Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Son günlerde ‘Anne Sütü Bankası’ ile ilgili Başkanlığımıza iletilen yoğun sorular nedeniyle 2012 yılında Din İşleri Yüksek Kurulunun ‘İnsan Sütünün Saklanması ve Bebeklere Verilmesi’ne ilişkin mütalaasının kamuoyu ile paylaşılmasında luzüm görülmüştür:
"Din İşleri Yüksek Kurulu, 12/04/2012 tarihinde Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük’ün başkanlığında toplandı. ‘İnsan Sütünün Saklanması ve Bebeklere Verilmesi’ konusu görüşüldü. Yapılan müzakerelerden sonra;
Son zamanlarda, ihtiyaç sahibi bebeklere verilmek üzere süt bankası kurularak, kadınlardan alınan sütlerin muhafaza edilmesi şeklinde bir uygulama ortaya çıkmış ve bazı Batı ülkelerinde yaygınlaşmıştır. Böyle bir bankanın kurulmasının İslam’a göre caiz olup olmadığı konusu da gerek bireysel olarak İslam alimlerinin gerekse kurumsal olarak fetva kurullarının gündemine girmiştir.
Bu bağlamda olmak üzere bazı fetva kurulları, süt bankası uygulamalarının süt emme konusunda karışıklık meydana getireceği, bunun da farkında olmadan İslam’ın yasak kıldığı süt akrabaları arasında evlenmelere yol açabileceği gibi gerekçelerle bu bankaları kurmanın caiz olmayacağına karar vermişlerdir.
Ancak bu hüküm meselenin özüne yönelik olmayıp, kendilerinden süt alınan anneler ile süt verilen bebekler arasında oluşacak süt akrabalığı konusunda hassasiyet gösterilmeyerek, sütlerin ve süt akrabalıklarının karışması sonucu dinin yasakladığı evliliklere götürebileceği endişesinden kaynaklanmaktadır.
Prensip olarak, ihtiyaç duyulması halinde çocuklara annelerinden başka kadınların sütlerinin emzirme yoluyla verilmesinde bir sakınca olmadığı gibi, kadınlardan alınan sütlerin bekletilerek daha sonra ihtiyaç duyan bebeklere verilmesinde de sakınca yoktur.
Ancak, süt akrabalığının getireceği evlilik yasaklarının ihlal edilmemesi için her türlü tedbirin alınması ve bu tedbirlerin hassasiyetle uygulanması gerekir. Bu itibarla aşağıda işaret edilen hususların dikkate alınması kaydıyla insan sütünün saklanmasının ve ihtiyacı olan bebeklere verilmesinin dinî açıdan sakıncası olmadığına karar verilmiştir:
1. Süt verecek kadının kendi çocuğunu sütten mahrum bırakmaması,
2. Başka kadının sütünü içen çocuklar arasında oluşacak mahremlik dairesini, olabildiğince daraltmak için, pratik bir tedbir olarak, bir kadından alınan sütün sadece erkek veya sadece kız çocuklara verilmesi,
3. Süt veren kadın ile süt verilen çocuğun kimliklerinin, kayıt altına alınması ve bu bilginin her iki tarafa da verilmesi,
4. Bu hususun yasal düzenleme ile güvence altına alınması,
5. Evliliğe engel teşkil eden süt akrabalığı dairesinin daha da genişlememesi için, birden fazla anneye ait sütlerin karıştırılmaması,
6. Süt veren anneye, masrafları dışında bir ücret verilmemesi, alınan sütlerin para karşılığı satılmaması,
7. Kendi annesinin sütü ile beslenme imkânı bulunan çocukların, bu sistemden yararlandırılmaması."