Hem böbrek, hem de behçet hastalığı olan H.R. yeşil kartını güncellemek için bürokrasi tarafından 17 yıldır şiddet nedeniyle kaçtığı eski eşinin yaşadığı ilçeye gitmek zorunda bırakılıyor
Aile içi şiddet ve cinsel taciz mağduru H.R., bir yandan koruma altında hayatını idame ettirirken diğer yandan da böbrek ve behçet hastalığıyla mücadele ediyor. Ancak genç kadına bürokrasi geçit vermiyor. Yeşil kartı güncellenmediği için 2,5 aydır doktora gidemeyen H.’ye, devlet ‘Yeşil kartını İstanbul’da güncelle’ diyor. Oysa H., İstanbul’a giderse eski kocası tarafından izinin bulunacağını belirterek, “İstanbul’a gitmem, ölümü göze almam demek” diyor.
Geride bıraktığı geçmişiyle birlikte ismini de artık kullanmayan ve çevresinin H.R. olarak tanıdığı şiddet mağduru genç kadın 15 yaşında annesi tarafından istemediği biriyle evlendirildi. 5 yıl süren evliliğinden 2 çocuğu olan 37 yaşındaki H. eşi ve eşinin ailesi tarafından evliliği boyunca şiddete maruz kaldı. Eşinin ağabeyi tarafından sözünü dinlemediği gerekçesiyle bacaklarından vurulan H., kayınpederinin tacizine uğradığı gün evi terk etti.
Konya’daki Şefkat-Der’e sığınan genç kadın böbrek ve behçet hastalığı nedeniyle tedavi olmak istiyordu ancak sosyal güvencesi yoktu. Durumunu Başbakanlığa gönderdiği bir mektupla anlatan H.’ye kısa sürede yeşil kart sağlandı. Talihsiz kadın 25 Ekim 2011 tarihi itibarıyla yeşil kartıyla tedavi olmaya başladı.
Valilik gelir testi istedi
Ancak kartın her yıl güncellenmesi gerektiği için geçen Ekim ayında H. yeniden Sosyal Hizmet Müdürlüğü’ne başvurdu. Oradan ‘İkamet ettiğin ilçeye başvurmalısın’ yanıtını alan H. kendisine koruma tahsis edildiğini ve şiddet mağduru olduğunu anlattıysa da bürokrasiyi aşamadı. Aile Sosyal Bakanlığı’na dilekçeyle başvuran H.’ye olumlu yanıt gelmedi. Dilekçesi Konya Valiliği’ne sevk oldu. Valilikten de 23.11.2012 tarihinde, “Dilekçenizde belirtilen tedavilerin devamı için ikametinizin bulunduğu ilçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı’na başvurarak gelir tespiti yaptırmanız gerekmektedir” yanıtını aldı.
Ölümü göze almalıyım
Hastalıkları nedeniyle düzenli kontrole gitmesi gerektiğini belirten H., “Sağlık güvencem olmadığı için 25 Ekim’den bu yana hastaneye gidemiyorum. Solunum yollarından rahatsızlanmıştım. Acile kaldırıldım. Orada da ücret ödemek zorunda kaldım. Devlet bana ikametgahım olan annemin evine gitmem gerektiğini söylüyor. Oysa ki o ilçe benim eski eşimin yaşadığı ilçe. Oraya gitmem için ölümü göze almam gerekir” dedi.
Şefkat Derneği Genel Başkanı Hayrettin Bulan da, “H. bize sığındığı gün topallıyordu, ağrıları vardı. Tedavi olmasını sağlamak amaçlı yeşil kart başvurusu yapmamız şarttı. Kabul edildi ve H. tedavi oldu. Fakat tedavi olmasının yanında deşifre de edilmişti. Eski eşinin akrabaları birkaç kez derneği arayıp soru sordu. H., adresi tespit edildi diye buradan da ayrılmak zorunda kaldı. Bu sadece H.’nin sorunu değil bizim saklamaya çalıştığımız kadınlar, eşleri tarafından çok kolay deşifre ediliyor. Gizlilik ilkelerine yeterince uyulmuyor” diye konuştu.
Teste gerek yok
Geçen martta yürürlüğe giren Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 19. maddesinde hakkında koruyucu tedbir kararı alınan kişilerin gelir testine tabi tutulmaksızın sigortalı sayıldığına ilişkin düzenleme var. 15 Haziran 2012’de geçici koruma tahsis edilen H.’ye ilişkin koruma kararı 12 Ekim 2012’de 3 ay daha uzatılmış. H. bu duruma rağmen, bürokrasiyi aşamadığını söylüyor.