Trabzon'da 2001 yılında bir yakınına kan plazması vermek için gittiği Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi'nde kendisinden 6 ünite plazma alınması nedeniyle komaya giren ve hayatını kaybeden Ahmet Pak'ın yakınlarının açtığı ve 8 yıldır devam eden davada, Danıştay'dan gelecek son karar bekleniyor.
Yaklaşık 8 yıl önce Farabi Hastanesi'nde tedavi gören bir arkadaşının kız kardeşine bir ünite kan vermek için hastanenin Kan Bankası'na giden ve burada 6 ünite kan alınan Ahmet Pak, aynı gün fenalaşarak hastaneye kaldırılmış ve daha sonra da hayatını kaybetmişti.
Olayın ardından Ahmet Pak'ın eşi Arife Pak ve 7 çocuğu, konuyla ilgili olarak KTÜ Farabi Hastanesi'nden şikayetçi olmuş ve bunun üzerine Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından KTÜ Rektörlüğü hakkında 26 Şubat 2001 tarihinde 'haksız fiil' suçundan dava açılmıştı. Trabzon Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nde yapılan yargılamada, KTÜ'de yapılan uygulamanın hukuka aykırı olduğu yönünde görüş bildirerek kurumun tazminatla cezalandırılmasına karar verilmişti. Kararın ardından KTÜ Rektörlüğü ise Yargıtay'a itirazda bulunmuştu.
Yargıtay'da yapılan incelemede, dosya görev yönünden bozularak davaya idare mahkemesinin bakması gerektiği yönünde karar bildirmiş, bunun üzerine Trabzon İdare Mahkemesi dosyayı değerlendirerek 26 Mayıs 2005 günü KTÜ Rektörlüğünü maddi tazminatın yasal faizleriyle birlikte para cezası ödemeye mahkum etmişti.
MAHKEME KTÜ'YÜ TAZMİNATA MAHKUM ETMİŞTİ
Trabzon İdare Mahkemesi'nde, 'davacıların murisi Ahmet Pak'ın 23 Ocak 2001 günü KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'nde yatmakta olan bir hastaya kan vermesi sonucu koma haline girerek ölmesi nedeniyle, davalılar için toplam 35 bin Türk Lirası maddi ve 17 bin Türk Lirası manevi tazminatın 23 Ocak 2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarenin tazminat ödemesine karar verilmesi istemiyle' açılan davada, 2709 Sayılı T.C. Anayasasının 125. maddesinde idarenin, 'kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu' hükme bağlandı.
Mahkeme kararında; 'davacıların murisi Ahmet Pak'ın 23 Ocak 2001 günü KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'nde yatmakta olan bir hastaya kan plazması vermek için başvurduğu, kendisinden 6 ünite kan plazması alınması sonucu komaya girdiği, 12 Şubat 2001 tarihinde de hayatını kaybettiği belirtilerek ilgiliden plazma alınmasına başlanmadan önce gerekli tıbbı tetkiklerin, uyarı, doktor gözetimi gibi işlemlerin yapılmadığı, kan bankası donör formu imzalatılmadığı, ortada tıbbı ve hukuki illiyet bağı bulunması dolayısıyla idarenin ağır ihmalden kaynaklanan hizmet kusuru bulunduğu, eş ve çocukları için destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talebiyle ilk olarak 26 Şubat 2001 tarihinde Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açıldığı, anılan mahkemece yapılan yargılama sonucunda, tazminat talebinin kısmen kabulü yönünde verilen kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesince bozulması üzerine bozma kararına uyularak verilen görevsizlik kararının kesinleştiği' belirtildi.
Mahkemede sonuç olarak, Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere; 'açıklanan nedenlerle tazminat talebinin kısmen kabulü ile ölenin eşi Arife Pak ve 7 çocuğuna 27 bin 677 Türk Lirası maddi tazminat, 7 bin 500 Türk Lirası manevi tazminat olmak üzere toplam 35 bin 177 Türk Lirası tazminatın 26 Şubat 2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak davalı idare tarafından davalılara ödenmesine' 26 Mayıs 2005 gününde oy birliği ile karar verildi.
PAK AİLESİ KARARIN GECİKMESİNDEN DOLAYI ÜZGÜN
Öte yandan Ahmet Pak'ın ailesi kararın verilmesinin ardından kendilerine herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine kararı avukat aracılığı ile 2006 yılında icraya koydururken, Danıştay'ın bu yönde vereceği kararı bekliyor.
Ahmet Pak'ın oğlu Özer Pak, babasının ihmal sonucu öldüğünü iddia ederek kendilerini şu ana kadar kimsenin aramamasına üzüldüklerini söyledi. Ne üniversitenin ne de kan alan tarafın kendilerine başsağlığı bile dilemediklerinden yakınan Pak, "Babamdan kan alınıp hayatını kaybettiği zaman bize babamın hasta olduğunu söylediler. Madem hasta idi, neden kan alınıp hastaya verildi. Babam kendisine çok dikkat ederdi. Grip bile olmazdı. Aspirin bile içmezdi. Şu ana kadar kimse bizi arayıp da başsağlığı bile dilemedi. Bundan dolayı çok üzgünüz" diye konuştu.
Ahmet Pak'ın kızı Elif Pak ise babasını çok özlediğini belirtirken, adaletin yerini bulmasını beklediklerini ifade etti.
Ahmet Pak'ın kardeşi Hasan Pak ise ağabeyinin ihmal yüzünden öldüğünü ileri sürerek şöyle konuştu:
"Bizi asıl üzen taraf, kimsenin arayıp bir başsağlığı dileğinde bulunmaması oldu. Ağabeyimin kan verdiği kişinin hayatta olduğunu bilsem kendisine geçmiş olsun derdim. Ağabeyimin ihmal yüzünden öldüğünü düşünüyorum. Hukuksal haklarımızı sonuna kadar arayacağız."