Dolandırıcılar, yaşlı ve yalnız kimselerle önce tanışıp, arkadaşlık ve dostluk kurduktan sonra güvenlerini kazanarak mal varlığını ellerinden alıyorlar.
75 yaşındaki Mehmet Toy da bu konudan muzdarip. Elinden mal varlığı alınan Toy’un davaları 7 yıldır sürüyor. Seneler önce Almanya’da işçi olarak çalışan Mehmet Toy, biriktirmiş olduğu parasıyla Tuzla bölgesinden bir arsa almasıyla başladı. Mehmet Toy, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile arsasını müteahhide vererek, karşılığında 9 adet daire alıp, kiraya verdi. Amacı geri kalan hayatında refah ve huzur içerinde memleketi Türkiye’de yaşamaktı. Ancak dolandırıcıların yakın takibinde olan Mehmet Toy’un kiracısı olan kişiler, onun yaşlılığından faydalanarak işlerini görürken ona yardımcı olmak bahanesiyle yakınlık kurdular. Bankaya giderken ona eşlik ederek, yaşlılık sebebiyle tedavi için gittiği hastaneye giderken refakat ederek güvenini kazandılar. Toy’un güvenini kazanan dolandırıcılar, tedavi için hastanede yattığı zamanda, hastaneye verilmesi gerekiyor diyerek kendisine bir takım belgeler imzalattılar. Senet içeriğine sahip ve borç altına girdiğini belirten 2007 yılı için 655.000.TL’yi bulan bu belgelerle hakkında yasal takip başlatılarak onu borçlu duruma sokarak yıllarca yurtdışında tasarruf ederek biriktirdiği parayla satın aldığı Ankara, İzmit, Kayseri ve İstanbul’da bulunan malvarlıklarına haciz koyarak, bankadaki emekli maaşı da dahil olmak üzere tüm gelirlerine el koyarak onu dolandırdılar. Durumun sonradan farkına varan Mehmet Toy dava açmak için bile harç parası bulmasını engellemeye çalıştılar.
MEHMET TOY YARGIYA BAŞVURDU
Mehmet Toy haciz memurları evine geldiğinde durumu anlayarak yargıya başvurdu. 2007 yılında gerçekleşen olaya ilişkin olarak yargılama devam ederken, harç ve teminatları yatıramayan Mehmet Toy’un Ankara, Kayseri ve İzmit’te bulunan gayrimenkulleri satıldı, son olarak Tuzla’da bulunan daireler için satış işlemleri devam ediyor.
Konuya ilişkin olarak Mehmet Toy’un avukatı Av. Baran Akcan, bu durumda olan çok sayıda kişi olduğunu, dolandırıcıların genelde yaşlı ve yalnız kişiler ile yurtdışında uzun süre kalmış ve Türkiye’deki hukuki prosedürleri bilmeyen kişileri seçtiklerini belirtti. Akcan ayrıca; yargılama süreçlerinin çok uzun olduğunu bilen dolandırıcılar, bu uzun süreçlerin dolandırıcıların işini kolaylaştırdığını, zira aldatma ile imzalattırılan belgeler ile başlatılan icra sürecine itiraz için 7 gün süre olduğunu, bu süre kaçırılırsa açılacak olan davaların çok yüksek harçlarının olduğunu, bununla birlikte davaların icra satışlarını doğrudan engellemediğini, satışları ve paraya çevirmeleri durdurmak için dolandırılan kişilerin borçlu olarak göründükleri parayı yatırmanın yanında yüzde 15 ekstra teminat yatırması gerektiğini, ancak bu şekilde icra işlemlerinin kanunen durdurulabileceğini belirtti. Teminatı bulamayan ve yatıramayan kişilerin malvarlıklarının kanuni yollardan satıldığını ve bankadaki paralarına dahi el konarak dolandırıcılara ödenmek zorunda kalındığını hatta ve hatta evlerine haciz için gelinerek borçlu gözüken kişiler üzerinde baskı kurulduğunu ve anlaşmaya zorlandıklarını belirtti.
BUNLARA DİKKAT EDİN
Akcan yapmış olduğu açıklamada, vatandaşların şunlara dikkat etmesi gerektiğini belirtti:
"Bu tür dolandırıcılık olaylarında genel olarak zengin ve yalnız kişiler seçiliyor. Yaşlıların bu tür olaylara karşı yakınlarınca önceden uyarılması gerektiğini ve onlardan çevrelerinde bu tür kişilerin olup olmadığı konusunda bilgi alınmasını ve kontrol edilmesi gerekiyor. Yaşlı ve yalnız kişilere olağan dışı şekilde ilgi ve alaka gösteren, yardım teklifinde bulunan kişilerin varlığı halinde durumun hemen araştırılarak gerekli mercilere başvuruda bulunulması gerekir. Yaşlı- yalnız kişilerin incelemeden ve yakınlarına danışmadan kendilerine verilen veya posta ile gönderilen evrak ve gönderilere imza atmamaları gerekir".
Akcan, “Ülkemizde son yıllarda bu tür dolandırıcılık vakaları maalesef artış göstermekte, kişilerin bazı kimlik ve adres bilgilerini ele geçiren dolandırıcılar, kendileri için gerekli diğer bilgileri edinmek için müstakbel mağdurların bizzat kendi ile iletişime geçmekte, kendilerini avukat, polis, savcı veya hakim gibi kamu hizmeti gören kişiler olarak tanıttıklarına, kendilerinin terör örgütü hedefi olduğu gibi buna benzer hikayelerle aldattıkları ve korkuttuklarına çokça şahit oluyoruz. İnsan psikolojisinin zayıflıklarını kullanarak mağdurların içinde bulundukları durumu suistimal eden dolandırıcılar her geçen gün farklı yollar bulmaktalar. Bu duruma son bahsettiğimiz dolandırıcılık yolunu da ekleyebiliriz. Yalnız yaşayan ve ilgi ve şefkate muhtaç zengin kişiler dolandırıcıların iştahını kabartıyor. Toplumsal olarak yaşlılara yardım bir görev, en başta bu kişilerin yakınlarına ve akrabalarına büyük görevler düşüyor. Onların yaşlı ve yalnız yaşayan yakınlarını ve akrabalarını uyarması, arayıp sorması ve yardıma ihtiyaçları olduğunda bu yardımı yapması gerekiyor. Yakınlarından ilgi ve şefkat göremeyen kişiler bir umutla dolandırıcılara bel bağlıyor. Alıştıklarının dışında yardım, şefkat ve saygı gördüklerinde bu durum hoşlarına gidiyor. Kendilerine karşılıksız olarak yardım edildiği kanısına kapılıyorlar. Bu sayede kendilerine söylenen yalanlara safça inanıp dolandırıcıların istedikleri şeyleri yapmaya yöneliyorlar. Dolandırıcılık eylemleri da tam bu noktada gerçekleşiyor. Farkına vardıklarında iş işten geçmiş oluyor. Kendilerinin borçlu olduğunu kabul eden bir takım evraklar alelacele ve profesyonelce kendilerine imza ettiriliyor. Belirtmeye çalıştığımız gibi dolandırıldıktan sonra kaybettikleri malvarlıklarını korumak ve geri almak neredeyse imkansız hale geliyor. Bu tür durumlarla karşılaştıklarında veyahut en azından şüphe duyduklarında güvendikleri yakınlarına haber vererek derhal Polise ve Cumhuriyet savcılıklarına başvurmaları çok önemli” dedi.