Diyarbakır’daki 95 sivil toplum kuruluşu tarafından, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem hükümet hem de Birleşmiş Milletler'e (BM) çağrı yapıldı. STK’lar, hükümetten süreci devam ettirmesini, BM’den ise IŞİD’in yaptığı katliamların tüm boyutlarıyla araştırılarak, sorumlularının yargılanmasını istedi.
Diyarbakır’da aralarında İHD, Baro, iş çevreleri, sendikalar ve Barış Anneleri İnisiyatifi’nin de bulunduğu 95 sivil toplum kuruluşu tarafından, çözüm süreci ve Suriye’den yaşananlara ilişkin ortak basın açıklaması yapıldı. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) binası önünde yapılan açıklamaya, Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak ile HDP ve DBP il eş başkanları da katıldı. Açıklamayı okuyan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, halkların her zamankinden olağanüstü tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Yaklaşık 2 yıldır devam eden diyalog ve müzakere sürecinin Dolmabahçe mutabakatıyla birlikte çok önemli bir aşamaya geldiğini ifade eden Bilici, ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu mutabakata karşı tutum almasıyla birlikte Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin kesildiğini dile getirdi. Bugüne kadar ne avukatları ne de ailesinin Öcalan ile görüşme yapmadığı gibi kısa zamanda görüşme yapılacağına ilişkin hiçbir emarenin bulunmadığını vurgulayan Bilici, "Öcalan’a yapılan tecride paralel olarak başta Erdoğan olmak üzere, devlet ve hükümet yetkililerinin, ‘Kürt sorunu yoktur’ şeklindeki açıklamaları, bazı bölgelerde uygulanmaya çalışan güvenlik güçlerinin provokatif organizasyonları, gözaltılar ve ırkçı saldırılar çözüm sürecinin rafa kaldırıldığı anlamına gelmektedir" dedi.
"SÜREÇ AÇISINDAN KAYGI VERİCİ"
Seçim öncesi ve sonrası geliştirilen provokasyonlar, kontra güçlerinin gerçekleştirdiği saldırılar, sınır ötesi hava operasyonu ve Roboski’de gerçekleştirilen gece yarısı baskınları karşısında devletin tutum ve yaklaşımlarının önümüzdeki süreç açısından kaygı verici olduğunu kaydeden Bilici, şunları söyledi:
"Kobani’de IŞİD çetelerinin gerçekleştirdiği katliam, devletin Rojava’ya müdahale hazırlıkları ve açıklamaları bu endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koymaktadır. IŞİD terör çetesinin Kobani’ye karşı gerçekleştirdiği katliam, Kobani devriminin tüm Ortadoğu’da yarattığı yeni gelişim ve gelişmeler karşısında paniğe kapılan bölgesel sömürgeci güçlerin kendi planlarını, kendi yaratımları olan bu barbar çete eli ile gerçekleştirme olayıdır. Özellikle Gre Spi’de (Tel Abyad) IŞİD çetelerinin temizlenmesi bu paniğin ve öfkenin ana sebebidir. Yaklaşık iki yıldır Rojava ve Suriye’nin çoğunluğunu işgal eden tarihin ve insanlığın en barbar katliamlarını gerçekleştiren IŞİD’den rahatsızlık duymayan ancak binlerce yıllık kendi anavatanlarını savunmak ve özgürleştirmek isteyen Kürdistan halkının kazanımlarına karşı olan bu düşmanca yaklaşımlara anlam vermekte güçlük çekiyoruz. Bu ve esas gayenin Kürtlerin kazanımlarının ne pahasına olursa olsun ortadan kaldırmak olduğunu göstermektedir."
"MÜZAKERE GÖRÜŞMELERİ TEKRAR BAŞLAMALI"
Bütün Kürdistan halkları ve diğer kardeş halkların insanlığa karşı gerçekleştirilen bu kanlı oyun ve barbarlığı boşa çıkaracak yüksek bir sağduyu, mücadele azmi ve iradeye sahip olduğunu anlatan Bilici, şunları kaydetti:
"Bu anlamda Kobani’de halkımıza karşı gerçekleştirilen bu vahşi katliamı yapanlar, destekleyenleri ve sessiz kalanları şiddetle kınıyor ve protesto ediyoruz. Bütün boyutları ile araştırılarak katliamı gerçekleştirilenleri ve bu suça destek verenleri belgeleriyle ortaya çıkarma ve sorumlularını uluslararası mahkemelerde yargılama çağrımızı ve talebimizi yineliyoruz. BM, bu insanlık suçunu açığa çıkarma ve sorumlularını cezalandırma yükümlülüğü ile karşı karşıyadır. Bizler gerek Öcalan’a uygulanan tecridi gerekse de Rojava’ya yapılan saldırıları ve müdahale hazırlıklarını şiddetle kınıyor, aynı zamanda bir an önce Öcalan ile müzakere görüşmelerini tekrar başlatmaya çağırıyoruz."