'Kürt yoktur, kart-kurt vardır' teorisinin sırrı çözüldü. MGK'nin bu teoriyi bazı akademisyenlere para karşılığı yazdırdığı söyleniyor.
Darbeleri, darbe planlarını duymayanımız kaldı mı? Hayır. Seminerleri, andıçları bile ezberledik nerdeyse. Duruşması olmayan hafta, haber olmayan gün yok. Darbe, muhtıra, andıçlı askeri terminoloji zihnimizde yer tuttu.
Bazı sözcükleri ise duymuşuzdur ama fazla bilmeyiz. ‘Psikolojik Harekât’ (PH) gibi. Az çok anlamını biliriz de devlette nasıl uygulandığına yabancıyızdır. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu sayesinde PH’nin de nasıl hayatımızın bir parçası olduğunu öğreniyoruz. Meğer, devletimiz bizim adımıza her şeyi düşünmüş. Önlemleri almış. Kreşten okullara, askerden TRT ve Diyanet’e kadar hiçbir alanı boş bırakmamış. Turist rehberleri, imamlar bile ihmal edilmemiş. Bu işlere 1950’lerde NATO ile başlanmış. Önceleri konsept farklıymış tabii. Merhum Celal Bayar’ın ‘bu kış gelecek’ deyip de 50 yıldır bir türlü gelmeyen ‘komünizm tehlikesi’ne karşı çalışılmış. 1970’li yıllardaki o sağ-sol çatışmasında epey emek harcanmış. 1980’lerden sonra iyice yaygınlaştırılmış. Kenan Evren ’in başında olduğu konsey bir yasa çıkartıyor. MİT ile MGK arasında organik bağ kuruluyor. MİT’e istihbarat toplama ve bunu MGK Genel Sekreterliği’ne iletme görevi veriliyor. MGK Genel Sekreterliği de ‘gizli’ genelgeyle psikolojik harekât yürütme yetkisiyle donatılıyor. 12 Eylül ’ün PH faaliyetleri 2004’e kadar devam etmiş. Bu tarih önemli. Çünkü, Ergenekon , Balyoz gibi darbe planı iddialarının başlangıcı olarak genelde bu tarihler gösterilir. Sadece Milli Eğitim Bakanlığı ’ndan komisyona gönderilen belgeler devletin, PH kapsamında 3 ayrı proje yürüttüğünü gösteriyor. ‘Ümit’, ‘Kalkan’ ve ‘Yavuz’ kodlu psikolojik harekât planları yürürlüğe konmuş. Toplum, ‘dost, düşman, tarafsız unsur’ olarak üçe ayrılmış. Her biri üzerine çalışmalar yapılmış. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 1984/2003 yılları arasında yoğun çalışmış. Bakanlıklara, basın kuruluşlarına görevler verilmiş. Farklı meslek gruplarından sivillere de eğitim verilmiş.
Kart-Kurt olmadı Türk
PH tekniğiyle Kürt sorununa el atmış devletimiz. Kürt’ü yok sayarak sorunu çözme denemeleri yapılmış. Kürtlüğü Türklük içinde ‘eritme’nin yolu aranmış. Hani, 12 Eylül’ün ünlü olduğu kadar saçma teorisi var ya, ‘Kürt yok, kart-kurt var’ sözü. İşte o da PH’nin eseriymiş. Hem de para karşılığı ‘bilim adamları’na yazdırılmış. Bunları kendisi de PH kapsamında MGK’ya çağrılan Prof. Dr. Doğu Ergil anlatıyor: “Bana dediler ki, ‘Kürt kimliğini, Türk milliyetçiliği içinde eritecek bir projeyi yürüt.’ Dedim ki, ‘Çok etnik gruplu, sol kümeli bir toplumda bir etnik küme üzerine bina edilen bir milliyetçilik anlayışı, mikro milliyetçiliklere yol açar, diğer milliyetçilikleri azdırır. Başka bir vesileyle söylediğim gibi, Kürt milliyetçiliği, Türk milliyetçiliğinin gayrimeşru çocuğudur.’ İşte o sırada bir sürü profesör parayla, ‘Kürt yoktur’ işte bunlar ‘kart kurt’ biliyorsunuz, dağda, karda gezerken falan gibi saçmalıklar… Paralarla kitap yazıyor ve ödüllendiriliyorlardı ve birileri de bunun hesabını sormalı, ya bu saçmalıklar için bu toplumun alın teriyle derlenen vergiler nasıl harcandı?…” Ergil’e tutanaklardaki sözlerini sordum. ‘Kart-Kurt’ teorisinin MGK’ca ısmarlandığını ve para karşılığı hocalara yazdırıldığını söyledi. Kendisine yapılan teklifi anlattı. Teklifi 1993’te dönemin MGK Genel Sekreteri Doğan Bayazıt iletmiş. Bayazıt, “6 ay sonra PKK diye bir şey kalmayacak” diye iddialı sözler söylemiş. Teklifi reddeden Ergil, “Sayın Bayazıt, PKK biter CKK çıkar. Bu yöntemlerle sorun çözülmez” diyerek ayrılmış. Zaten bu sözlerden sonra askerler de bağı koparmış.