Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Milli Takım'ın oyunun ve Teknik Direktörünü eleştirdi. Arınç, bir spor yazarından daha iyi yorum yaptı. Avcı'ya bir de taktik verdi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç,Milli Takımla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
"MİLLİ TAKIM'I İZLEMEYE CESARET EDEMİYORUM"
Milli takımı izlemeye cesaret edemediğini vurgulayan Arınç şöyle konuştu:
"Son 20-25 yılda bu kadar kötü bir milli takım görmedim. Yarama tuz bastın. Ne Andorra maçı en son, ondan sonraki maç, yüzümüzü güldüren değil, ne de ondan öncekiler, iki şeye üzülüyorum. Milli takım hepimizin takımı, mesale ben yurtdışı seyehatlere gittiğimde, Meclis Başakanı olarak ya da komisyon başkanı olarak CHP'den de MHP'den de hangi partiden de olursa milli takım ruhu gibiyiz.
Dış politikamız neyse ona aykırı hiçbirşey konuşmaz arkadaşlarımız. Türkiye'nin görüşü budur derler. Milli takım da öyle. Şimdi ay-yıldızın olduğu, bayrağımızın olduğu bir milli takımın, Fenerbahçelisi de sever Beşiktaşlısı da sever hepimiz severiz ve onun başarısı hepimize gurur verir. Şimdi hala 2002'lerin gruruyla yaşıyoruz. Ama aradan 11 sene geçti. Seul'deki Dünya 3.'lüğümüz ne muhteşem bir başarıdır. "
Arınç, tercihinin yerli antrenörden yana olduğunu ve Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı'yı da kişisel olarak sevdiğini belirtti.
Abdullah Avcı'dan önceki teknik adamların paraları alarak gittiklerin söyleyen Arınç şunları söyledi:
"Ben Abdullah Avcı'yı kişisel olarak seviyorum. Yerli antrenör de tecihim. İstanbul Büyükşehir'de de başarılı olduğunu biliyorum. Geldiği zamanda çok sevindim. Çünkü ondan önceki duyarsız adamlar paraları alıp alıp gittiler. Milli takım diye birşey de kalmadı.
BAŞARILI DEĞİL
Ama itiraf etmeleyim başarılı değil. Hiç antrenörlük yapmadım lise çağlarında mahalle arasında top oynamının dışında top oynamadım ama sıkı bir taraftarım. Şimdi bu konuda çok iyi bir takımın iskeletini almak lazım ve oyun tarzını benimsemek lazım. Bu geçmişti Galatasaray'dı. Şimdi diyelimki Fenerbahçe olur, Beşiktaş olur, yani kollektif oyununu, takım oyunun iyi bilen bir takımdan 4-5 oyuncu alırsınız üstüne eklersiniz.
Bu ekledikleriniz de tamamen Türkiye'de maç oynayan oyuncular olur. Ne kadar garip ve yanlış bir anlayış ki yurtdışında top koşturan kardeşlerimiz, onlarda bizim yurtalaşlarımız, onları maçlara sürüyoruz. Kardeşim bu nasıl bir akıldır. Bu evet benim Türk kardeşim.
Oraya gurbetçi olarak gitmiş, ama Türkçe'yi unutmuş. Yakındaki takım arkadaşına Türkçe birşey bile söyleyemiyor. Türkiye'ye gelmemiş, hiçbir takımda oynamamış. takım oyununu bilmiyor, sistemi bilmiyor. Fransa'dan getiriyorsun, Almanya'dan getiriyorsun, İsviçre'den getiriyorsun. Turist gibi bir gün önce kampa alıyorsun iki gün sonra maça çıkarıyorsun. Böyle şey olmaz. Türkiye'de bunu yaparsan başarı alamazsın. Evet onlar ay-yıldızlı bayrağı tercih etmişler. Bize gelmişler. Mesela Mesut, Alman Milli Takımını tercih etti.
Ona da saygı gösteriyorum. Nerede başarılı olacağını biliyor çocuk çünkü. Bize gelsin diye ısrar da edemeyiz. Bize gelene teşekkür edelim ama biz başarılı olmaya mecburuz. Deneme yanılmayla yola çıkacak halimiz yok. Hadi bir maçta yanlış, iki maçta yanlış, üç maçta yanlış. Kardeşim, gönlümüzün yağı eridi gitti. Milli takım maçlarını seyredemez hale geldim.
Futbol Federasyonu gerekli tedbiri alsın. Yani 75 milyon insan bu üzüntüyü yaşamak mecburiyetinde değil. Kişiler üzerinde konuşmayayım ama takım başarısız. Başaralı olacağına dair bende hiçbir ümit yok. Yani ay yıldızlı formayı gören bir insan ayağa fırlayıp Türkiye geldi demesi lazım.
Yani oyuna bakıyorsun rezalet, sonuca bakıyorsun felaket. Biz de bu maçta olmadı ama öbür maçta olacak diyoruz. Aynı kafa aynı zihniyet, böyle birşey olmaz. Yanlışta ısrar edilmez