Trabzon Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği (TESOB) Başkanı Halil İbrahim Kalfaoğlu, 2008 yılının esnaf ve sanatkar açısından kayıp bir yıl olarak geride kaldığını belirterek esnaf ve sanatkarın önündeki haksız rekabet uygulamalarının kaldırılmaması durumunda sonucun giderek daha da kötüleşeceğini söyledi.
Geride kalan 2008 yılını değerlendiren Kalfaoğlu, dünyayı etkileyen global mali krizden esnaf ve sanatkarın olumsuz etkilendiğini ancak durumun yakın geçmişte de bundan farklı olmadığını kaydetti. Esnaf ve sanatkarın en çok haksız rekabetten zarar gördüğünün altını çizen Kalfaoğlu, 2008 yılındaki ekonomik krizden belki en az zararı esnaf ve sanatkar gördü ama esnafın durumu yıllardan beri zaten iyi değil. Esnaf ve sanatkarımız yıllardır devam eden haksız rekabet uygulamaları nedeniyle kirasını, vergisini ödeyemez duruma geldi dedi.
Esnaf ve sanatkarın önündeki haksız rekabetin kaldırılması durumunda bunun üretim, istihdam ve buna bağlı olarak ihracatta artışa yol açarak ekonomiyi rahatlatacağını savunan Kalfaoğlu, şöyle konuştu:
Esnafımız bir taraftan otelcilik, lokantacılık gibi özel sektörün yapması gereken işleri yapan devlet kurumlarıyla, bir taraftan işportacılarla bir taraftan da büyük marketlerle mücadele etmektedir. Bu durum yıllardır esnaf ve sanatkarı olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Eğer esnaf ve sanatkarın önündeki haksız rekabeti kaldırırsanız üretim ve istihdam, buna bağlı olarak da ihracat artar, ekonomi rahatlar. Ama maalesef bu yönde beklediğimiz adımlar 2008 yılında da atılmadı. 2009 yılında bu yönde kararlı adımların atılmasını bekliyoruz.
"ESNAF VE SANATKARLARLA İLGİLİ ANAYASA HÜKMÜ UYGULANMIYOR"
Anayasa'da Esnaf ve Sanatkarın Korunması başlığı altındaki 173. Maddede Devlet, esnaf ve sanatkarı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır hükmünün bulunduğuna dikkat çeken TESOB Başkanı Halil İbrahim Kalfaoğlu, 'rejimin teminatı' olarak tanımladığı esnaf ve sanatkarın Anayasa'nın bu hükmüne rağmen yok edilmek istendiğini ileri sürerek şunları kaydetti:
Anayasa'da Devletin esnaf ve sanatkarı koruyup desteklemesi yönünde madde var. Ama buna rağmen yıllardır gelen hükümetler bu yönde politikalar uygulamadı. Halbuki esnaf ve sanatkar sosyal dengeler açısından vazgeçilmezdir. Geride kalan 2008 yılında da kepenk indiren çok sayıda esnaf ve sanatkarımız olmuştur. 2008 yılı esnaf ve sanatkar açısından kayıp bir yıl oldu. Bunda ekonomik krizin de etkisi var ama bu bundan önceki yıllarda da böyleydi. 80'li yıllardan bu yana gelen hükümetler esnaf ve sanatkarı koruyup gözetici tedbirleri almamış, haksız rekabetin önüne geçecek düzenlemeleri yapmamıştır. 2009 yılında esnaf ve sanatkarın önünü açacak tedbirlerin acilen alınmasını bekliyoruz yoksa durum daha da kötü olacak.
"KÖMÜR YARDIMI YERİNE KÖYLÜLERE GÜBRE DAĞITILSIN"
Tarım kesimi yok oluyor, köyler boşalıyor ve şehre akıyor diyen Halil İbrahim Kalfaoğlu, şehirde geçim sıkıntısı çeken insanlara sosyal yardım adı altında siyasi beklentilerle yapılan yardımların asalak ve hazırcı bir kültüre yol açtığını iddia ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
Tarım ve hayvancılık giderek yok oluyor. Köyler boşalıyor ve insanlar şehre akın ediyor. Ama şehirde de iş bulamıyor ve geçim sıkıntısı çekiyor. Daha sonra da bu insanlara sosyal yardım adı altında gıda, yakacak yardımları yapılıyor. İnsanlara yardım etmek dinimizin de emridir ama bu tür yardımlar insanları hazırcılığa alıştırıyor. Hangi hükümet veya parti yada belediye yaparsa yapsın bu tür uygulamalara karşıyız. Devlet vatandaşa kömür dağıtmak yerine köydeki insanlara gübre dağıtsın, bu insanlar da üretim yapsın, köyler de boşalmasın. Böyle yapılmayınca da köydeki vatandaş 'Nasıl olsa belediyeler, vakıflar yardım yapıyor' diyerek toprağını bırakarak şehre geliyor. Dinimiz çalışmayı emrediyor, asalaklığı yasaklıyor. Devlet mutlaka bu yönde çalışmalar yapmalı.
"PARTİLER NAMUSLU VE DÜRÜST İNSANLARI ADAY GÖSTERSİNLER"
Yaklaşan Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ni değerlendiren Kalfaoğlu, bütün siyasi partilere eşit mesafede olduklarını vurgulayarak seçimlerle ilgili olarak parti yöneticilerinden şu talepte bulundu:
İster belediye başkanlığı, ister il genel meclisi veya belediye meclisi üyelikleri olsun, bütün siyasi partiler köşe dönmek için siyasete girenleri değil, namuslu, dürüst ve ahlaklı insanları bu görevler için aday göstersinler. Çıkar, yakınlık ve hemşehrilik ilişkileri değil, nitelik ve dürüstlük dikkate alınsın. Gelecek nesiller için böyle hareket etmek zorundayız.