"Çatışıp geliyoruz"

Hatay'ın Yayladağ ilçesindeki kampta kalan Suriyeliler ile röportaj yapan Cumhuriyet gazetesinden Mustafa Erdemol'un aktardıkları şöyle:Yayladağ'a Cumhuriyet Hatay temsilcisi meslektaşım Mehmet Ali Solak ile birlikte gidiyoruz. Solak'ın muhteşem Arapçası

Hatay'ın Yayladağ ilçesindeki kampta kalan Suriyeliler ile röportaj yapan Cumhuriyet gazetesinden Mustafa Erdemol'un aktardıkları şöyle:

Yayladağ'a Cumhuriyet Hatay temsilcisi meslektaşım Mehmet Ali Solak ile birlikte gidiyoruz. Solak'ın muhteşem Arapçası sayesinde işimiz kolaylaşıyor. Yayladağ'a girdiğimizde yaşları 15 yaşından büyük olmayan üç çocukla karşılaşıyoruz. Ahmet Zahter, bir yıl önce gelmiş bu kampa. Babası Mısır'a gitmiş, ancak dönmemiş bir daha. Kampta, daha düne kadar Suriye'ye dönme kelimesini ağzına bile almayan ama şimdi farklı düşünenlerin olduğunu görüyoruz. Cisril Şuğurlu Rıdvan'ın sözlerine kulak verelim:

"Ben Suriye'den şimdi geldim. İki günde bir gidip geliyorum. Restel'de 13 kişi öldürülmüş ama halen cesetler ailelerine verilmemiş. Biz burada rahatız. Buna rağmen Suriye'de anlatıldığı gibi bir sorun yok bizim açımızdan."

"Özgür Suriye Ordusu'nun askerleriyiz"

Beresi, sakalıyla dikkatimizi çeken Mehmet Emin adlı bir sığınmacı "Kaynaklar belli kişilerin elinde olsa da Suriye'de Allah'a şükür herşey bol ve bereketli" diyor. Çadır kentlerin bulunduğu yerden ayrılırken, ilçe merkezinden kamplara doğru yürüyen üç genç Suriyeli ile karşılaşıyoruz. Selamlaşıyoruz haliyle, sohbet böyle başlıyor.

"Henüz şimdi geldik, dinlenip sonra yeniden Suriye'ye geçeceğiz" diyor Mehmet Zahhur. "Nasıl" diye şaşkınlıkla soruyoruz. Çok rahat bir edayla yanıtlıyor sorumuzu. "Biz Özgür Suriye Ordusu'nun askerleriyiz. Sınırı yasadışı yollardan geçiyoruz. Bu aralar Türk askeri bizi yoruyor. Onların uyuduğu ya da bulunmadıkları anda geçiyoruz sınırı. Geçenlerde bizi yakaladılar. Kilis'te on gün tutulduk. Sonra yine buraya geldik."

"Çatışıp geliyoruz"

"Ne yapıyorsunuz sınırı geçip" diye sorduğumuzda yanıt çok net: "Çatışıp geliyoruz."

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kofi Annan'la düzenlediği basın toplantısında sığınmacılar için "onlar sığınmacı değil, misafirlerimiz" demiş de olsa, yasal açıdan bağlayıcı hükümler var. Bir sığınmacının "yaşamsal tehlike" altında olduğu gerekçesiyle sığındığı bir ülkeden, kaçtığı bir ülkeye gidip gelmesi, sığınılan ülke açısından ciddi sorunlar yaratıyor. Kaldı ki, bu "misafir"ler için, Türkiye'nin BM'den yardım istediği de unutulmamalı. Yani, yasal sığınma hakkını kullanmış, bu statülerine göre davranılması gereken 25 binden fazla sığınmacı var Türkiye topraklarında. Çatışmaların sürdüğü bir ülkeye, birer savaşçı olarak sığındıkları ülkenin topraklarından, giriş yapmaları, Türk makamlarının "göz yummasıyla" oluyor inancını pekiştiriyor. Özgür Suriye Ordusu artık tek askeri güç değil. Bir de Hür Subaylar Hareketi var. Kampta bu iki kesim arasında zaman zaman ciddi gerginliğin olduğu anlatılıyor.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri