Trabzon'da Ermeni Meselesi paneli

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Sarınay, "Toplam 520 bin Müslüman katledildi. Bu katliamların en büyük özelliği Ermeni teröristleri tarafından yapılan sistematik katliamlardır" dedi. Türk Ocakları Trabz

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Sarınay, "Toplam 520 bin Müslüman katledildi. Bu katliamların en büyük özelliği Ermeni teröristleri tarafından yapılan sistematik katliamlardır" dedi.
 
Türk Ocakları Trabzon Şubesi tarafından Ortahisar Belediyesi Çok Amaçlı Toplantı Salonu'nda düzenlenen "Dünden Bugüne Ermeni Meselesi" paneline, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Sarınay, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Öksüz ve Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Türk Tarih Kurumu Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ethem Atnur konuşmacı olarak katıldı.
 
Prof. Dr. Sarınay, burada yaptığı konuşmada, Ermeni meselesinin pek çok batılı ülke ve özellikle Ermeni diasporasında tarihi bir bütün olarak ele alınmadığını söyledi.
 
Ermeni meselesinde bugün sadece 1915'in tartışıldığını belirten Sarınay, "Ermeni diasporası bugün sadece tehcir dediğimiz Sevk ve İskan Kanununu esas alarak tarihi 1915'e hapsederek bize olayın sonucunu tartıştırıyor. Tehcir dediğimiz olay Ermeni konusunun bir sonucudur. Sonuç tartışılarak sahaya 3-0 mağlup çıkmamız isteniyor" ifadelerini kullandı.
 
Sarınay, tehcire giden sürecin dünya ve Türkiye kamuoyunda fazla tartışılmadığını da dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Bu konuda büyük devletlerin Ermenileri cesaretlendirmeleri, siyasi destek vermeleri ve onları silahlandırıp isyanlara teşvik etmeleri tartışılmıyor. Ermeni örgütlerin Müslüman Türklere yaptığı katliamlar pek konuşulmuyor. Sadece sonuç tartışılarak peşinen Türkler, dünyada suçlu olarak gösterilmeye çalışılıyor. 1915 diyerek, Ermeniler dünyada tek yanlı bir hafıza oluşturmuş vaziyette. Ermeni kimliği dediğimiz şey, pek çok Ermeni diasporası tarafından bu travmanın üzerine inşa edilmiş bir 'iman' haline geldi. Bundan asla taviz vermek istemiyorlar."
 
Sarınay, 19. yüzyılda büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığını ifade ederek, "Fransız İhtilali, Orta Çağ ve Yeni Çağ'ın en adaletli devletini kuran Osmanlı Devleti'ni de derinden sarsmıştır. İmparatorlukta milliyetçilik hareketleri artmış, bir sürü isyan ve yaşanan olaylar ile özellikle büyük devletlerin desteğini alan Balkan devletleri imparatorluktan kopmuştur. Kırım ve Kafkasya'da başlayan katliamlar büyük göç dalgasını beraberinde getirdi. 1820-1920 yılları arasında 5,5 milyon Müslüman işgal atındaki topraklarda katledilmiştir" diye konuştu.
 
Ermenilerin 20. yüzyılda katliama kendilerinin uğradıklarını savunduklarını anlatan Sarınay, şunları kaydetti:
 
"Ermeniler dünyada bu anlamda bir istisna duygusu yarattılar. Bunu bizim yıkmamız için öncelikle kendi kayıplarımıza ağlamayı becerebilmemiz lazım. Biz bu travmayı yaşayamadık, kendi kaybettiklerimize ağlayamadık. Tarih buna izin vermedi. Birisi bitmeden, bir başka olayla karşılaştık. Bunun dışında bizim gibi büyük devletlerin bir de özelliği var biz ağlama ve sızlamayı küçüklük addettik ve hiç ağlamadık. Sonuçta bu suskunluğumuz gururumuzdan ama dünyada suçluluk gibi algılandı."
 
Ermenilerin, Birinci Dünya Savaşı'nı amaçlarına ulaşmak için fırsat olarak gördüklerine işaret eden Sarınay, "Savaş çıktı ve bu katliamların belgeleri bellidir. Toplam 520 bin Müslüman katledildi. Bu katliamların en büyük özelliği Ermeni teröristleri tarafından yapılan sistematik katliamlardır. Bunların amacı sistematik bir şekilde katliam yapmak, öldürmek ve bir kısmı korkudan kaçsın ve bu bölge bize kalsındır. Bu bölge Hazar'a kadar ulaşıyor ve bir taraftan da Kafkasya'daki faaliyetleri var. Yapılmak istenen Karadeniz'den Akdeniz'e uzanan bir büyük Ermenistan projesinin kanla yazılmasıdır" ifadelerini kullandı.
 
Sarınay, Ermeniler konusunda suskunluğun bozulması gerektiğini vurgulayarak, "Kendimize yapılanları da anlatmamız lazım. Aksi halde bizim suskunluğumuz, suçluluğumuz gibi algılanıyor. Biz tarihçiler asla böyle bir suç olmadığını biliyoruz ve işlemediğimiz bir suçun da asla özrü olmaz. Tarih ve arşivlerimiz bizim en sağlam delillerimizdir" dedi.
 
Konuşmaların ardından panel, katılımcıların sorularının cevaplanmasıyla sona erdi.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri