Hayvan çeşitliliği açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden Türkiye'de Van kedisinden, yılan, kurbağa ve geyik böceğine kadar bir çok tür, ''doğa casusları''nın iştahını kabartıyor.
Artvin Çoruh Üniversitesi (AÇÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Temel Göktürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin sürüngenler, kuşlar, memeliler ile kelebekler başta olmak üzere oldukça fazla türe ev sahipliği yaptığını söyledi.
Dünyada 13 binin üzerinde memeli ve kuş, binlerce sürüngen, balık, milyonlarca omurgasız hayvan bulunduğunu belirten Göktürk, ''Yok olma dünyadaki yaşamın doğal bir özelliğidir. Fakat son yıllarda bir çok hayvan ve bitki türünün yok olmasının temel sebebi insan'' dedi.
Yaban hayatı ticaretinin, yaşayan türleri ve bunlardan elde edilen ürünleri kapsayan çok kazançlı bir iş olduğunu ifade eden Göktürk, ''Evcil hayvan talebini karşılamak için milyonlarca hayvan ticarete konu ediliyor. Bunun yanı sıra kürk, deri, boynuz, fildişi ve bunlardan elde edilen ürünlerin ticareti de önemli miktarlara ulaşmakta. Yıllık milyarlarca dolar değerindeki uluslararası yaban hayatı ticareti bir çok hayvan türünün hızla azalmasına neden olmaktadır'' diye konuştu.
-TÜRKİYE'DEN KAÇIRILAN TÜRLER-
Türkiye'nin biyolojik zenginliklerinin ''doğa casusları'', bilimsel araştırmacılar ve amatör koleksiyoncular tarafından yurt dışına kaçırıldığını öne süren Göktürk, şunları söyledi:
''Başta İngiltere ve ABD'de olmak üzere yurt dışında yüzlerce Van kedisi kulübü ve derneği var. Her yıl yarışmalar yapılıyor, ev hanımları veya profesyonel yetiştiriciler Van kedilerimizi üretiyorlar. Ülkemize gelip büyük paralar vererek bu türü hala kendi ülkelerine kaçırmaya çalışıyorlar.
Japonlar ülkemizde Hatay'daki Amanos dağlarında yaşayan dünyaca ünlü geyik böceğinin (Lucanus cervus), peşinde. Araştırmacı kimliği altında gelen kişilerin örnek amaçlı bu böceklerden alıp yurt dışına gönderdiklerini, bölge halkına böcekleri toplattıklarını ve tanesini 5 ile 30 lira arasında satın aldıkları belirlendi. Yöreye özgü böcekler aracı kuruluşlarca tanesi ortalama 150 liraya yurt dışına gönderiliyor. Geyik böceklerinin en büyüğü 90 bin dolara alıcı bulabiliyor. Böceklerin yurt dışına çıkarıldıktan sonra, özel laboratuvar ortamlarında yumurtlaması sağlanıyor.''
Türkiye'de değişik bölgelerden toplanıp yurt dışına çeşitli yollarla götürülen yılanların binlerce dolara alıcı bulduğuna dikkati çeken Göktür, şöyle devam etti:
''Üstelik bu duruma 'dur' diyen de yok, çünkü Türkiye'de yılanları koruyacak bir yasa yok. Yılanların avlanması ve öldürülmesi her zaman serbest. Boynuzlu yılan, Hazar yılanı, Mahmuzlu yılan, Toros yılanı, Kudüs yılanı, Kafkas yılanı, İran yılanı, Kedigöz yılanı, Şanlıurfa yılanı her zaman kıymetli yılanlar arasında yer alıyor. Özellikle deniz yolu ile Avrupa ülkelerine sokulan yılanlar sipariş üzerine canlı veya cansız bir halde yurt dışına çıkarılıyor. Başta Almanya, Fransa, İtalya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ve ABD'ye çıkarılan yılanlarımızın derisinden, zehirinden faydalanıldığı gibi doğal hayata bırakılmak üzere satın da alınıyor. Yılanların fiyatı ise 500 ile 5 bin dolar arasında değişiyor.''
Toros kurbağası ve şahinlerin de ülkeden kaçırılan türler arasına yer aldığını belirten Göktürk, ''INTERPOL'un, uluslararası şahin kaçakçılık raporuna göre, son 30 yılda 100 bin canlı şahinin Hatay'ın Reyhanlı ilçesi Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan Suriye'nin Halep şehrine, Avrupalı kaçakçıların da yaklaşık başta şahin ve diğer kuşlar olmak üzere 500 bin yumurtayı Avrupa'ya kaçırdığı belirlenmiş bulunuyor'' dedi.
Göktürk, Türkiye'de yurt dışına çıkış kapılarında mikro cip tarayıcısının olmamasının hayvan kaçakçılarının işini çok kolaylaştırdığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Mikro cipli hayvanın cip numarasından hareketle tanzim edilen çıkış belgesi, tarayıcı bulundurulmadığı için kontrol edilemediğinden, cipin yedek etiketleri ile başka hayvanların yurt dışına çıkış evrakına yapıştırılıyor ve defalarca farklı hayvanlar çıkarılabiliyor, yani kaçırılabiliyor. Hayvan kaçakçılığı yapan ülkeler hem kendi ülkelerini fauna zengini olarak gösteriyor, hem de hırsızlık yaparak kaçırdıkları yeni tür böceklere politik isimler vererek bu fırsatı değerlendiriyorlar. Yerel türlerin genleri çalındıkça, var olan gen türlerinin orijinal hali kaybolacak. Bu bölgelerin ekolojik dengesi bozulacak.''
-NASIL ÖNLEM ALINMALI?-
Yrd. Doç. Dr. Temel Göktürk, Doğa Bilimleri Müzesinin bir an önce kurulması gerektiğini belirterek, ''Ülkemizin değerlerini sürekli takip edebileceğimiz bir gen bankası, eğitim bölümü, bilim adamlarının tam zamanlı çalıştığı araştırma birimleri ve halka açık sergi kısımları bulunan bir müze olmalı. Hayvan kaçakçılığını önleyici yasalar güncellenmeli veya yenileri çıkarılmalı. Doğal yaban hayatının korunmasına yönelik kanun maddeleri revize edilerek yenilenmeli'' diye konuştu.
Hayvan kaçakçılığının önlenmesi için gümrüklerde tedbirlerin artırılması gerektiğini de vurgulayan Göktürk, ''Gümrük idarelerinin ve memurlarının çevre bilinci geliştirilmeli, eğitimine önem verilmeli. Gümrük idarelerinin görevlerini daha etkin şekilde yerine getirebilmesi için yasal ve teknik düzenlemeler yapılmalı'' dedi.
Türkiye'nin konuya ilişkin uluslararası çalışmaları yakından takip etmesi ve ivedilikle ulusal düzenlemelerini dünyayla entegre etmesi gerektiğine dikkati çeken Göktürk, hayvanların korunmasında öncü organizasyonlarla işbirliği yapılması ve kaçakçılık konusunda halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini kaydetti