelerde çıkan, televizyonlarda gösterilen haberleri dikkatle takip ettiğini belirten Uğur Veli Gülışık, sorgusunda cinayeti nasıl işlediğini anlattı. Gülışık, "Bayram günü şeker toplamak için kapımı çalan Türkay Ay ile Ahmet Tuna ve Dilruba Tekin'i evde kimsenin de olmamasından ve yalnız kalmamdan yararlanarak ayrı ayrı odalara aldım. Ellerini bağlayıp, ağızlarını koli bandı ile bantlayıp alıkoydum. Daha sonra Türken Ay'a tecavüz edip, bıçakla öldürdüm. Etrafa kanlar sıçradı. Kanları temizledikten sonra, beni gördükleri ve tanıdıkları için Ahmet Tuna ve son olarak Dilruba'yı, arkalarından sırayla tek tek sol elimle ağızlarını kapatıp, sağ elim ve kolumla boyunlarını sıkarak öldürdüm. Dilruba kollarımda çırpına çırpına öldü. Onun bu hali gözümün önünden hiç gitmedi" dedi.
"Cesetleri iki bavul ve bir valize koydum"
İşlediği vahşetin ardından 3 çocuğun cesedini önce banyoya koyduğunu anlatan Uğur Veli Gülışık, nasıl götürüp gömdüğünü de şöyle anlattı: "Bayramın 3'üncü günü (22 Eylül 2009), Cumhuriyet Meydanı'ndaki bir marketten iki bavul satın aldım. Türkan ile Ahmet'in cesetlerini ayrı ayrı 2 bavula, Dilruba'nın cesedini de evdeki bir valize koyup, kiraladığım otomobilin bagajına evden gece karanlığında tek tek indirip, doğum yerim olan Yozgat'ın Çayıralan İlçesi'nde, Yahyasaray Göleti'nin orada kazdığım 1 metrelik çukura üst üste koydum. Cesetleri gömdüğüm yerde daha önce piknik yapmıştım. O nedenle oraya götürdüm. Beni bavulları taşırken ve cesetleri gömerken gören kimse olmadı. Köyde bir iki gün kaldıktan sonra Kayseri'ye döndüm. Çocukları öldürdüğüm anlar, özellikle Dilruba'nın hali gözümün önüne geldiği ve geride delil bırakmamak için o evden ayrılıp Hürriyet Mahallesi'nde işyerime yakın bir ev tuttum. Vicdan azabı çekiyordum."
Polis 3 önemli delilden sonuca gitti
Soruşturmayı yürüten özel ekip, binlerce kimlik bilgisini inceleyip tüm ihtimalleri değerlendirirken, kendilerini sonuca götüren 3 önemli delil olan 'kan izi', 'kıl örneği' ve 'telefon sinyali' oldu.
Şeker toplamak için kapısını çaldıkları evde öldürülen 3 çocuktan, tecavüze uğradıktan sonra bıçakla katledilen Türkay Ay'ın duvara sıçrayan kanları, şüpheli Uğur Veli Gülışık tarafından silinmesine rağmen, aylar sonra özel cihazlarla saptandı. Yapılan tahlil sonucu kan izinin Türkan Ay'a ait olduğu kesinleşti.
Şüpheli Uğur Veli Gülışık'ın cinayetten 15 gün sonra boşalttığı ve sonradan başka birine kiralanan evde yine özel cihazlarla yapılan aramada, öldürülen çocuklara ait olduğu saptanan saç ve kıllar bulundu.
GSM operatörünün kayıtlarından Uğur Veli Gülışık'ın, olayın meydana geldiği Ramazan Bayramı'nın üçüncü günü olan 22 Eylül 2009 tarihinde Yozgat'ın Çayıralan İlçesi yakınlarındaki Yahyasaray Göleti çevresinde olduğu saptandı.
Bu arada delil olarak, şüpheli Uğur Veli Gülışık'ın bavulları satın aldığı Cumhuriyet Meydanı'ndaki alışveriş merkezi ile araç kiraladığı şirketin güvenlik kamera kayıtları incelemeye alındı. Ancak kame görüntülerinin 2 ay sonra silindiği için bunlarda sonuç alınamadı.