Ramazan ayı, Müslümanlar için büyük bir maneviyat taşıyor ve bu kutsal dönemde teravih namazları da önemli bir yer tutuyor. Son yıllarda gündeme gelen ve Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen bir geleneği yaşatma çabası içinde olan "Enderun Usulü Teravih" namazı, bu yıl da camilerde cemaatle buluşmaya hazırlanıyor. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde 88 yıl aradan sonra geçtiğimiz Ramazan ayında kılınan teravih namazı ile birlikte, bu özel usulün manevi atmosferi yeniden canlandı.
Enderun Usulü Teravih nedir?
Enderun Usulü Teravih Namazı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Enderun Mektebi'nde yetişen hocalar tarafından kılınan özel bir teravih namazıdır. Bu geleneğin ilk örneği, 1831 yılının Ramazan ayında Sultan 2. Mahmud döneminde gerçekleşmiş, müezzinliğini Türk musikisinin ünlü ismi Hamamizade İsmail Dede Efendi'nin yaptığı, saray baş imamı Zeynel Abidin Efendi'nin kıldırdığı bir teravih namazı ile başlamıştır. Bu usulün en belirgin özelliği, her dört rekatlık namazın Türk musikisinin farklı makamlarında kılınması ve bu makamlara uygun ilahilerle süslenmesidir.
Enderun Usulü Teravih Namazı Nasıl Kılınır?
Enderun usulüyle kılınan teravih namazında, namazın her bir bölümü, müezzinlerin ve imamın makamlar arası geçişleriyle belirlenen bir düzene göre gerçekleştirilir. Namazda okunan zamm-ı sureler ve ayetler, özellikle Ramazan ayının ruhuna uygun, rahmet ve tesbih ayetleri arasından seçilir. Ayın farklı günlerinde farklı temalara odaklanan ilahilerle, Ramazan'ın her dönemine özel bir anlam katılır.
Bu özel usulde, Ramazan ayının ilk on gününde Ramazana ulaşmanın sevinciyle ilgili ilahiler okunurken, ikinci on günde Allah'tan rahmet ve merhamet dilenen ilahiler ön plana çıkar. Son on günde ise Ramazan'ın uğurlanışını ifade eden hüzünlü ilahiler tercih edilir. Bu şekilde, Enderun Teravih Namazı, Osmanlı Enderun Mektebi geleneğinin bir yansıması olarak, Türk Musiki'sinin derinliklerinden gelen bir maneviyatı yaşatmaya devam ediyor.