Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde geçen yıl kasım ayında nesli tükenmek üzere olan Anadolu leoparının öldürülmesiyle ilgili davanın görülmesine başlandı. Leoparı öldürdükleri iddiasıyla haklarında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Mahmut Kaplan ile Kasım Kaplan’ın yargılanması sırasında ilginç bir ayrıntı dikkat çekti. Sanıkları yargılayan Çınar Asliye Ceza Hakimi Ömer Aykut Özdoğan, kendisinin uluslararası çevreci sivil toplum örgütü Greenpeace'in üyesi olduğunu söyledi. Müdahil avukatlar bu durumdan memnuniyet duyarken, sanık çobanlar, Greenpeace’nin ne olduğunu anlayamadı.
Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde Mahmut Kaplan’ın hayvan otlatırken, Kasım Kaplan’a saldırdığı gerekçesiyle leoparı tüfekle vurarak öldürmesiyle ilgili haklarında ‘4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununa’ muhalefetten açılan davanın ilk duruşması görüldü. Çınar Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya sanıklar ile Antalya, Gaziantep ve Ankara Barosunun Hayvan Hakları Kurullarının yetkili avukatları katıldı. Hakim Ömer Aykut Özdoğan, müşteki ve avukatların müdahillik talebini kabul ederek duruşmada sanıklar ifadelerini aldı. Çoban Mahmut Kaplan, arkasında yürüyen amcası oğlu Kasım’ın aniden leoparın saldırısına uğradığını ve daha sonra ikisinin yere düştüğünü söyledi. Leoparın ikinci saldırıya geçeceği sırada ateş ettiğini anlatan Kaplan, “ Ben ateş etmesiydim Kasım’a saldırdıktan sonra ateş edemezdim. Daha tehlikeli olurdu.10 senedir ruhsatlı tüfeğim yanımdaydı ve ilk kez o olayda kullanmak zorunda kaldım” dedi. Leoparın 40 saniye gibi kısa sürede öldüğünü anlatan Kaplan, daha sonra traktör çağırdıklarını yaralı Kasım ile leoparı köye taşıdıktan sonra jandarmaya haber verdiklerini söyledi. Kasım Kaplan ise Leoparın bir metrelik gibi küçük bir mağaradan aniden kendisine saldırdığını ve pençeleriyle kendisini sardığını o sırada ise kayadan yuvarlandıklarını anlattı. Kaplan, “ Ben ömrümde böyle bir havyan görmemiştim ne olduğunu da bilmiyordum. Böyle olmasını istemezdim ama olmuş.” dedi. Müdahil avukatların itirazı üzerine Kasım Kaplan, “ Bize neden silah taşıyordunuz diye soruyorlar. Benim ağabeyimi PKK, 1993 yılında elini kolunu bağlayıp öldürdü. Dağ başında hayvanlarımla tek başımayım. Güvenlik amacıyla taşıyordum ve ruhsatı vardı. Bunları anlatınca duygusal davrandığımızı söylüyorsunuz” şeklinde ifade verdi. Kasım Kaplan, kolundaki Leopar yaralarının izleri ile olay sırasında üzerinde olduğunu ve saldırıda leoparın parçaladığını iddia ettiği gömleği hakime gösterdi.
ÇOBANLARI YARGILAYAN HAKİM: BEN GREENPEACE ÜYESİYİM
Bu arada duruşma sırasında avukatlar ile ilgili hakim arasında müdahillik konusu konuşuldu. Davaya müdahilliği kabul edilen Hayvanların Yaşam Hakları Koruma Derneği üyesi Hamdi Burak Özgüner, dernek adına müdahilliğinin kabul edildiğini, müşteki olduğunu ve aynı zamanda şahsi olarak da müdahil olmak istediğini dile getirdi. Hakim Ömer Aykut Özdoğan ise ‘ Sizin menfaatiniz/zararınız var mı?’ diye sordu. Özgüner, ekolojik alanında bir derneğin de başkanı olduğunu ve müdahil olmak istediğini ısrar etti. Hakim, “ Ben de Greenpeace üyesiyim” dedi. Buna şaşıran avukatlar, “ Gerçekten Greenpeace üyesi misiniz” diye sordu. Hakim üyesi olduğunu dile getirdi. Avukatlar kendi aralarında ‘iyi, çok güzel’ ifadelerini kullandı. Çobanlar ise Greenpeace ne olduğunu anlayamadı. Mahkeme Antalya Barosu Başkanı Hayvan Hakları Kurulu vekili Av. Lider Tanrıkulu, Hayvanların Yaşam Hakkarı Koruma Derneği üyesi Hamdi Burak Özgüner, Ankara Barosu Başkanı Hayvan Hakları Kurulu vekili Av. Burcu Yağcı ve Gaziantep Barosu Başkanı Hayvan Hakları Kurulu vekili Av. Naile Uzun’nun müdahillik talebini kabul etti. Mahkeme heyeti müdahil avukatların talebi üzerine olay yerinde keşfi yapmaya karar verdi ve duruşmayı erteledi.
TANRIKULU: SANIKLARIN SAVUNMASI GERÇEKÇİ DEĞİL
Antalya Barosu Başkanı Hayvan Hakları Kurulu vekili Av. Lider Tanrıkulu, müdahil avukatlarla birlikte Çınar Hükümet Konağı önünde basın açıklaması yaptı. Tanrıkulu, sanık ve yakınlarının saldırısına uğradığını belirtti. Tanrıkulu, “Eğer bizler hukuk mücadelesi başlatmış olmasaydık ne yazık ki; nesli tükenmekte olan ‘Anadolu leoparının’ öldürülmesinden sonra hayvanı öldüren sanıklar hakkında yalnızca idari para cezası verilecek ve cezai soruşturma yürütülmeyecekti.” ifadelerini kullandı.
Sanıkların ‘Leoparın kendilerine saldırdığı o yüzden ateş ettikleri’ şeklindeki savunmalarının ise gerçekçi bir tarafının olmadığını anlatan Tanrıkulu, “Leoparın vahşi doğası ve vücut ağırlığı düşünüldüğünde; leopar saldırısına uğrayan bir kimsenin o saldırıdan sağ çıkması ya da saldırıyı basit sıyrıklarla atlatması mümkün değildir. Kaldı ki; uzman görüşlerine göre leopar türünün insandan korkan bir yaban hayvanı olduğu, insan türünün leopar türünün doğal avları arasında yer almadığı, koyunlar dururken insana saldırmak gibi doğal bir davranışı olmadığı da belirtilmektedir. Bu nedenle bilerek ve isteyerek hayvanı öldüren bu şahısların cezalandırılması gerekmektedir. İlk duruşması bugün yapılan kamu davasının sonunda yasalara açıkça muhalefet ederek, yaşam hakkı elinden alınan leoparın katillerinin cezalandırılması için hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız. Yargılama sonunda verilecek ceza kaçak avlanan kişiler için caydırıcı ve kamu vicdanını rahatlatıcı olmalıdır. Aksi takdirde yaban haytının korunması ve yasak avlanmanın önüne geçilmesi mümkün olmayacaktır.” diye konuştu.