Başkan Yaylalı, yaptığı açıklamada 11. Yılında 17 Ağustos depremi “Bir doğal olay olan deprem, doğal afete dönüşmemesi gerektiğini belirtti.
Yaylalı, 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 11 yıl geçti. Ama geride bıraktığı acıların dinmediğini kaydederek, “Doğal bir olay olan deprem, önceden tedbir alınmaması ve denetim sistemindeki ciddi sorunlar nedeni ile doğal afetlere dönüşmektedir. Bunun bedeli çok ağır olmakta, can kayıpları yanında, sakat kalanların ve travmalar yaşayanların durumları, ülke ekonomisi açısından oluşan büyük sıkıntılar bu bedeli gittikçe ağırlaştırmaktadır”
Yaylalı, şunları kaydetti:
“Yeni depremler olmadan, eskilerinden çıkardığımız derslerle gerekli tedbirleri almalıyız. 17 Ağustos Kocaeli ve 12 Kasım Düzce depremlerinin ardından bir ders çıkarılarak Yapı Denetim Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanun, eksikleri olmasına rağmen ülkemiz için bir yenilik niteliğindeydi. Geç de olsa önemli bir adım, bu yıl atılmıştır. 19 pilot ilde uygulanan kanun, eksikleri ve kusurları olmasına rağmen 1 Ocak 2011’den itibaren tüm illerde uygulamaya girecektir. Bu noktada, yapı denetim sistemi yeniden ele alınmalıdır. Sistem içerisinde suiistimale açık tüm noktalar bir an önce kapatılmalıdır.
İlimiz için de bir yenilik olan bu uygulamada, bina yaptıracak veya satın alacak kişilerin dikkatli olmaları çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki, bugün bedelini ödeyerek yaptıracağımız ciddi denetim, ileride, doğal olay olan depremin, bizim için doğal afete dönüşmemesinin en önemli yoludur. Yaklaşık 10 yıldan beri şubemizin beton ve zemin laboratuarı eliyle yapılan denetimlerin de ilimizde üretilen beton kalitesinin artışına önemli katkıları olmuştur. Bina yaptıran veya satın alacak kişilerin, özellikle beton dayanımının belirlenmesi konusunda hassas davranmaları gerekmektedir. Daha önce de gündeme gelen yapı denetim kanunu hakkında kamuoyu yanlış bilgilendirilmiş ve bu kanunun inşaat maliyetlerini ciddi şekilde artıracağı söylenmişti. Denetim için ödenecek cüzi bedeller, bir deprem sırasında oluşabilecek can ve mal kayıplarının yanında önemsizdir.
Bugün tartışmamız gereken, nerede, ne zaman, kaç şiddetinde deprem olabileceği değil, nerede, ne zaman, kaç şiddetinde deprem meydana gelirse gelsin ona dayanıklı yapılar üretebilmenin önündeki sorunların çözüm şekli olmalıdır. Ayrıca bu gibi afet zamanlarında, afet koordinasyonunun nasıl sağlanması gerektiği, müdahalelerin nasıl yapılacağı, ülkemizde bu konuda atılan önemli adımlara nelerin eklenebileceği de mutlaka ele alınmalıdır. Yoksa, şurada, şu şiddette, şu tarihte deprem olacak diye ortalarda tartışmanın hiç kimseye veya depreme karşı alınacak önlemlere hiçbir katkısı olmayacaktır.
11. Yılında, 17 Ağustos ve diğer depremlerde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, tüm milletimiz için unutulmaz dersler içeren bunlara benzer afetleri yeniden yaşamamayı diliyoruz.