Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Topbaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplumsal halk sağlığı açısından kişisel hijyenin çok önemli olduğunu belirterek, ''kişisel hijyen el temizliğinden başlar, vücut temizliği, saç temizliği, tırnak temizliği, ayak temizliği, kıyafet temizliği, yaşanılan yerin temizliği, bunların hepsi işin içerisine girer. Vücudumuzdaki her organ temiz oldukça bizim hastalıklardan korunmamız o kadar kolay olur'' diye konuştu.
Kişisel temizliğin, toplu yaşanan yerlerde de devam ettirilmesi gerektiğini ifade eden Topbaş, ''Kişisel olarak temiz olmamızın yanında dışarıya çıktığımızda da gittiğimiz yerlerde bu temiz özelliğimizi taşımamız gerekiyor. Bu açıdan özellikle ramazan ayı dolayısıyla, ibadetin toplu halde yapıldığı camilerde kişisel hijyen kurallarına mutlaka uymamız, ayrıca bir önem arz ediyor'' dedi.
İslam dininin temizliğe büyük önem verdiğini anlatan Topbaş, şöyle devam etti:
''Peygamberimizin 'temizlik imandandır' gibi hadislerini, 'ağzı sarımsak kokan kişinin camiye gelmemesi' yönündeki telkinlerini göz önüne alırsak, bizim dinimiz de, peygamberimiz de kişisel temizliğin toplu ibadetlere engel olmayacak tarzda olmasını önermiştir. Bu nedenle ibadet için camiye giderken, kişisel temizliğin yanında toplumda rahatsızlık uyandırmayacak şekilde olmamız gerekiyor. Bu nedenle kıyafet temizliğimizin çok iyi olması gerekiyor. Nasıl bayramlarda veya çok önemsediğimiz bir düğüne temiz kıyafetlerle gidiyorsak, temiz çorap, pantolon, gömlekler, kokmayan kıyafetler giyiyorsak camiye giderken de o nitelikte kıyafet seçmemiz gerekiyor.''
Topbaş, özellikle ayak temizliğinin camilerde çok daha fazla öneme sahip olduğunu vurgulayarak, ''mümkünse camiye giderken ayrı çoraplar kullanmak gerekiyor. Çünkü gün boyu ayakkabımızın içerisinde kalan çoraplar, ayağımızın yapısından kaynaklanan nedenlerden dolayı mikroorganizma üretebiliyor ve bu mikroorganizmaları biz camilere taşıyabiliyoruz. Abdest alındığında mutlaka kurulamanın çok iyi yapılması, el, yüz kurulamasının yanında mutlaka ayağın ayrı bir havluyla veya kağıt peçeteyle kurutulup ondan sonra çorap giyilerek camiye gelinmesi, birçok mikroorganizmanın taşınmasını önleyici bir davranış olacaktır'' diye konuştu.
-''İŞİ TERSİNE ÇEVİRMEK...''-
Camilerde hijyenin daha da iyi sağlanması için biraz farklı ama kolayca uygulanabilecek ''işi tersine çevirme'' yönlü bir önerisi olduğunu ifade eden Topbaş, şunları söyledi:
''Özellikle bizim ibadetler sırasında dikkatimizi çeken şudur. Secde pozisyonundayken insanların yüzlerini ve ellerini yere koymalarından dolayı, bu yerlere de ayakların basıldığı düşünülürse, hem koku, hem kirlilik, hem mikroorganizmalar açısından bakacak olursak, eller ve yüz mikroorganizmalarla karşı karşıya kalabilir. Bizim önerimiz, pek çok camide bulunan ve secdeyle ayak yerlerini belirten farklı renklerdeki halıları, ters şekilde kullanmak. İşi biraz tersine çevirerek, genellikle kırmızı renkte olan ayak basma yerini, secde yeri yaparak, yani sadece yüz gelecek şekilde planlayarak hijyeni sağlama noktasında önemli adımlar atmış oluruz.''
Camilerin bu şekilde dizayn edilerek cemaatin görebileceği yerlere de, ''basılması ve basılmaması gereken yerler'' ile ilgili uyarıcı ilanların asılmasıyla bu durumun yaygınlaşacağına dikkati çeken Topbaş, ''bunu başarabilirsek, en azından ayak kokusu ve ayaktan halıya ulaşıp oradan da bizim yüzümüze bulaşabilecek birçok mikroorganizmayı önleyebiliriz. Çok basit ama alışkanlıklarımızın tersi bir uygulama. Alışkanlıklarımızı kırmak kolay değildir ama düşündüğünüzde ciddi oranda mikroorganizmanın insan vücuduna bulaşmasını önleyebilecek bir önlemdir'' dedi.
Doç. Dr. Topbaş, ayak, el ve yüzle bulaşabilecek mikroorganizmaların ishal, pnömokok, streptekok, bademcik iltihabı gibi durumlara yol açabileceğini belirterek, ''Eğer hijyen kurallarına uymazsak, direkt hijyenle alakalı grip etkenleri ortaya çıkar. Domuz gribi yaşanıyor, etkisi daha da artacak. Bunlar el ve nefes yoluyla bulaşan hastalıklardır'' diye konuştu.